14

299 18 6
                                    

Gece için ormanda bir yere yerleşmiştik. Yaktığımız ateşin etrafına çok uzaklaşmadan dağınık bir halde duruyorduk. Daryl ve ben bir ağacın altına oturmuştuk. Daryl ağaca bende ona yaslanıyordum. Bir yandan kafasını bacağımın üstüne koymuş Riley'i okşuyordum. 

İçinde bulunduğumuz durum iç açıcı değildi. Ama şuan o kadar huzurluydum ki. Yanımda Daryl vardı. Konuşmuyorduk. Sadece nefes alış verişlerimiz duyuluyordu. Daryl sessizliği bozdu.

"Artık uyumalısın Max. Yarın için dinlenmelisin."

"Peki ya sen?"

"Ben nöbet tutacağım."

"Bende öyle."

"Hadi ama. Güvendeyken biraz uyu."

"O zaman sende uyu. Sabah olmadan nöbetleri değiştirecekmişiz zaten Rick de söyledi. Şuan nöbet tutan birileri var. O yüzden uyu. Senin de ihtiyacın var."

"Pekala. Sen kazandın."

Daryl yerinde kıpırdandıktan sonra elimi tuttu. Göğsüne başımı koymuş, bir elimle onun elini tutarken bir elimde Riley'in kafasındaydı. Daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapattım.

Uyandığımda kıpırdanıp kafamı kaldırdım. Daryl uyanıktı. Güneş yeni doğuyordu. Diğer herkes uyuyordu. 

"Günaydın."

"Daryl beni neden uyandırmadın?"

"Çünkü uyuyordun." Yaptığı aşırı mantıklı açıklamaya gözlerimi devirdim.

"Ne kadar süredir uyanıksın?"

"Bilmem geceden beri."

"Sana inanamıyorum. Kaç saattir benim yüzümden rahatsız bir şekilde oturup bana haber vermiyorsun."

"Üstümde sen uyurken rahatsız olmama imkan yok Max."

Mahcup bir şekilde gülümseyip ayağa kalktım. Diğerleri de yavaş yavaş uyanıyordu. Herkes uyandıktan sonra tekrar yola koyulduk.

Hava bugün sıcaktı. Hepimiz susamıştık. Ama yiyeceğimiz ve suyumuz yoktu. Bir yere rastlayana kadar yürümeye devam edecektik. Daryl ve ben yine en arkadaydık. 

"Önden gidip güvenli mi diye bakacağım."

"Max buna gerek yok. Zaten önde Abraham ve diğerleri etrafa bakınıyor."

"Bir ses geliyor duyuyor musun?"

"Ne sesi?"

İkimiz de susup sesi dinlediğimizde birisi bağırıyordu. Ormana, sese doğru koşmaya başladım. Sonunda durduğumda kayanın üstündeki adama ve onu yemek için bekleyen üç aylağa baktım. Cidden bütün bu bağırış üç aylak için miydi? İlerleyip üçünü de öldürdüm. Diğer herkes de gelmişti.

"Tamam artık inebilirsin korkak şey."

"Tanrım şükürler olsun! Sizi tanrı gönderdi. Çok teşekkür ederim."

Adam elleri titreyerek konuştuğunda kaşlarımı çatıp numara yapıp yapmadığını anlamaya çalışıyordum.

"Silahın var mı?"

"Hayır hayır silahım olsa neden korku içinde yardım bekleyeyim?"

Rick'e dönüp bir bakış attığımda Rick temel üç soruyu sordu.

"Kaç aylak öldürdün?"

"Hiç."

"Kaç insan öldürdün? Ve neden?"

"Hiç insan öldürmedim."

Daha fazla dayanmayıp atladım.

"Saçmalık. Kimseyi öldürmeden şu zamana kadar nasıl hayatta kalabilirsin ki?!"

Infection/Daryl DixonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin