7. Bölüm

673 77 65
                                    

8 yıl sonra (Yin 14 yaşında)

Yin sabah erkenden kalkıp hazırlanmaya başlamıştı. Bugün Lan sektinin verdiği eğitim başlıyor, onun da katılması gerekiyordu.

Gönderilen beyaz üniformayı giyip aynanın karşısına geçmiş, kesinlikle kendisine morun daha çok yakıştığını düşünmüştü. "Cenaze kıyafetine benziyor.. Neyse babam giymem gerektiğini söylediyse giymeliyim." kendi kendine karar verip üniformanın üstüne yunmeng zilini takmıştı.

Saçlarını mor kurdelesi ile at kuyruğu yapmış, hazır olduğuna emin olduktan sonra odasından çıkmıştı. Büyük salona ilerlediğinde babasının onu beklediğini görmüş, gülerek içeriye girmişti. "Baba! Nasıl olmuşum?" diye heyecanını belli ederek sormuştu.

Jiang Cheng, ona bakıp gülmüş, "Her zamanki gibi çirkinsin." diyerek dalga geçmişti. Çocuğun ona dil çıkardığını görünce küçük bir kahkaha atmış, "Dalga geçiyorum, yakışmış." diyerek ciddi bir şekilde söylemişti.

Babasının cevabına gülüp, "Teşekkürler" demişti. Bir anda beline sarılan kollarla sendelemiş, sarı kıyafetleri görünce gülmüştü. "A-Ling! Hoş geldin." diyerek o da kuzenine sarılmıştı. Bugün eğitime gidip bir yıl dönmeyeceği için küçük olan çokça itiraz etmişti.

Jin Ling ona sarılmayı bırakmadan yüzüne bakmış, "Abi ben de seninle gelsem? Sen yokken ne yapacağım ben dayımla? Kesin benim bacaklarımı kıracak.." diye sona doğru fısıldayarak söylenmişti. Kafasına aldığı hafif darbeyle o tarafa dönmüş, ona kızarak bakan dayısına sırıtmıştı.

Yin ikiliyi izlerken kıkırdamış, ardından yavaşça belinden kolları çekmişti. "Eğitim 14 yaşını geçenler ve büyükler için A-Ling, senin gelebilmen için bir anda üç yıl büyümen lazım." diyerek çocuğa kaçıncıya anlattığını bilmeden söyledi.

İç çekip dayısının yanına giden Jin Ling, "Dayı.. Bir tanecik oğlun var onu göndermesen olmuyor mu?" diye söylendi.
Abisiyle birlikte eğitime gidemediği için üzülüyordu.

Jiang Cheng onun kafasını kısaca okşamış, "Bir tane oğlum da olsa gitmesi gereken yerlere gitmeli." demiş ve kimsenin daha fazla konuşmasına izin vermeden at arabasını hazırlamalarını söylemişti.

Yin, onlara gülüp etrafına bakınmış Qiu Xian'ı görünce gülümsemesi büyümüştü. "Xian ge! Sen de benimle geliyorsun değil mi? Geliyor değil mi baba?" son cümleyi söylerken bakışlarını babasına çevirmişti.

Jiang Cheng kafasını sallayıp, "Gelecek, yanınızda bir görevli getirme hakkınız var zaten. Hadi şimdi ikinizde arabaya geçin, yolunuz uzun eğer rahatsız olduğun bir şey olursa hemen benimle iletişime geçiyorsun anlaştık mı?" diye söyleyerek endişesini hafifçe belli etmişti.

Yin kafasını sallamış, en sonunda dayanamayıp babasına sarılmıştı. Onun da kollarını hissettiğinde hüzünlü bir kıkırtı bırakmıştı. "Baba.. Seni özleyeceğim." diyerek biraz daha sarılıp ayrılmış ardından kimseye bakmadan arabaya ilerlemişti.

Qiu Xian da onun arkasından selam verip arabaya binmişti. Atla gitmeyi düşünmüştü ama Yin onunda binmesinde ısrar edince beraber gidiyorlardı.

Yola çıktıklarında ilk saatler Yin sadece etrafı izlemişti. Ardından açılmış, Qiu xian İle neşeli bir şekilde konuşmaya başlamıştı. Sekte geldiklerinde kalbinin heyecanla çarpmasına engel olamamıştı.

Arabadan inip Qiu Xian ile kapıya ilerlediğinde oradaki görevli ile konuşan adam dikkatini çekmişti. Yanlarına gidip ikisine de selam vermiş, "Ben Jiang sektinden Jiang Yin, eğitim için geldim." diye kısaca kendini tanıtmıştı.

思追 - WangxianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin