1.Bölüm: Acı

15 1 6
                                    

16.07.2018

"Artık sabahı da kaplıyor acı." Pavese

"Bir şeyler sona ermek üzere oturmuş sigaranı tüttürürken içini kemiren, seni tedirgin eden bir şey olduğunu seziyorsun. Gündelik hayatın dertleri mi seni korkutan? Hayır. Seni korkutan içindeki boşluk. Ben hiçbir zaman dünyayı umursamadan hayatın tadını çıkarabilen bir insan olmadım. Şu dünyada henüz değerini kaybetmeyen çok az şeye karşı anlayışsız, duyarsız, ve duygusuz olan insanların bulunması beni neredeyse çıldırtacaktı. Bundan böyle kendi içimde bir çıkış noktası aramanın boşuna olacağı duygusuydu bu karmaşık duruma ilk tepkim. Birtakım şeylerden düzenli ve inançlı olarak vazgeçen insan, hayatını işte bu vazgeçtiği şeyler üstüne kurar. Gözü yalnız bunları görür. Yaşadığım farkındalık şuydu: İntiharı düşünen bir insan için en kötü şey kendisini öldürmesi değil, bunu düşünüp yapmamasıdır. İntihar düşüncesi bir alışkanlık haline gelince ortaya çıkan manevi çöküntü kadar aşağılık bir şey yoktur. Sorumluluk, vicdan, irade gelişigüzel yüzüp durur bu ölü denizde, sulara gömülse bile rastgele bir akıntıyla yeniden ortaya çıkar. Acının düzenli vuruşları başladı işte yine. Her akşam hava kararırken yüreğim gece oluncaya kadar sıkılıyor. Acının çirkinleştirdiğini, alıklaştırdığını, ezdiğini fark ediyorum. Bir zamanlar dünyayı duymamı, yoklamamı, ona yaklaşmamı sağlayan her duyum sanki kökünden kesilip kangrenleşmiş gibi." Pavese

Buradaydım. Yine o beni büyüleyen satırları okuyordum. Dış dünyadan kaçıp sığındığım o cümleler iç dünyamda birer kasırga yaratmıştı. İçimde var olan her şeyi yutan bir kasırga. İçime attığım bütün o şeyler kafamda dönüp duran cümlelerin yarattığı kasırgada acaba kaybolup gider miydi? İçimde bir duvar örmüştüm, herkesten gizlediğim duygularım ve o duygularla yalnız kaldığım dört duvar, duygularımla beraber üzerime yıkılmıştı. Bu ilk yıkılışı değildi ama bu kez o kalın tuğlaların altından kalkmak için herhangi bir şey yapmıyordum. Yorulmuştum. Her şeyden,herkesten, en çok da kendimden. Dinlemeyi bırakmıştım, duymayı,görmeyi anlamayı... İnsan olduğumu hissettiren bütün duygulara hislere sırtımı dönmüştüm sanki. Pavese'i artık daha iyi anlıyordum. (eğer bu satırları yazmasaydı muhtemelen bunları yazan kişi ben olurdum.) Kangrenleşen duygularımı tamamen yok etmem gerekiyordu ve ben elimdeki neştere bakarken tam da bunu yapmayı planlamıştım.

08.10.2025

Karanlık. Uğultu. Görünmeyen duvarlara çarpıp yere düşen cümleler ve çıkardıkları o sesler... Karanlığın arasından büyük bir gürültü yaratan sesi görmeye çalıştım. Duvarlara çarpıp yere düşen cümleler ve tıpkı bir cam parçası gibi karanlıkta parlayan kelimeleri seçmeye çalışıyordum. Acı, kan, kaçış, gözyaşı. Neredeydim? Bilmiyordum. Karanlıktı. Kimdim? Burada ne yapıyordum? Bu bir oyun muydu? Bir halüsinasyon? Kabus?

Zihnimin içerisindeydim. Soğuktu, karanlıktı. İleride ki kopan kasırgayı görebiliyordum. Anılarımın her biri havada süzülüyordu. Sessiz sessiz kurduğum sesimden çıkmayan o cümleler bir bir duvarlara çarpıp büyük bir gürültü ile parçalara bölünüyordu. Hiçbir şeyi tam olarak seçemiyordum. Ellerimi kaldırdım bembeyazdı. Gerçek olamayacak kadar beyazlardı. Bileklerime baktım, kan içindeydiler. Eğilip yerden bir cam parçası aldım, üzerinde ızdırap yazıyordu. Arkasını çevirdim ve yüzüme bakmak istedim. Yüzüm yoktu. Gözlerim,burnum,dudağım. Zihnimin içerisinde hapsolmuştum. Ölmüş müydüm? Ölüm böyle bir şey miydi? Bileklerimden aşağıya doğru sızan kanın ısısını dahi hissetmiyordum. Bileklerimden sızan kanın rengi bile yoktu. Yer çekimi yoktu sanki,kan parmak uçlarımda birikiyordu. Tek bir damla dahi damlamıyordu yere. Hiçbir şey anlamıyordum. Sesimden çıkan cümlelerin parçalanışı ve yaklaşan kasırganın sesinden başka hiçbir ses yoktu. Yüzüm yoktu. Dudaklarım yoktu. Sesim yoktu. Ama o sesten çıkmış olan cümleler benim yerime konuşuyordu. Başarmış mıydım? İntiharım bir sonuç vermiş miydi? Kasırga gittikçe güçlendi, artık önüne gelen her şeyi yutmaya başlamıştı. Beni de yutmasına az bir mesafe kalmıştı, kasırgadan savrulan kelime parçaları yavaş yavaş vücudumu çizmeye, kesmeye başlamıştı. Kan yoktu, acı yoktu. Belki de benim arafım buydu. Araftım, araftaydım. Ölmek istiyordum ama hala buradaydım. Vücudum kesikler içerisindeydi,kan yoktu,acı yoktu ama o kesikler oradaydı. Bileklerimdeki kesik orada duruyordu. Gözlerimi kapattım. Eğer bu benim arafımsa ona kucak açmaktan başka çarem yoktu.

BOŞLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin