2.3

9.8K 1K 832
                                    

Önümdeki Felix' i omzundan ittirerek kantine ittirdim.İçeri girmemiş, kapıda bekliyordum.

"Yavaş ya!"

Felix' i duysam da umursamadan sordum. "Minho içeride mi?"

Kafasını olumsuz anlamda iki yana sallamasıyla tuttuğum nefesimi vererek yanına ilerledim. Seungmin ve Jeongin' in oturduğu cam kenarındaki masaya doğru ilerlerken yanımdaki arkadaşım sinirle söylendi.

"Han, daha ne kadar kaçacaksın böyle?"

Omuz silkerken çoktan vardığımız masada Jeongin' in yanındaki sandalyeyi çekerek oturdum, Felix de karşıma oturduğunda öne doğru eğilerek cevapladım.

"Sonuna kadar."

Seungmin konuştuğumuz şeyin ne olduğunu anlamış gibi gözlerini devirdi. "Ruh eşinden kaçman akıl kârı mı sence? Üç gün oldu sen okula geri döneli. O günden beri köşe bucak kaçıyorsun."

"Ben yediğim haltları başkalarına mı anlattım ya?" Sinirle solurken yanımdaki Jeongin' in içeceğinden biraz içerek soluklandım. "Aptal Felix yüzünden oldu zaten, kızgınlıktaki omeganın evine alfa mı yollanır?"

Felix az önce beni azarlayan o değilmiş gibi suçlulukla bakarken önündeki telefonunun kılıfıyla oynuyordu. "Özür dilerim, Hyunjin yazınca düşünemedim işte. Sonra aklım başıma geldiğinde de hemen yazdım ama Minho geldi dedi Hyunjin. Ben de yarım saatte bir şey olmamıştır diye düşündüm."

Yarım saatte neler neler olmuştu... Aklım başıma geldiğinde bir hafta önce yaptığım şeylerden pişman olmam gereken yerde, boynunu öptüğüm ve kokusunu içime çektiğim anlar aklımı doldurmuştu.

Sonrasındaysa elini iç çamaşırımın üzerine götürmemi hatırlayıp utancımdan odada yuvarlanmış, yastığa kafamı gömüp çığlık atmıştım. Yine de hiçbir şey utancımı geçiremediğinde yerde emekleyerek telefonuma ulaşmış, bir özür mesajı yazmaya çalışmıştım. Sonrasında onu yazarken daha çok utandığım için telefonu kendimden uzağa fırlatmıştım. Yatağa düşmesini beklediğim telefon yere düşerek ekranı çatladığında, bu sefer sinir krizi geçirerek kızgınlıktan çıktığım günün akşamı telefoncu arayıp ekranımı yaptırmıştım.

Bok gibi geçen günümden sonra çareyi ondan uzak durmakta bulmuştum. Yüzünü görmezsem utanmam gerekmez diye düşünüyordum ve üç gündür planım gayet iyi ilerliyordu. Ne zaman Minho' yu görsem kendimi bir şekilde o ortamdan uzaklaştırıyordum arkadaşlarımın da yardımıyla.

"Hyung ama Minho gerçekten baya iradeliymiş. Kızgınlıktaki bir omegaya dayanmak zordur..." Yanımdaki Jeongin dediklerine ekleme yapmadan önce içeceğini yudumladı. "Bir de ruh eşi olmanıza rağmen yani."

Kafamı olumlu anlamda sallarken haklı olduğunu biliyordum. Yine de söylendim. "Kapıyı aç diye tutturmasaydı hiç utanmama gerek kalmayacaktı."

Karşımdaki Felix gülümserken "İyi olduğundan emin olmak istemiştir belki." diyerek göz kırptı. Gözlerimi devirirken ona bakarak oturduğumuz cam kenarından görünebilen voleybol sahasını işaret ettim. Hyunjin tanımadığım birileriyle beraber voleybol oynuyordu.

"Bana kaçma diyen sensin ama sen de kaçıyorsun."

Felix baktığım yeri anlayarak oraya baktıktan sonra iç çekti ve bana döndü. "Sevgilisi var."

Wonyoung'u kast ettiğini anladığımda kafamı salladım. "Minho' yla konuşsaydım sorardım. Sevgilisi ya da flörtü neyse artık varken sana yürümüş resmen."

Felix' in gözleri kocaman olurken ellerini iki yana salladı. "Abartma Han, sadece garip konuştu işte."

Yanındaki Seungmin hafifçe Felix' in omzundan ittirdi. "Hakkında tahmin ettiğinden fazlasını biliyorum dedi ve sen de görüldü atıp çocuğu engelledin Felix. Bazen kendimi çok zeki hissediyorum sizin sayenizde."

soulmate | minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin