2

576 43 20
                                    

Kütüphanenin ücra köşelerinde bir masada oturmuş Profesör Snape'in verdiği ödevi yapan Zümrüt gözlğ çocuk oldukça yorgun hissediyordu. Sabah profesör Snape'e karanlık bir büyüyü sormaya gittiğinde, Dumbledore'u onun odasında görmeyi asla beklemiyordu. Gizli birşeyler konuştukları o kadar belliydi ki.

Zira ihtiyarın Harry'i görür görmez yüzündeki tedirginliği ve hızla odayı terk etmesini başka türlü açıklayamazdı Harry. Profesör snape ise bir süre Harry'i süzmüş ve daha sonra boş vererek neden geldiğini kaba bir üslup ile sormuştu. Daha sonrasında bir saat falan karanlık büyü hakkında konuşmuşlardı.

Harry son parşömenini de bitirdiğinde daha ödevinin ortalarına yeni ulaşmıştı. Bir süre masanın üzerinde boş bir parşömen aramış bulamayınca da çantasını karıştırmıştı ama yoktu işte. Bir süre ne yapacağını düşünmüş ardıdan da birilerinden istemeye karar vermişti.

Sandalyeden kalkıp diğer öğrencilerin olduğu alana yürüdü. Gördüğü manzara ile omuzlarını düşürdü. Kütüphane bomboştu, sadece kendisi vardı. Bir süre gözlerini kütüphanenin içinde dolaştırdığında gözleri bir masada takılı kalmıştı. Malfoy ve arkadaşlarını oturduğu masaya bakıp, bir süre onlardan istese ne olacağını kafasında tartıp en sonunda masalarına doğru adımlamaya başladı.

Onu ilk gören Theodore Nott olmuştu. Diğerlerine de söylemiş olacak ki masadaki tüm gözler ona dönmüştü. Malfoy ve diğerlerinin meraklı bakışları eşliğinde masaya gelip gülümsedi Harry. Yorgun bir gülümsemeydi bu.

"Selam malfoy," Harry gözlerini Draco'dan çekip diğerlerine çevirdi. "Kolay gelsin. Kabalığımı mahzur görün, parşömenim bitti ve yanımda da hiç kalmamış fazladan varsa alabilir miyim?" Harry'nin yorgun çıkan sesi -ki görünüş olarakta tamamen bitik görünüyordu.- ile masadakiler bir süre birbirleriyle bakışmış en son hepsi gözlerini Malfoy'a sabitlemişlerdi. Draco umursamaz bir şekilde önündeki kitaba döndüğünde Pansy masadaki fazlaca parşömenin birazını alıp Harry'e uzattı.

Harry'nin ki gibi olan zümrüt yeşili gözleri samimiyet ile parlıyordu. Harry onun bakışlarına samimi bir şekilde karşılık verdi. "Tabii ki alabilirsin Harry. Bulanık ve Weasley çocuğu ile beraber değilsin sanırım?" Harry duyduğu isimler ile sıkıntılı bir nefes verdi. Gözlerine çöken kara bulutlar masadaki herkesin dikkatini çekmişti.

Harry pansy'nin uzattığı pariömenleri alırken "İkisiyle bir süredir aramız bozuk." diye mırıldanmıştı. Pansy içten bir şekilde gülümseyip destek olmak ister gibi Harry'nin kolunu avucunum içine alıp sıktı ve nazik bir şekilde tutmaya devam etti.

"İstersen bizimle çalışabilirsin Harry." Bakışlarını masadakilerin üzerinde kısaca gezdirdiğinde herkes kendi halinde ödev yapmaya devam ediyordu. Kimsenin Potter'ın masalarına oturması ile ilgili bir sorunları olmadığı kesindi. "Seninle ders çalışıp ödev yapmaktan onur duyarız."

Harry samimi bir şekilde gülümseyip boştaki eli ile ensesindeki saçları kaşıdı. "Bende sizinle ödev yapmaktan onur duyarım ama biraz kafamı dinlesem iyi olacak Parkison, üzgünüm." Pansy başını sallayıp son kez Harry'nin kolunu destek veriecesine sıkıp bıraktı.

"Dinleyebileceğin bir kafan olduğunu sanmıyorum Potter." Draco'nun samimi sesi ile yüzünde hin bir sırıtma meydana geldi Harry'nin. Herhangi bir  cevap verme zahmetine girmek yerine malfoy'un dağılmış saçlarını boştaki eli ile düzeltip masadakile döndü.

"Teşekkür ederim çocuklar, perşömen için." Draco başını kitaptan kaldırıp diğerleri gibi gülümseyerek Harry'e baktı. Masadaki herkes biliyordu ki Harry parşömen için teşekkür etmiyordu.  "Ne demek Potter, her zaman burdayız." Draco'nun cümlesini Theodore Nott tamamlamıştı. "Parşömen için yani."  Harry engelleyemediği bir kıkırtının dudaklarından çıkması ile el sallayarak uzaklaştı masadan ve kendi masasına doğru ilerledi.

𝐏𝐀𝐂𝐎 || 𝐓𝐎𝐌𝐀𝐑𝐑𝐘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin