Bu yazdığım 2. 12. Bölüm
İnş tek solukta sıkılmadan yazıp yayınlarım. (Yapamadım... 1 ay oldu -sanırım-)
Diğer bölümün başı çok açıklayıcı başladı. Yani çoğu şeyi açıklıyordu ve sıfır merak bırakıyordu insanda ve ne kadar düşünürsem düşüneyim ilerletemiyordum bölümü.
Bu bölüm Tom'u işlemek istiyorum nedensiz.
Herkes hasta bu arada neden?
Kitabın adını değiştirdim nasıl olmuş.
PACO barış demek (hangi dilde plduğunuuuu unuttum.)
~ • ♡ • ~ • ♡ • ~ • ♡ • ~
İnce uzun parmakları arasındaki mektubu üçüncü kez okumuş ardından oturduğu sandalyede iyice dikleşerek arkasına yaslandı.
Artık harekete geçmesi gerekiyordu. Grindelwald bunun için uygun zamanın geldiğini yazmıştı.
Elinde tuttuğu mektuba son kez bakıp gözlerini biraz ilerisinde arkadaşlarıyla konuşarak gülen bedene çevirdi ve onu dikkatli bir şekilde incelemeye başladı.
Siyah kıvırcık saçları, kavruk teni, zümrüt yeşili gözleri, kendisine tezat kısa ama kalıplı vücuduyla diğer insanlara sergilediğini aksine samimi ve heyecanlı bir şekilde arkadaşlarıyla konuşuyordu.
"Biraz daha bakarsan aşık olacaksın." Yanındaki sandalyenin çekilmesiyle bakışlarını seçilmiş çocuktan çekip, yanına oturan bedene baktı.
Sarışın çocuk yüzündeki alaylı sırıtışla ona bakıyordu. "Ya da çoktan oldun?" Eğlenindiğini açıkça belli eden beden ile gözlerini devirip önüne döndü.
"Saçmalama diggory."
Cedric onu umursamadan hâlâ parmakları arasında olan mektubu hızla çekil göz gezdirdi yazılarda. "Sonunda harekete geçiyoruz." Tom, Cedric'in çoğul eki kullanmasıyla gözlerini devirdi.
"Geçiyoruz değil, ben geçiyorum sende kendi işlerine ilgileniyorsun." Tom'un baskın sesine rağmen Cedric umursamaz bir şekilde elindeki kağıdı masaya bırakmış, Tom'a dönmüştü.
"Sınavların hepsinden olağanüstü alarak tüm dikkatleri üzerine çektin." Tam bu sırada sanki anlamış gibi içeri girip oturdukları masaya gelen baykuşun ayağındaki mektubu açıp gözlerini gezdirdi ve sırıttı. "Söylesene bu hafta aldığın kaçıncı aşk mektubu bu?" Onun alaylı sesiyle gözlerimi devirip ayağa kalktı ve masanın üzerindeki eşyalarını toparlayıp ayağa kalktı. Onun toplarlandığını gören Cedric ayağa kalkmış ve elindeki saçma mektubu sözsüz bir büyüyle yok edip, Tom Riddle ile beraber kütüphanenin çıkışına yürümeye başlamıştı.
Tom, çıkmadan önce son kez Harry'e bakmış ve asla şekil vermediği saçlarına göz devirip önüne dönmüştü.
"Planın var mı?" Cedric sonunda ciddi bir şekilde konuştuğunda başını ,onda asil duran bir üslupla, olumsuz anlamda salladı. "Potter salak birisi değil ne yapacaksan buna göre yap derim. Büyü yapamazsın çünkü çocuğun sihri çok kuvvetli, uyurken bile algılıyor tehlikeyi." Yanında kendisi kadar asil yürüyen arkadaşının sözleriyle okula gelmeden önce müttefiklerin çocuklarından duyduklarını hatırladı.
Çocuklar Harryden öylesine büyülenmiş bir şekilde bahsediyorlardı ki Tom içinde büyüyen saf merakı dizginleyememiş ve onunla ilgili bilgiler öğrenmek için bir kaç çocuk görevlendirmiş, araştırmalar yapmıştı. Çocuğunda kendisi gibi muggle dünyasında büyüdüğünü öğrendiğinde ise çok şaşırmıştı. İnsanları gücüyle böylesine büyüleyen bir çocuğun; büyüyle alakası bile olmayan mugglelarla büyümesi garip gelmişti.