1.2

9.4K 1.1K 339
                                    

Yaklaşık on dakika sonra Minho' nun arabasının yolcu koltuğunda ağlamam durulmuş bir şekilde oturuyordum, çıktığımız lanet mekanın girişini izliyordum. Minho ise sorgulamaya çekinir gibi ara ara bakış atıp önüne dönüyordu. Bugün beni gerçekten oldukça şaşırtmıştı, ruh eşliği durumundan kaynaklı bana iyi davrandı diye düşünmeye çalışsam da bu yaptığını hiçbir zaman unutamazdım. Hem kurdum hem ben, gerçekten çok büyük bir minnet duyuyorduk.

"Jisung daha iyi misin?"

Sonunda cesaret edip seslenmesiyle usulca bakışlarımı oraya çevirdim ve kafamı hafifçe olumlu anlamda salladım. "Evet, teşekkürler."

Mırıldanmam Minho' ya yetmemiş olacak ki "Neler olduğunu anlatabilecek misin?" diye korkarak sordu.

Kafamı olumlu anlamda sallarken bunu anlatmayı ona borçlandığımı düşünüyordum. Buraya gelmesini sağlayacak kadar kötü hissetmem benim suçumdu ama yine de pişman değildim. Minho gelmese başıma ne gelirdi Tanrı bilir...

"Ben bir arkadaşımla beraber buraya geldim." O arkadaşımın Vernon olduğunu anlatmamayı seçtim, o şerefsizle de uzun bir süre konuşmamam gerektiğini de hatırladım aynı zamanda. "Ama sonra onun işi çıktığı için beni kendi arkadaş grubuyla bırakıp gitti." Bakışları üzerimden çekilmeyen Minho' yla çekinerek gözlerimi kaçırdım. "Ben dans ederken bu alfa bana yanaşmaya başladı, görmemezlikten geldim ama çok inatçıydı." Minho' nun sıktığı yumruklarına kaysa da bakışlarımı hızla tekrar yüzüne çıkarttım. "Sonra içtiği bir şeyden mi bilmiyorum feromonlarını yaymaya başladı ama feromonları beni etkilemek yerine midemi bulandırdı. Dayanamadım çok korkunçtu, Vernon' daki gibi de olmadı o beta olduğu için daha az feromonu var beni böyle kötü etkilemiyor."

Derin bir nefes aldığım sırada yanımdan uzatılan su şişesiyle şaşırsam da bekletmeden aldım. Suyu içtikten sonra devam ettim, Minho ilgiyle ve merakla dinliyordu. "Sonra işi ben istemeden bana dokunma boyutuna getirdi." İçim titrediğinde duraksadım, o bana dokunduğunda bile berbat hâle gelmiştim, kendimi tuvalete nasıl atabildiğini bile sorguluyordum. Minho desteklemek ister gibi aramızda duran elimi hafifçe sıkıp bıraktığında gözlerim oradayken konuşmaya devam ettim. "Mühürlemekten falan bahsetmeye başlayınca korktum en yakın yere yani tuvalete kaçtım, saklandım sonrasını biliyorsun zaten."

Minho' nun yutkunduğunu gördüğümde istemsizce dudaklarımı ısırdım, benim için endişeleniyordu. "Nasıl feromonlarına karşı koydun? Olduğun yeri açık edesin diye yapmış besbelli."

Hafifçe omzumu silktim. "Çaba göstermeme gerek olmadı, onun feromonları beni sadece itti. Sen geldiğinde çok rahatladım ve belki sadece o an yaymışımdır bilmiyorum, baskılayıcı kullanıyorum."

"Yaymadın Jisung." dediğinde sesinde biraz hayal kırıklığı mı vardı yoksa ben mi yanlış anladım bilmesem de bunu fazla sorgulamamaya çalıştım. Onu görünce de yaymadığımın farkındaydım, bu hem çok korktuğum içindi hem de baskılayıcılar yüzündendi.

"Anladım." diye mırıldanmakla yetindim, ona açıklamasını yapmayacaktım bu durumun. Arabaya cevabımdan sonra sessizlik hakim olduğunda Minho motoru çalıştırdı.

"Evine mi bırakayım yoksa başka bir yere mi gitmek istersin?"

Sorduğu ince soruyla tekrar şaşırdım, hatta istemsizce eğer ilk böyle bir hâlini görseydim ruh eşi olmamıza üzülmek yerine sevineceğimi düşündüm. Yine de bunun için çok geçti, Vernon' a acil işi çıkıp beni o barda tanımadığım insanlarla bıraktığı için kızgın olsam da ondan hâlâ çok hoşlanıyordum.

"Beni Felix' in evine bırakır mısın? Tarif edeceğim."

Minho kim olduğunu anlayarak kafasını salladı. Şu an yalnız kalmak istemiyordum bu yüzden Felix' e gidip olanları anlatıp onunla sarılarak uyumayı planlamıştım. Az önce yaşadığım korkuyu anca bu hafifletirdi. O an aklıma gelince istemsizce tekrar gerildim. Sonra Minho' nun geldiği anki rahatlamam geldi aklıma.

Hissettiğim garip bir his korkusumun önüne geçtiğinde Minho' nun buraya gelmesine ihtimal vermesem de şokla kalbim hızlandı. Gelmiş olabilir miydi? Hızla avuç içime baktığımda hafifçe parlayan sarmaşığı görmemle korkudan dolan gözlerimden bir damla yaş aktı ve o an Minho' dan ne kadar nefret ettiğimi bile bir kenara atarak şansımı denedim.

"Minho Hyung, buradayım."

Kabinin içinde tuvalet kapağının üzerinde ayakta dikilirken bağırarak kurduğum cümle kaç dakikadır gizlendiğim yeri açığa çıkartsa da tek umudum Minho' nun gerçekten burada olmasıydı.

Evin yerini tarif ettiğimde varmamız çok vakit almamıştı, bulunduğumuz mekana yakın oturuyordu Felix. Apartmanın önünde durduğunda "Burası mı?" diye sormuştu.

"Evet burası." diye mırıldandım. İnmem gerektiğini bilsem de düzgün bir şekilde teşekkür etmeden inmek istemiyordum. Önümdeki camdan sokağı izlerken o tekrar konuştu.

"İyi olduğuna eminsin değil mi?"

Bu kadar hassas davranması beni şok ediyordu gerçekten. Ona döndüğümde ilgili bakışlarının üstümde olduğunu fark etmiştim. Bu kişi gerçek o muydu bilmesem de okulun başından beri benimle uğraşan çocuk kesinlikle değildi. Ruh eşi olduğum için mi böyle davranıyordu? Belki benim üzüntüm onun da canını sıktığı için iyi hissedeyim istiyordu ya da sadece benim iyiliğimi düşünüyordu. İkinci ihtimalle yutkunurken cevap bekleyen bakışlarıyla karşılaşınca kafamı olumlu anlamda salladım.

"İyiyim, sadece zor bir geceydi. Teşekkür ederim her şey için hyung."

Ona hyung dememe şaşırdığını yüzünden anlayabilmiştim. Hafifçe gülümsediğinde ekledi. "Böyle bir durumdan korkarsan dışarı yine çıkmak istediğinde, bana gelebilirsin."

Anlamayarak kaşlarımı çattım. "Neden?"

Direksiyonda sallanan ellerinden birini ensesine attı ve bakışlarını benden kaçırarak sanki önemsiz bir şey söylüyormuş gibi "Feromonlarımı sana bulaştırabilirim." dedi. Şaşkınlıkla kaşlarım kalktığında hızla ekledi. "Yani başka alfa arkadaşın yok sanırım, benim feromonum üstünde olursa kimse bulaşmaz başkasına ait olduğunu düşünüp."

Gülümsememek için yanaklarımın içini ısırdım, tanrım şaka mıydı bu? Bu çocuk böyle biri değildi, hayır asla böyle biri değildi diye kendimi ikna etmeye çalışsam da karşımdaki adam beni şok ediyordu. Cevap vereceğim sırada aklıma gelenle kaşlarım çatıldı. Bana acıyor muydu? Acımasındansa eskisi gibi davranmasını tercih ederdim

"Bana acıdığın için mi böyle iyisin?"

Bu sefer onun kaşları şaşkınlıkla havalandı. "Saçmalama Jisung, sadece ruh eşim olduğun için sana zarar veren şeylerin ucu bana da dokunuyor. Ondan yani tamamen, başka neden olsun ki?"

Bu dediği bir parça içimi rahatlatmıştı, bu geceki şeyler yüzünden bana acıması beni kötü hissettirirdi. Rahatlayarak hafifçe arkama yaslandığımda mırıldandı.

"Merak etme zaten bugün sadece bugüne özel. Yarın yine eskisi gibi oluruz."

İstemsizce gülümsediğimde kafamı olumlu anlamda salladım. Böylesi beni daha iyi hissettirecekti. Elimi kapının koluna attığımda gözlerine bakarak sessizce konuştum.

"Bugün bugünde mi kalacak?"

Başını ağır ağır sallarken neden bunu sorduğumu merak ediyor gibiydi. Dudaklarımı ısırırken tek nefeste konuştum. "Bugün yaptığın her şey için teşekkür ederim, iyi ki geldin."

O rica etmek için ağzını açmıştı ki hızla yanağına uzanıp ufak bir öpücük kondurup saniye bile beklemeden kendimi arabadan dışarı attım. İçimde hissettiğim mutluluk onun kurduna mı aitti benimkine mi ayırt bile edemiyordum. Arkamda nasıl kalmıştı ona dair de hiçbir fikrim yoktu ama ben bu yaptığım için ileride pişman hissedeceğime emindim. Kızarmış yanaklarımla apartmandan içeri girerken hâlâ arabası oradaydı.

•••

Merhabalarr
Hanji tam bir baby girl 🥺🥺🐿️

soulmate | minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin