Jiang Cheng, toplantı salonundaki yerine doğru yürürken diğer Sekt liderlerinin bakışlarını üzerinde hissetmiş, bu sadede gülmesine sebep olmuştu.
Biraz önce öğrendiği bilgilerden sonra bugünün güzel bir şekilde biteceğine emindi. Yerine geçtikten sonra diğerlerinin bakışlarına karşılık vermiş, ardından hepsine yüzünü dönmüştü.Sekt liderleri onun davranışlarına karşı birbirlerine şok olmuş bir şekilde bakmışlar ve onun nasıl bu kadar rahat olabildiği hakkında konuşmaya başlamışlardı. Zaten onların bu zamana kadar konuşmaktan başka bir şey yaptıkları görülmemişti.
Onların konuşmalarını bölen kapının açılması olmuştu. Gelen kişiyle herkes bir süre duraklamış ardından birbirlerine bakmaya başlamışlardı. Onlar Jin sekt liderini bekliyorlardı, onun yerine kapıdan yeğeninin geldiğini görünce ne olduğunu anlayamamış ve merak etmeye başlamışlardı.
Jin Ling onların bakışlarını görmüştü ama bunu önemsememeye karar vermiş ve başını dik tutarak amcasının eski koltuğuna doğru yürümeye başlamıştı. Oraya geldiğinde çıkmış ve herkesin bakışları eşliğinde oturmuştu. Dışarıya yansıtmasa bile, tamamen gergindi ve üstünde yaşadığı büyük kaybın üzüntüsü vardı. Dayısına bakmış ve ondan aldığı destekleyici ifade ile, konuşmaya başlayan insanları susturmak için boğazını temizlemişti.
Sekt lideri yerine oturan Jin Ling ile alevlenen konuşmalar, onun öksürmesini duyunca kesilmişti. Normalde bir çocuğu dinlemeye hiçbirisi tahammül edemezdi ama şu anki durumda herkes merak içinde kalmıştı. İçlerinden birisi, "Oraya geçtiği yetmiyor bir de bizi susturmaya çalışıyor, neden şu an bir çocuğun oyununa uyuyoruz? Jin Sekt Lideri nerede?" diye konuşmuş ve onu onaylayan mırıltıları duyunca göğsünü kabartarak gülmüştü.
Jin Ling, gözlerini küçük bir sektten olduğunu hatırladığı lidere dikmiş ardından kapıda bekleyen görevlilere işaret vererek onu çıkarmalarını söylemişti. Sekt lideri daha ne olduğunu anlayamadan iki yanından tutan görevliler tarafından çıkarılmaya başlamıştı. "Hey! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!? Bunu Jin Sekt Lideri duyunca ne olacağını biliyor musunuz!?" diye bağıran adamı kimse dinlememiş ve dışarıya çıkarılmıştı.
Jin Ling onun arkasından tekrar öksürmüş ve dağılan dikkati kendisine toplamayı başarmıştı. "Eminim hepiniz neden benim buraya oturduğumu merak ediyorsunuz, sizi merakta bıraktığım için Jin Sekti adına özürlerimi sunuyorum. Öncelikle bugün burada bulunma sebebimizi açıklamak istiyorum, son olaylar karşısında artık Jin Sekti benim tarafımdan yönetilecek." Yavaş ve sakin konuşmuştu.
Onun son sözlerinden sonra herkesin şaşkınlık ifadesi görülmüştü. Daha büyük sektlerden birinin lideri ayağa kalkmış ve daha deminki adamı hatırladığı için bu defa saygı ile, "Peki bundan nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsunuz? Jin Sekt Lideri nerede söyleyebilir misiniz?" diye konuşmuştu. Onu onaylayan mırıltılar duyulmuştu.
Jin Ling oturduğu yerden kalkmış ve görevlilere işaret verip konuşmaya başlamıştı. "Maalesef ki amcamı. yani Jin Sekt Lideri Jin Guangyao'yu kaybettik." konuşmasının bitmesi ile içeriye giren açık tabut sözlerini kanıtlarcasına herkesin ortasından geçerek Jin Ling'in yanına gelmişti.
Jin Ling, herkesten çıkmaya başlayan sesleri duymaya başlamıştı ama şu an tek odağı önüne gelen amcasının cansız bedeniydi. Dolmaya başlayan gözlerini engellemeye bile uğramamış, tabuta yaklaşarak yanında durmuş ve ardından gözlerini silmeden diğer sekt liderlerine bakmıştı. "Amcamı efsunlu bir yaratığın saldırısı sonucu yunmeng'ten dönüş yolunda kaybettik." diyerek sözlerini bitirmişti. İçinde büyümeye başlayan acısını bastırmak için uğraşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
思追 - Wangxian
Fanfic"A-yin! Koşma düşeceksin şimdi. Düştüğün zaman gelip bana ağlama." diye söylenen babasına bakmış, kıkırdayıp hızlıca onun yanına gitmiş ve kollarını sıkıca sarmıştı. "Düşersem, beni teselli edeceğini biliyorum ki!" babasından da bir gülücük kazandığ...