Bu hikayede ki kişi,kurum ve olaylar tamamıyla hayal ürünü olup gerçeği yansıtmamaktadır.
İyi okumaklarr...Güneş tüm odayı aydınlatırken gözlerimi araladım. Kulaklarımın ilk duyduğu ses Doruk'un kalp ritmiydi. Kulaklarım Doruk'un çıplak bedeninden kalp ritmini çok net duyabiliyordu...
Dün gece yaşadığım en güzel geceydi çünkü Doruk'un kalp ritmi ile uyumuştum. Bu sabah yaşadığım en güzel sabahtı çünkü Doruk'un kalp ritmi ile uyanmıştım.
Doruk'un elleri çıplak belimde dolaştığında uyandığını anladım. Kafamı ona doğru kaldırdığımda dudağıma sıcak bir öpücük bıraktı. Yeni uyanmış sesi ile dudaklarını araladı. "Günaydın sevgilim."
"Günaydın." Yüzünde oluşan büyük tebessüm ile yeniden dudaklarını araladı. "Bana karşılık vermene alışkın değilim. Hala çok garip geliyor."
Haklıydı. Konuşmak bana bile garip gelirken o nasıl alışabilirdi ki sesime.
***
Duş alıp kahvaltı yaptık. Eve dönmek için yeniden tekneye bindiğimizde hava bu sefer düne göre sıcaktı.Parti müzikleri eşliğinde yeniden kalabalık şehir hayatına adım attık. Bu durum beni üzüyordu. Hayatımdan bütün olumsuz olayları çıkarıp dün gece hayatının en mutlu gününü geçirdiğim sahil evinde yaşamak istiyordum.
Doruk ile birlikte.
"Bugün bana ayıracak bir gününüz daha var mı güzel hanımefendi?"
Size ayrıcak bir günüm değil kocaman bir ömrüm var yakışıklı beyefendi.
Bunlar içimden geçenlerdi. Dışımdan sadece kafa sallayabiliyordum. Gerçekten bazı kelimeleri unutmuşum gibi geliyordu.
Doruk'un çocuksu sevinişinden sonra limanda ki arabamıza bindik.
Sessiz bir yolculuk geçiriyorduk. Bu kadar sessizliğin arasında aklım takılan tek bir şey olmuştu. Video...
Annemin videosunu henüz açamamıştım. Aynı zamanda Ateş Aktan o videoları aldığımı fark etmemeliydi.
Ben bunları düşünürken sessizliği bozan Doruk'un çalan telefonu oldu...
Doruk'un telefonu açmasıyla arabanın içini Ece'nin sesi doldurdu.
"Dün gece niye beni hiç aramadınız? Çok kırıldım. Siz iki kişisiniz ben koskaca evde tek başımayım. Hiç mi aklınıza gelmiyorum. Ayıp gerçekten. Bizim de bir arkadaşımız var orada bir yerde. Bir arayalım, soralım yok. Kırıcısınız?"
"İşimiz vardı Ece." "Benden önemli ne i- yoksa?" Sonda değişen ses tonu nasıl bu kadar çabuk anlayabilirdi. Bu kadar bariz miydi?
"Saçmalama Ece. İş sadece iş." "Hıhı yedim bende. Neyse gelin alın beni. Bugün işiniz olmasın tamam mı?" "Susacaksan geliriz." "Çok bekletmeyin beni."
Ece'nin telefonu yüzümüze kapatması ile Doruk'un gözleri benim gözlerim ile buluştu.
"Esila senin yüzün mü kızardı?" Ne? Yüzüm? Kızarmak? Benim mi? Hayır. Cevap veremedim. Doruk sadece güldü. Ece tek bir telefonu ile bile kafamı dağıtabilmişti...
***
Ece'yi evinden alıp şehrin kalabalık doğasına adım attık. "Evet kızlar arabayı burada park etmek zorundayız. Çünkü bundan sonrasına araba gitmiyor." "Ay Doruk yoksa tahmin ettiğim yere mi geldik?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Yüzünden
Novela JuvenilÜvey babası tarafından cinsel tacize uğrayan bir genç kız... Annesinin eski arkadaşı ile tanışıp intikam planları yapmaya başladı... Peki bu arkadaşa ne kadar güvenebilirdi? İntikam planları başarılı olacak mıydı? Bu Esila Can'ın hikayesi... İntikam...