3. Bölüm: Aile

12 1 6
                                    

Şarkı: NF - Happy


12.10.2025

Bir intihar olayı duyunca insana buz gibi ter döktüren şey, pencerenin demirlerinde asılı duran narin ceset değildir, intihardan hemen önce o kalpte olup biten şeydir. - Simone De Beauvoir

İntihara aşıktım ya da o bana aşıktı bilmiyordum. Geçmişimden öğrenmeye çalıştığım her şey beni olduğum yerden alıp intihar ettiğim o güne götürüyordu. Bütün gece uyumamış sadece düşünmüştüm. Düşüncelerimin ucu bucağı yoktu, sonu yoktu, bir yere varmıyorlardı. Ama kendimi düşünmekten de alıkoyamıyordum. Sabah saatlerine karşı ani bir kararla çantamda bulduğum küçük not defterini kurcalamıştım. İşime yarar birkaç bilgi vardı. Hafızam yerine gelmese de en azından bir plan yapabilirdim. Not defterinin ilk sayfasında Simone De Beauvoir'den bir alıntı vardı. Birkaç sayfaya bu tarz alıntılar yazmıştım ama asıl işime yarayan şey sayfanın sonundaydı. Not defterinin son sayfasında bir isim ve bir numara bulunuyordu. Numarayı telefonuma yazdığımda karşıma rehberimde kayıtlı olan o kişi çıkmıştı. Zihnimi başıma ağrı saplanana kadar yorduğumda sonunda o kişinin kim olduğunu, hayatımdaki yerini az çok öğrenebilmiştim. Ani bir karar ile olduğum konumu kendisine atmış ve bir mesaj yazmıştım.

Kime: Laotong

Konum

05:17

Aren hakkında bilmen gereken şeyler var. Bu konumda seni bekliyorum, yalnız gel. 05:18

Yazdığım mesajın saçma oluşuna göz devirip silmek için yeltendiğimde mesajın anında mavi tik olduğunu gördüm. İki ihtimal vardı, ya buraya gerçekten gelecekti ya da sabah ilk iş kapımda birkaç polis memuru belirecekti. Mesaja herhangi bir cevap vermemişti. Profil fotoğrafına tıkladım ve ekranda büyüyen resme özlemle baktım. Hayatınızda önemli yeri olan insanları hatırlamamak ne büyük işkenceydi...

Telefon elimde bir cevap bekliyordum saatlerdir. Belki de gelmeyecekti. Buruk bir nefes verdim, böyle aptalca bir mesaj atarken aklımdan ne geçiyordu ki? Telefonun tuş kilidine basıp saate baktım.

10:15

Gelmeyeceğinden iyice emin olduğum anda dışarıdan kısık sesli küfür eden bir kadın sesi duydum. Ses çıkarmamaya özen göstererek kapının deliğinden bakmak için ileriye doğru adımladım. Gelmişti. Eliyle ceketinin ceplerini yokluyor bir yandan da etrafına bakıyordu. İlk önce aradığı şeyin bir silah olduğunu düşünmüştüm ama cebinden çıkardığı şey bir biber gazıydı. Göz devirdim, bunu kapının önünde araması ne kadar mantıklıydı? Bir elini kapıya vurmak için kaldırdığında kapıyı açtım. Biber gazı olan elini arkasından çıkardı ve yüzüme doğru tuttu. Bunu yapacağını tahmin ettiğim için kendimi yere doğru eğdim ve sol tarafa kayıp bileğini tuttum.

"Ne yapıyorsun?" Sesimi duyunca gözleri fal taşı gibi açıldı. Elimin arasındaki ince bileği ve vücudu tir tir titriyordu. Dudaklarından tiz bir çığlık dökülünce hızla diğer elimi ağzına götürdüm.

"Korkma, benim." Ben bunu söylerken sakinleşmesini beklemiştim. Fakat o beni daha büyük bir şaşkınlığa uğratarak yavaşça gözlerini kapattı ve vücudunu serbest bıraktı. Harikaydı! Artık elimde baygın şekilde yatan bir arkadaşım vardı. Gözlerimi devirdim ve onu baştan aşağı süzdüm, taşıyabilirim gibi duruyordu. Bir elini omzuma yaslayıp diğer elimi beline attım. Uzun kanepeye baygın arkadaşımı bırakıp mutfağa adımladım. Tezgahta duran bardağa biraz su doldurdum, başka bir bardağa ise dolu su koyup içeriye doğru yürüdüm. Dolu su bardağını sehpaya bıratım, uyanınca ya o suyu içecekti ya da yüzüme çarpacaktı. Bu deneme yanılma işinden keyif almaya başlamıştım. Elime diğer bardağı aldım ve fazla düşünmeden bardaktaki suyu Erva'nın suratına fırlattım. Derin bir nefes aldı boğuluyormuş gibi.

BOŞLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin