3

315 17 0
                                    

Duyduğum sesle yerimden fırladım. Amy ile odadan çıkıp hızla aşağı koştuk. Gördüğüm görüntü karşısında kalakaldım. Mutfak bu şeylerle doluydu. Babam onlardan kurtulmaya çalışırken hızlıca çekmeceden bir bıçak alıp ona yardım etmeye çalıştım.

"Amy geri çekil!" diye bağırmamla Amy geri gitti. Önüme gelene bıçak saplıyordum ama etkilenmiyorlardı bile. Arkamdan geleni fark edince panikle kafasına bıçağı sapladım. Yere düşmüştü. Yani merkez kafaları mıydı? Öğrenmek için bize doğru gelenin kafasına da sapladım. Evet işe yaramıştı. Hızlıca babama bağırdım.

"Kafaları. Kafalarına sapla!"

Babam mücadele ettiği yaratığın kafasına eline gelen ilk şeyle önce vurdu. Sonra vazonun kırık parçasını kafasına sapladı. Hepsini öldürdük. Nefes nefese kalmıştık. Hızlıca sordum.

" Annem. Annem nerede?!"

Arkadan gelen sesle arkamı döndüm. Bu annemdi. Onlardan birine dönüşmüştü. Amy'nin hıçkırıklarını duydum. Annem karşımdaydı ve onlardan biriydi. Ona ilerledim ve kafasına elimdeki bıçağı sapladım. Geri çekildiğimde  daha fazla dayanamadım. Dizlerimin üstüne çöktüm ve sessizce annemin bedeninin yanında ağlamaya başladım. Amy ve babam yanıma çöktü. Hepimiz ağlıyorduk. Babam omzuma elini koydu.

"Kardeşine ve kendine çok iyi bak Maxine"

Dediği şeyle ona dönüp anlamayan gözlerle ona baktım. Eliyle karnını tutuyordu. 

"Baba! HAYIR! 

Ağlamam giderek şiddetlenince babam ikimizinde elini tuttu.

"Gece sesler duyunca annenizin yanımda olmadığını fark ettim. Hızlıca aşağı sese bakmaya indiğimde onları gördüm, her yerdeydiler. Üstüme geldiklerinde onları durdurmaya çalıştım. O sırada oldu. Zaten sonra siz geldiniz olanları biliyorsunuz. Benim bu dünyayı yenemeyeceğim belliydi. Ama siz yeneceksiniz. İkinizde birbirinizi koruyup bunun üstesinden geleceksiniz. size inanıyorum. Anneniz de inanıyordu. Bundan sonra birbiriniz için güçlü olmak zorundasınız" 

Babamın gözleri kapandı. O artık yoktu. Her şey kabus gibiydi. Elimi tutan eline baktım. Babamda annemde bunları hak etmemişti. Başlarında belirli bir süre hiç konuşmadan sadece durduk. Kendime gelip Amy'nin elini tuttum.

"Onları gömmeliyiz."

Başıyla beni onayladı. Zar zor ayağı kalktıktan sonra babam yerde kıpırdanmaya başladı. O da onlardan birine dönüşmüştü. Bunun olacağını unutmuştum. Yere eğilip babamın kafasına bıçağı sapladım. Ayağa kalktım ve yaşadığım bu felakette beni ayakta tutan tek kişiye baktım. Artık sadece Amy vardı. Onu ne pahasına olursa olsun koruyacaktım. Yanından geçip dışarı baktım. Kapımız çıkan kargaşada kırılmıştı. Tek hasar alan şey kapı değildi. İçerisi darmadağındı. Yaratıkların yerde yatan bedenleri, her yere sıçramış kan lekeleri bir yerde annem ve babam... Daha fazla bakamayıp dışarı çıktım. Amy ve ben garaja girip birer kürek aldık. Dışarı çıkıp annem ve babam için toprağı kazdık. Dikkatlice ikisini de taşıyıp gömdük. Gömmeden önce annemin kolyesini çıkarıp kendi boynuma taktım. Bir parçasını her zaman yanımda taşımak istiyordum. Onları gömdükten sonra küreğimi toprağa saplayıp Amy'e sarıldım. Bu yaşananları o da kaldıramıyordu. Annemi kaybetmenin verdiği şoktan çıkamadan babamı kaybetmiştik. 

"Seni de kaybetmeyeceğime söz ver."

Başını kaldırıp sorduğu soruyla kalbime bir şey saplanmıştı sanki. Başını iki elimin arasına alıp

"Beni asla kaybetmeyeceksin Amy. Bende seni kaybetmeyeceğim. Asla." 

Küreklerimizi garaja geri götürdüğümüzde ona döndüm.

"Burası artık güvenli değil. Burada kalamayız. Bir an önce toparlanıp gitmeliyiz."

" Nereye gideceğiz?"

" Bilmiyorum ama güvenli bir yer bulana kadar yola devam edeceğiz. Bu arabayı alalım, eve çıkıp eşyalarımızı toplayalım ve karanlık olmadan yola çıkalım"

Eve girip eşyalarımızı topladık. Daha doğrusu gerekli olanları. Sırt çantamı alıp içine ihtiyacımıza yarayacak her şeyi doldurdum. Çekmeceyi tam kapatırken gözüm kaset çalarıma takıldı. Birkaç gün önce her yerde bunu aramış ama bulamamıştım. Birkaç gün önce tek derdim aptal bir kaset çaları bulmakken şuan bugünü canlı bitirip bitiremeyeceğimi bile bilmiyordum. Hayır. Bunları düşünmemeliydim. Kaset çalarımı hızlıca çantama atıp odadan çıktım. Amy de hazırdı. 

" Yanına ceket alsan fena olmaz. Ne kadar süre dışarıda vakit geçireceğimizi bilmiyoruz. Yaz mevsimi olsa da geceler hala serin."

Amy beni onaylayıp yukarı çıktı. Çantasının kenarına taktığı ceketiyle merdivenlerden indi. Elimdeki boş çantaya baktı. 

"Mutfakta işimize yarayacak her şeyi bu çantaya toplayıp yanımıza alalım." diye açıklamamı yaptım.

Mutfağa yönelip çantayı hızlıca doldurduk. Garaja yöneldik. Babamın av tüfeğini ve her zaman ne olur olmaz diye sakladığı tabancasını aldım. Tabancayı Amy'e uzattığımda alıp almamak konusunda tereddüt etti.

"Sadece önlem. Benim için bunu yanında taşı lütfen." 

"Tamam taşırım ama kullanmayı bilmiyorum."

Babam ne zaman ava çıksa bende peşine takılırdım. İlk başlarda beni ne kadar vazgeçirmeye çalışsa da işe yaramamıştı ve peşinden gitmiştim. Tüfek ve silah kullanmayı babam o zaman  öğretmişti. Ama Amy böyle şeylerden pek hoşlanmazdı. Avlara gelmezdi bende onu zorlamazdım. Bir gün tüfek kullanmayı bilmemin gerekli olacağını nereden bilebilirdim ki?

"Çok zor bir şey değil. Tetiği çek ve ateş et. Ama gerekmedikçe kullanamayız mermimiz kısıtlı ve ses onların ilgisini çekiyor."

"Umarım kullanmak zorunda kalmam."

"Umarım." deyip garajdaki baltaya yöneldim. Madem ateş etmemiz riskli bende bunu kullanacaktım. Babam ormanla içli dışlı biri olduğu için baltamız da vardı. Biraz daha kurcalarsam işime yarar bir şeyler bulabilirim diye düşünüp etrafı kurcalamaya başladım. Açtığım dolap kapağıyla gördüğüm şey karşısında gülümseyip Amy'e seslendim.

"Bıçak kullanabilir misin?"

"Ben bu işlerde iyi değilim sende biliyorsun" dedi.

"Sana öğretebilirim." 

Yanına gidip bıçağı kılıfıyla birlikte ona uzattım. Neyse ki iki bıçak bulmuştum. Diğer bıçağı da kemerime taktım ve arabaya bindim. Amy' e dönüp 

"Mutfakta olanları gördün.. Eğer yapman gerekirse  bıçağını kafalarına sapla. Onları durdurmanın tek yolu bu." dedim. 

Amy bunu yapmayı asla istemiyordu. Yüzünden de anlaşılıyordu ama başını salladı. İstemese de kendini korumak için yapmak zorundaydı. Zorundaydık.

"Tamam. Hadi gidelim." 

Ve yola çıkmıştık. Arabayı ben sürüyordum. Ehliyetim yoktu ama babam araba sürmeyi de öğretmişti. Şuan yapabildiğim şeyler için ona borçluydum. Bildiğim her şeyi bana o öğretmişti.

Etrafı kontrol ettim. Yakınlarda bir şey gözükmüyordu. Arabayı ormanlık alandan çıkarıp otoyola sürdüm. Otoyolda bir sürü terk edilmiş araba vardı. Aralarından geçmekte zorlansamda geçtim. Önümüz temiz görünüyordu. Tabii ki temizden kastım yaratıkların olmamasıydı. Onun dışında geçtiğimiz her yer kan lekeleriyle doluydu. her yer ıpıssızdı. Normalde sessizliği severdim hatta şuan bile etrafın sessiz olması güzeldi. Ama içinde bulunduğumuz durumu düşünürsek aynı zamanda ürperticiydi. Sürmeye devam ediyordum ve tek dileğim kalacak güvenli bir yer bulmaktı.


Infection/Daryl DixonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin