18. Bölüm

316 40 21
                                    

Her şey düzelmeye başlamışken, Yiling Piri'nin döndüğü her yere yayılmış ve hayatları tekrardan bir karmaşaya girmişti. Wei herkesin nefretini duymanın ona bir şey hissettirmeyeceğini düşünmüştü ama bu nefreti ailesi ile görmeye başlamasıyla onları da karıştırdığı için kendini kapatmaya başlamıştı.

Jiang Cheng ve Lan Xichen, olayları yatıştırmak için ne kadar çabalasa da ikisinin çabası o kadar insana yetmemeye başlamıştı. Jiang sektine girmeye çalışan insanlardan zorlukla kurtuluyorlar, doğru düzgün dinlenme fırsatı bulamıyorlardı.

Yin, o günlerden birinde hepsi bir odada toplanıp düşüncelere dalmışken, sonunda dayanamamış ve söylenmeye başlamıştı. "Anne, karanlık güçlere başvurmasaydın olmaz mıydı? Neden bu kadar insanın nefretini almayı seçtin gerçekten anlamıyorum." Bunları söylerken babası hafifçe kolunu dürtmüştü.

Wei uzandığı yerden doğrulup, oğluna bakmış ve buruk bir gülümseme sunmuştu. "O zamanlar yapmam gereken oydu ve yaptım. Bundan pişman olmamıştım ama şimdi sizi böyle görünce ben de acaba hiç kullanmasa mıydım diye düşünüyorum..." deyip bir süre duraklamıştı. "Ama bazılarımızın seçme şansı olmuyor A-yin." demiş ve kendini kötü hissettiğini söyleyerek odasına çekilmek için gitmişti.

Arkasından bakarken, onu üzdüğü için kendine kızan Yin, iki babasının bakışlarına karşı daha mahcup olmuştu. "Ben sadece.. Altın özünü kullanarak da insanlara yardım edebileceğini düşünmüştüm. Kötülük yaptı diye değil ki yapmadığını biliyorum zaten." diye sona doğru mırıldanmıştı.

Onların konuşmalarına kulak misafiri olan Wen Ning, çekinerek yanlarına gelmiş ve Yin'in yanına giderek hafifçe başına dokunmuştu. "Genç efendi, Efendim altın özünü kaybetti. Bu yüzden bu yola başvurmak zorunda kaldı.. İnanın o zamanlar ne kadar üzüldüğünü biliyorum bizzat şahit oldum. Her zaman altın özüyle dövüşmeyi seven birisi bir anda gücünü kaybedince bir süre ne yapacağını bilemiyor. Efendimin sebebi olduğu için çabuk toparladı ama inanın eğer karanlık güçlere başvurmasaydı sonu daha kötü olacaktı. Hem sizi de korumalıydı.." diye uzun bir konuşma yapmış, bitirdiğinde ise utanarak hızlıca çekilip eski yerine dönmüştü.

Annesinin olaylarından sonra, güvenecek adamlarının sayısı azaldığı için Wen Ning de onlarla kalmaya başlamıştı. Daha çok Yin'in yanındaydı, çünkü Yiling Piri'nin oğlu olduğu dedikoduları yayıldığından bu yana herkesin gözü Yin'e doğru kaymıştı. Onun anlattıklarını dinledikten sonra bir süre ne diyeceğini bilemeyip sessizce durmuş ondan önce davranan babası olmuştu.

"Ne demek altın özünü kaybetti. O zamanlar altın özümü kaybettiğim halde ben bile geri alabildim. O nasıl geri almak için oraya gitmedi?" Bu soruyu sorarken kaşları, bir şeyleri anlamlandırmak istermişçesine çatılmıştı.

Lan Zhan da aynı şekilde merak etmişti ama Wei'nin arkasından gitmesi gerektiğini düşünerek, oğluna destek olmak için hafifçe başını okşamış ardından Jiang Cheng'e selam verip odadan çıkmıştı.

Wen Ning söylemenin ne kadar doğru olacağını içinden tartarken, en sonunda yanlış anlaşılmanın çözülmesinin en iyisi olacağına karar verip, "Siz altın özünüzü kaybettiğiniz zaman, çıktığınız dağda sizi bekleyen kişi ablamdı. Orada ben ve efendim de vardı.. Efendim altın özünü size geçirmek için 2 gün boyunca uyumadan o acıya katlandı." diyerek konuşmasını bitirdi.

Jiang Cheng duyduklarından sonra donmuş gibiydi. İçinde parıldayan altın öz aslında ona ait değildi. Bunu öğrenmek gerçekten ağır gelmişti ve tek düşünebildiği, altın özünün olmadığını bilmeden kardeşine karşı yaptığı davranışlardı. Kılıcını kullanmadığı için kaç kere kızıp hakaret etmiş, kaç gere ona kötü davranmıştı. Gözleri dolmaya başlamışken bir an önce odadan çıkmak istediği için ayaklanmıştı. Onu durduran ise bir çift el olmuştu.

思追 - WangxianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin