✵⁸

2.1K 261 911
                                    

it feels like home to me

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

it feels like home to me

"Sanatçı siz misiniz?"

Jungkook, saçları beyazlaşmış, pastel renkli ağır makyajlı ve marka çantalı iki yaşlı kadının kendisine attığı hayranlık dolu bakışların arasından hızlıca sıyrılıp açıktaki eliyle klas bir şekilde sanatçının Lisa olduğunu takdim ettikten sonra spot ışığı ve ilginin üzerine bulaşmaması için tabloların diğer tarafına, Lisa'nın karşısına geçti.

Jungkook'un yapmasını söylediği şekilde dik durup gülümsemesinin üzerinden bir dakika bile geçmemişti ki iki kadın tablosunun başına gelip Lisa'ya merak ettiklerini sormaya başlamışlardı. Bu adamın her konuda bir şekilde az çok bilgi ve fikir sahibi olması gerçekten sinir bozucuydu.

Yavru köpek sevme timi, kürklü yaşlı kadın daha fazla köpeğinin mıncırılmasını istemediği için kendince kibar olduğunu düşündüğü bir dille kızları başından kovunca Lisa ve Jungkook'un yanına geri dönmek zorunda kalmıştı. Arin hoplaya zıplaya, elbisenin tülleriyle oynayarak tablosunu kadınlara tanıtan Lisa'nın bacaklarının dibine sokulduğunda yaşlı kadınlara Lisa'yı tanıyor olmanın verdiği havalı bir bakış atıp saçlarını savurdu, "Biliyo musunus, bunların heeeepsini Lisa SİSİM çisdi!"

Lisa, kadınlarla olan konuşmasını kesmeden gülümseyip bir elini bacağına sarılan Arin'in saçlarına attı ve hafif hafif okşamaya başladı. Jungkook, Arin'in Lisa'yı rahatsız ettiğini düşündüğü için elini uzatıp Arin'e yanına gelmesi için işaret yaptıysa da Arin asla umursamadı, halinden çok memnundu. Lisa'nın bacaklarının dibinde dolanmaya devam etti, bacağındaki kabuk bağlamış yarasının üzerinde küçük parmaklarını gezindirip yaşlı kadınlara anlattığı sıkıcı şeyleri dinledi.

Jungkook bu sefer Arin'e yanına gelmesi için baba-kız arası iletişimle anlaşılabilecek buyurucu bir bakış attı ama Arin, babasının en nefret ettiği şeyi yaptı. Omuz silkti, hem de iki kere.

İki kere omuz silkmek? Hem de babaya? Ve insan içinde? Buradan çıkınca görüşeceklerdi...

Öte yandan Roseanne mutlulukla, Jisoo ise gururla bakıyordu kadınlarla konuşan Lisa'ya. Konuşma çok uzamaya başlamadan yaşlı kadınlar yeteri kadar sanat dozu aldıklarını düşündükten hemen sonra Lisa'ya kibarca teşekkür edip etrafta kanepe dağıtmak için ciks takımlarının içinde oradan oraya gezinen bir garsonun peşine takılıp gittiler.

"Geldiğinden beri ağlamana değdi mi?" dedi Jisoo yuvarlak gözlüklerini burnunda ileri doğru ittirirken. Lisa kaşlarını çattı, gözleri saliselik bir hızla Jungkook'a değdikten hemen sonra Jisoo'ya baktı, "Ne ağlaması?" diyerek sahte sahte güldü, "Ağlamadım ben. Ağlamam."

"Sen mi ağlamazsın?" dedi Jisoo alayla, "Aslan Kral izlerken her seferinde intihar ediyorsun."

Lisa'nın kaşları mümkünmüş gibi daha çok çatıldığında yine saliselik bir hızla Jungkook'a bakıp Jisoo'ya döndü, "O ayrı," dedi dişlerinin arasından.

oak ridge, st.23 | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin