***
Bu yaşıma dek çevremde daima kendi sorunlarını başkalarında boğan birileriyle büyüdüm.
En sakin andan bile bir kaos yaratma potansiyeline sahip bir ebeveyn olunca insan ister istemez daima tetikte yaşamaya mecbur kalıyordu.
Çocuk aklımla hatırladığım şeylerden biri babamdan cidden korktuğumdu. O eve gelir gelmez eve müthiş bir tedirginlik çöker. Akşam sokağında oynadığım mahalle gözüme o kadar karanlık gelirdi ki ben boğuluyorum sanırdım.
Gün içinde yaşadığı en ufak sorunun acısı dahi bizden çıkardı.
Bir şey yapmana gerek yoktu. Varlığın dahi göze batardı. Ben usulca ayaklanıp odama gitmeye niyetlendiğimde gür sesiyle birden bağırır, "Gel buraya," derdi. Kapının eşiğinde durduğumda kalbimi birileri göğüs kafesinden çıkarıp parçalayacaklar zannederdim.
Sanki gözlerimde arandığı bir şey varmış gibi bakardı bana. Ben onun ilk çocuğuydum, ilk göz ağrısıydım, insan bundan merhamet beklerdi normalde fakat ben göremedim. Çocuk hâlimle onu sinirlendiren şeye anlam veremedim.
"Fidel," derdi bir sırrı çözmek ister gibi bakarken. "Bu kızın bakışları-" Annem mutfağa girmişti, baş başaydık.
"Çekil karşımdan," derdi sonra. "O sivri bakışlarına da çekidüzen ver. Düşmanın yok karşında."
Altı yaşımdan yirmi dört yaşına kadar taşıdım ben bu anları zihnimde. Beni terk etmediler hiç.
Şimdi ne zaman babam cibiliyetinde bir insan görsem dakikasında uzak dur sinyali veriyor bedenim. Dakikasında üstüne bir çizgi çekiyorum.
Babam gibi olur da kendime ziyan ederim diye korkuyorum.
Çünkü kendi içinde çözemediklerini insanlardan çıkaranlardan korkmalısınız.
Herkesin bir yerden sonra kendi sorumluluğunu almasını bilmesi gerektiğine inananlardanım. Telafisi olmayan hataları bile bile yapıyorsanız artık kimseyi suçlayamazsınız.
Annem toparlanır gibi oldu, artık sık sık ağladığını görmüyorum.
Kadın yüreği ne büyük. Ne büyük yükleri taşıyor, yüzünde içindeki gürültüden eser yok.
Kadının gözleri ne çok hisle bürülü. Bir çocuğa sevgi ve merhamet vermeli; bir eşe yakınlığını, arzularını, emeklerini, gecesini gündüzünü. Kadının omuzları ne de çok dik durmak zorunda, kimse üzerinden yük almaya niyetlenmiyor bile.
Çünkü herkes sanıyor ki kadın dünyayı omuzlamak zorunda. O zaten ona çoktan yüklenmiş bir misyon gibi.
Annemde mutsuz bir kadın görüyorum, mutluluk çatlak dudaklarına ne de az uğruyor. Küçücük istekleri ne de az kabul görüyor, babamca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sitâre
Cerita Pendekİnsanın kendi hikâyesinin başrolü olabilmesi için kaç elekten geçmesi gerekir? Ben Sitâre. Sıradan bir hayatın, sıradan bir figüranıyım.