7'

466 55 58
                                    

Biraz yorum yapar mısınızz fikirlerinizi okumayı çok seviyorum <3

Yoongi

Hoseok bugün okula gelmişti. Onu gördüğümden beri gülümsememi durduramıyordum. Herhalde yapacağım kötülükler için bu kadar sevinmiştim. Başka açıklaması olamazdı.

-"Yoongi pişmiş kelle gibi niye sırıtıp duruyorsun?" Mark kafasını çevirmiş bana bakıyordu.

-"Hiç dön önüne."

Gözleri ön sıralara kaydı.

-"Yoksaa Seojun muuuu?" kıkırdayıp bana imalı bakışlar atmaya başladı.

-"Mark saçmalama ben gay miyim?"

-"O zaman Soojin vay be sonunda açıldın he unuttun sanıyordum." hala gülümsemesine devam ederken kolunu cimcikledim.

-"Soojin eski bir hataydı. Kimseye de aşık değilim."

-"Bakışların ve gülüşün öyle demiyor. Sen aşık olmuşsun Yoongi Min. Benden kaçmaz." göz kırpıp önüne döndü.

Söylediklerine göz devirdim. Mutlu olmamın sebebi Hoseok'la sonunda uğraşacağım içindi.

Zilin çalmasıyla en arkada olan sıramdan kalkıp Chris'in yanına gittim. Ordanda arka bahçeye gittik.

-"Ne oldu Yoongi?"

-"Hose-"

-"Ooo bizim aşık Yoongi Min'de burdaymış."

-"Mark saçmalama."

Chris bana boş ve ifadesiz bir suratla baktı.

-"Hadi ama Yoongi Min söyle bize kim bu kız." dirseğiyle hafiften koluma vurdu.

-"Aish Mark sus ve beni dinleyin." bahçeye sakladığım kutuyu getirdim.

-"Bu ne Yoongi?"

-"Bu kutunun içinde canlı böcekler var. Hoseok'un çantasına atıcaz." Chris dediklerimden hoşlanmış olacak ki sırıtmaya başladı.

-"Yoongi Min bu biraz fazla değil mi? Böceklerden çok korktuğunu biliyoruz ve o daha yeni iyileşti ayrıca- "

-"Sus Mark Yoongi gayet güzel hazırlamış." Sırtımı patpatladı. "Eğer vicdan yapıcaksan sen sadece izle."

.
.

Heyecanla Hoseok'un gelmesini bekliyordum. Daha doğrusu grupça bekliyorduk. Mark hariç. O bu plandan hiç hoşlanmamıştı.

Hoseok gelip sırasına oturdu. Sanki birden bana bişeyler olmuştu ve içime kara bulutlar çökmüştü. 'Ne yapıyorum ben?'

Bi anda gelen kalp sıkışmasıyla yaptığım şeyden tereddüt ettim. Niye böyle oluyordu? Mutlu olmam lazımdı. En başından istediğim gibi Hoseok acı çekiyordu.

-"Kendine gel Yoongi üzülüyor olamazsın." kendim bile zor duymuştum fısıltıdan bile sessiz sesimi.

-"Bişey mi dedin Yoongi Min." Hayır anlamında kafa sallayıp önüme döndüm.

Ardından büyük bir çığlık sesiyle gözlerimi kapattım. Dişlerimi birbirine öyle bir bastırıyordum ki sanki çenem kırılacaktı. Korku dolu çığlığı içimi parçalamıştı.

-"Aslında Yoongi Min haklıymışsın bu gayet komik." gülerek arkasına yaslanan Mark'a baktım ardında koşarak sınıfta çıkan Hoseok'a ve en sonunda memnuniyetle gülen grubuma.

Çok korkmuştu belki de şuan ağlıyordu. Kalbim.. Elimi kalbime koydum. Ne oluyordu bana?

Sanırım gerçekten vicdan azabı çekiyordum.

Kapının açılmasıyla kapıda beliren kimya hocasına baktım.

-"Bu böceklerde ne?! ne oluyor burda!" Henry hoca sınıfa bağırmaya başladı.

-"Hoseok nerde?"

Bi kaç bağırışma ve gürültüden sonra Henry hoca istemiyor olmama rağmen Hoseok'un peşinden beni gönderdi ve bulana kadar gelmememi söyledi.

Katların hepsini aradım en sonunda en üst katta ki hademe odasının kapısına geldim. Hoseok çalışanlarla iyi anlaşırdı onun için sıkca buraya geldiğini biliyordum.

Geçen sene onu burda bir güzel dövmüştüm yüzünün çoğu yeri yara olmuş kanla kaplanmıştı.

Jin bizi bulduğunda ise o benim yüzümü dağıtmıştı. O salak arkadaşlarıda heryerden çıkıyordu.

Düşüncelerimden sıyrılıp yavaşca kapıyı açtım. Kapıyı açar açmaz ağlama ve hıçkırık sesleri kulağımı doldurdu. Geldiğimi anlamamıştı. Yere çökmüş dizlerini kendine çekmiş ve ağlıyordu.

Asıl herşey bir sonra ki bölümdeee.

Asıl herşey bir sonra ki bölümdeee

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sopecii sizi seviyor.
Sope'la kalın. 💗

Overbearing 솝 SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin