3 yıl önce Jiang sektinin Lideri Jiang Wanyin'in aniden bir oğlu olmuştu. Bu çocuğun nereden geldiği belli değildi, ama geldiği andan itibaren Sekt liderinin itibarı, kötülemeye çalışan insanlar tarafından zarar görmüştü. Gayrimeşru bir çocuğu oldu dedikodusu her yerde dolanmıştı. Kendi kardeşini ölüme yollayan bu adamın aşk hayatına girmiş olmasını düşünmek ne kadar imkansız olsa da insanlar dedikoduyu severdi.Şimdi ise bu çocuk 6 yaşına girmişti ve çalışma sahasında koşuşturuyordu ta ki babasının sesini duyana kadar. "A-yin! Niye koşturuyorsun yine etrafta! Ben sana ders yapman gerektiğini söylemedim mi!" Her zamanki gibi babasının sert sesine karşı çocuk bir an durmuş ve ona karşı dil çıkarıp koşturmaya devam etmişti.
Wanyin çocuğun bu haline alıştığı için kısa bir bıkkınlık nefesi vermiş ve çocuğun arkasından bakınmaya karar vermişti. Onun önüne yaklaştığında ise sekt üniformasının yakasından tutup kaldırmış yüzüne yaklaşmıştı. Yaşına göre minyon olan çocuk işini kolaylaştırıyordu.
Ona dudağını ısırarak bakan çocuğa karşı, kaşlarını çatarak bakıyordu. "Ne zaman benim sözümü dinlemen gerektiğini anlayacaksın? Bu sektin lideri ve senin.. Baban benim. Bundan sonra böyle hareketlerini hoş karşılamayacağım artık büyüdün." diye sinirli çıkan sesi ile konuştu.
Çocuk onun kızgın yüzüne alışsa da yine de minik kalbinin kırılmasına engel olmamıştı. Babası ona hep böyle sert davranıyordu ama sekte kuzeni geldiğinde ona gülümsüyordu. O da babasının kendisine gülümsemesini isterdi. "Ama baba, bugün antrenman yaptım sadece birazcık oynamak istiyordum. Zaten kimse benimle oynamıyor hep kendi başıma oynuyorum." konuşurken gözleri dolmaya başlamıştı.
Wanyin, karşısındaki çocuğa karşı üzülse de bunu göstermeye niyeti yotku. Onu bırakmaya karar verdikten sonra "Sana oyun oynaman için izin vermedim, şimdi git biraz daha çalış akşam a-ling gelecek uslu durmalısın yoksa onunla da görüşemezsin." diye kısaca konışup onu arkasında bırakarak sekte girmişti.
Babasının arkasından bakarken yere eğilmiş başını dizlerine koyup kollarını bacaklarına sarmıştı ve kısa bir süre sessizce gözyaşlarını akıtmıştı. Kısa sürmesinin nedeni yanına gelen görevli yüzündendi sırtına sert denilecek bir darbe alınca dengesini kaybedip düşmüştü. Görevlinin kısa bir süre sırıtan yüzünü görmüş ama hızlıca ifadesini değiştirdiği için bir şey diyememişti.
Çarptıktan sonra endişekenmiş gibi yapan görevli "Üzgünüm küçük efendi Yin! İyi misiniz?" onun yaralarını kontrol edermiş gibi yaparken kollarını sıkıyordu. Yin acıyla onu itmiş ve doğrularak kollarını ovmuştu. "Ne yapıyorsun sen! Her yerimi acıttın! Babama söyleyeceğim." Babası en azından bu konularda ona yardımcı oluyordu. Çoğu kez yaşadığı bir durum olsa da babası onları sadece uyarıyordu kimseyi kovmadığı için de herkes yüz buluyordu.
Görevliye ters bir bakış attıktan sonra içeriye girmiş ve babasının odasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Kapıyı çalıp içeriye girdiğinde kimsenin olmadığını görmüş ve içeriyi girip oradaki sandalyeye oturmuştu. Buraya babası dışında kimse giremediği için biraz rahatlayabilirdi. Daha önce çok kez girse de fazla durmadığı odaya bakınmaya başlamıştı.
Odadaki kitaplık dikkatini çekmiş, oraya ilerlemişti. İçlerinden bir tanesine bakmak istediği için eline almış, ve aldığı gibi yere düşen bir kağıt sesi duyulmuştu. Önce korkuyla etrafına bakınmış ardından kağıdı alıp biraz düşündükten sonra açmıştı. İçinde babası ve bir adamın resmi vardı. Babası gülümsüyordu hem de kocaman, daha önce hiç böyle güldüğünü görmemişti. Yanında ki adamın kolunu babasın omzuna attığını görmüştü, babası böyle hareketlerden nefret ederdi. Ona çok nadir sarıldığı olmuştu. Kolunu atmış olan adamın yüzünde de gülümseme vardı ve adam çok güzel çizilmişti. Hayranlıkla resme bakarken bir anda elinden çekilen kağıt ile korkmuştu. Arkasını dönüp sinirle ona bakan babasını görünce korkusu daha da büyümüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
思追 - Wangxian
Hayran Kurgu"A-yin! Koşma düşeceksin şimdi. Düştüğün zaman gelip bana ağlama." diye söylenen babasına bakmış, kıkırdayıp hızlıca onun yanına gitmiş ve kollarını sıkıca sarmıştı. "Düşersem, beni teselli edeceğini biliyorum ki!" babasından da bir gülücük kazandığ...