"Biliyorsun Harry. Grindelwald gittikçe güçleniyor. Yakın zamanda kendisi için bir mirasçı bulduğunu ve onu eğitmeye başladığı bana gelen bilgiler arasında."Harry oturduğu rahatsız edici koltukta karşısındaki yaşlı adama bakıyordu. Tüm büyücü dünyasının tanıdığı Albus dumledore.
"Merakımı mahzur görün efendim." Dumbledore karşısındaki küçük bedene baktı ve onay verircesine kafasını salladı ağır ağır.
Harry kurumuş dudaklarını yalayıp, dudaklarını araladı. "Grindelwald ile aranızda eskiden bir ilişki olduğu söyleniyor," Camdaki bakışlarını yaşlı adama çevirdi. Adamdan bir açıklama yada bir mimik bekledi fakat Dumbledore gencin yüzüne neredeyse ifadesiz -ufak bir tebessüm vardı, ancak bu rahatsız bir tebessümdü.- bir şekilde, Harry'nink gözlerindeki ve zihninde oluşmuş duvarlarla beraber ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlamlandırmaya çalışan bir ilgiyle bakıyordu.
"Neden onunla konuşup bu canilikten vazgeçirmediniz de benim gibi 10 yaşında hiç birşey bilmeyen bir çocuğu savaşa sürüklüyorsunuz?" Harry alacağı cevabı az çok biliyordu. Başını hafifçe sağa doğru yatırıp zümrüt gözlerini iyice dikti ihtiyara.
"Sen herhangi bir çocuk değilsin Harry." Dumbledore'un sözleri karşısında gözlerini devirmemek için içinde bir savaş veriyordu Harry. "Sen daha bir bebekken bile onu alt etmeyi başardın." Harry başını onaylar bir biçimde ağır ağır salladı. Dumbledore karşısındaki çocuğu kendi safına aldığı için mutluydu. Son bir kaç aydır Harry'deki garipliği fark ettiğinde ise onunla sıksık konuşmalar yapmaya çalışıyordu. Fakat çocuk ya kütüphanede oluyor ya da ortadan bi an da kayboluyordu.
"Zihin bariyerini geçemiyorum Harry. Son zamanlarda Zihinbend üzerine çalışıyordun demek." Harry başını onaylar bir biçimde salladı. Zihinbend çalışmalarının sadece minik bir kısmında yer alsada bunu karşısındaki adama söylemeyecekti. "Evet Efendim. Profesör Snape bunun üzerine daha çok çalışmam gerektiğini 'kaba' bir dille söylediğinden beri daha sık çalışıyorum." Konuşmasının bir kısmında -kesinlikle snape'in olduğu kısım- gözlerini devirmesi ile Dumledore'un yüzündeki gülümseme daha da büyümüştü.
"Ondan bu ladar nefret etmemelisim Harry. Ayrıca benim yanımda zihinbend yapmana gerek yok." Dumbledore'un manipülatif konuşması ile Harry yüzüne oyuncu bir mahcubiyet ifadesi yerleştirdi.
"Üzgünüm profesör o kadar çok tekrar yaptım ki bunun üstüne kendime engel olamıyorum..." Harry'nin üzgün sesi ile Dumbledore'un keyfi daha da yerine geliyor ve karşısında oturan çocuğa hin bir sırıtış ile bakıyordu. Harry'nin gözleri duvardaki büyük eski saate kaydığında gözleri şaşkınlıkla büyümüş ve hızlıca oturduğu koltuktan kalkmıştı.
"Ben gitsem iyi olacak Efendim. KSKS dersine geç kalırsam Profesör Snape beni öldürecek." Albus'un başını sallaması ile odadan çıkan Harry ardından kapıyı kapatmış ve sakin bir şekilde sınıfına ilerlemeye başlamıştı. Sakin olmasımın tek sebebi Snape ile olan yakınlıklarıydı. Dumbledore bilmese de Harry sıksık profesör Snape'in yanına uğrar ve saatlerce odasında kalır onunla sohbet ederdi -sohbetlerin geneli büyüler hakkında olurdu.-
Düşünceli bir şekilde ksks sınıfına giden zümrüt gözlü çocuğu kimse umursamıyordu. Onlar genelde sağ kalan çocuğu umursarlardı. Harry o kadar dalgındı ki ona saniyelik dönen bakışları bile hissetmiyordu. Başı dik gözleri keskindi ama hiçbir şey görmüyordu sanki.
"Hey potter!" Harry duyduğu ses ile kafasındaki düşüncelerin toz bulutu gibi dağılmasına izin verdi bir süre. "Ah Potter, seni göremediğim şu bir kaç ayda duyma yetini kaybettin sanırım." Harry gözlerini devirip arkasında kahkaha atan Malfoy ve köpeklerine -Crape ve Goyle- döndü.
"Sana da merhaba Malfoy." Harry yüzüne takındığı alaylı ifade ile -birazda merakla- karşısındaki sarışın çocuğu süzdü. "Bakıyorum da kolun iyileşmiş." Bir hipogrif tarafından saldırıya maruz kalıp kolunu kırmıştı Draco. Harry her ne kadar draco ile atışmayı sevmesede bu çocuğun işine yarayacağını biliyordu.
Draco bir kaç adımda Harry'nin dibine girmiş ve zümrüt gözlere nefret ile -dışardan bakan birisi için böyleyidi. harry için gri harelerde şefkat ve sevgi görünüyordu- bakmaya başlamıştı.
Harry ise draco'nun aksine normal bir şekilde ona bakıyordu. Bir kaç dakikalık sessizliğin ardından Harry dudaklarını dili ile ıslatıp dudaklarını araladı. "İyi olmana sevindim." Bir kaç adımda Dracodan uzaklaşıp arkasını dönerek dersiliğe girmişti. Arkasında şaşkın bir Draco bıraktığından habersizdi.
"Hey Draco ne oldu?" "Ne dedi o yaralı kafa sana?" Draco babasının peşine tatığı iki aptalın -crape ve goyle- sesi ile kendine gelip silkelendi. "Hiç." Ardından Harry'nin arkasından dersliğe girdi.
Arkadaşları görünce bir süre onalara bakıp Pansy'nin yanındaki boş yere oturdu ve iki aptala çaktırmadan gözlerini çaprazında oturan Harry'e çevirdiğinde, onun arkadaşlarının sorularını önemsemeden önündeki kitaba odaklandığını gördüğünde tekrardan arkadaşlarının sohbetine dahil olmak için önüne döndü.
"Geçen gün bulanığın Harry hakkında kızıl ile konuşmalarını duydum, onlar Harry'i hak etmiyorlar." Yanında oturan Pansy'nin dediği ile başını sallayıp onayladı onu...
~ • ~ • ~ • ~ • ~ • ~
Merhabalarr efendim.Nasılsınız iyi misiniz?
Bende iyiyim teşekkürler.
Şunu söylemeden geçemeyeceğim Tom riddle uzun bir süre piyasada olmayacak ama adından ve kendisinden çokca söz edilecek.