4. Bölüm: Yabancı

11 1 7
                                    

Şarkı: Palaye Royale - Broken


13.10.2025

"Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum." İçimizdeki Şeytan Sayfa:88.

Elimde bir günlük tutuyordum. Psikoloğum elime bir günlük almamı ve her gün o günlüğe yaşadıklarımı yazmamı istemişti benden. Elimde tuttuğum günlüğe şu cümle ile başlamıştım:

"Her insanın dünyaya gelişinin bir amacı vardır. Ben, benimkinin ölüm olduğunu düşünüyorum ama öyle normal bir ölüm değil. Ölecek kadar acı çekip kendini öldürmekten bahsediyorum."

Doktoruma bunu sesli bir şekilde okumuştum. Birkaç saniye önündeki defter ve kalemden kafasını kaldırıp yüzümü incelemişti. Acı çektiğimi o an anlamıştı. Gerçekleştirdiğimiz seanslar, konuşmalar iyi gelmiyordu o da bunu fark etmişti. Ruhumdaki acı hala oradaydı. Bazı geceler o acı sessizleşiyordu orada olduğunu unutuyordum. Bazı geceler de ise çığlık çığlığa bağırıyordu. Acım bir beden olup benimle konuşuyordu. Bazen çocukluğuma bürünüyordu, bazen anneme, bazen babama. Büründüğü her bedende haykırdıkları farklıydı. Tek bir şey değişmiyordu, çektiğim acı. Hepsi bir araya gelip nefesimi kesiyordu. Kaçamıyordum saklanamıyordum, çektiğim acı katlanarak büyüyor ve her köşede karşıma çıkıyordu. Etten bir duvar halini alıyor ve o duvarın elleri boğazıma sarılıyordu. Nefesimin gittikçe kesildiği noktada acım tekrar içime yuva yapıyor ve ben gerçekliğe o acı ile dönüyordum.

Hatırlamadığım birçok şey yaşamıştım ve acı çekiyordum, ruhum kıvranıyordu ama ben o acının nedenini dahi bilmiyordum. Acaba hatırlamamak bana tanrı tarafından verilmiş bir armağan olabilir miydi?

Ellerimi kahve fincanına doğru uzattım, içtiğim kaçıncı kahveydi onu dahi hatırlamıyordum. Güneş dağların arkasından karanlığı hafifçe bölmeye başlamıştı. Bana hiç uğramayan uykum eski defterlerimi bir şeyler bulma umudu ile karıştırdığımda sayfalardan çıkıp kalbime bir bıçak gibi saplanan cümleler ile iyice uzaklaşmıştı benden. Yazdığım her cümlede farklı bir acı beden buluyordu, kendi cümlelerim canımı yakmıştı. Acaba o can yakan cümleleri yazmama neden olacak sebep o cümlelerin arasında mı gizliydi?

Derin bir nefes verip başımı ellerimin arasına aldım. Hatırlamak uğruna verdiğim çaba sanki beni anılarımdan günbegün uzaklaştırıyordu. Paketten bir sigara daha çıkarıp çakmakla ucunu tutuşturdum.

"Yine mi?" Omzumun arkasından gözlerini ovuşturan Erva'ya baktım.

"Uykusuzluk en sık yaşadığın problemdi." Gözlerimi tekrar camdan dışarıya çevirdim.

"Rekorum ne merak ettim doğrusu." Erva yüzündeki hüzün ile karşıma oturdu ve ellerini ellerimin üzerine koydu.

"İyi olmadığını biliyorum Aren. Bana rol yapmana gerek yok, seni en çok yoran da bu rol zaten. Beraber çözeceğiz bunu, hep olduğu gibi." Eli ile elimin tersini okşadı ve gülümsemeye çalıştı.

"Buğra nerede? Geceden beri görmedim, sesi de çıkmıyor."

"Umarım gece sigara içmeye çıkıp kurtlara yem olmuştur." Gülmeye başladım, aralarındaki bu şey aşk mıydı yoksa nefret mi? Çözemiyordum.

"Sen beni boş ver asıl sizin Buğra ile aranızda ne var?" Erva gözlerini büyüttü.

"Sence benim o asalak ile aramda bir şey olabilir mi? Teessüf ederim gerçekten." Gülerek başımı sağa sola salladım. Kesinlikle bir şeyler vardı. Erva kendine kahve hazırlamaya koyulmuşken mutfak camında kafasında kask ile Buğra belirdi ve ellerini cama vurmaya başladı. Kapıyı açmak için ayağa kalktığımda Erva koşup kapıyı kilitledi ve anahtarı camdan Buğra'ya gösterip dişlerini göstererek sırıttı.

BOŞLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin