Tarihleri alalım şuraya👉
Evet tarihleri de aldığımıza göre merhabalar, nasılız bakalım?
Yeni bir bölüm ve ben. Kitap tutmayacak gibime geliyor. Ama kurguyu kurdum bir kere kopamıyorum sknsksnsks yani tutsa da tutmasa da devam.
Falling in Reverse - Popular Monster
Eskitilmiş Yaz - Korkuyu Al İçimden"Ben çıkıyorum." Evin kapısını açıp çıktıktan sonra, tepemde parlayan güneşe rağmen hızla durağa doğru yürüdüm.
Bu gün için tatil yapmayı planlıyordum fakat Çağıl beni arayıp, yetişemiyoruz dedikten sonra mecburen tatilim çeyrek gün sürmüştü. Önüme çıkan taksiyi durdurup adresi verdikten sonra arka koltuğa binip, geri yaslandım yerimde.
Kumaş pantalonumun cebinden telefonumu çıkarıp, uygulamaya girip baktım artık rutin haline gelmiş bir haraket gibi. Gitmemişti hâlâ mesajlarım. Sıkıntı ile oflayıp, ellerimle yüzümü sıvazlayarak kafamı geri yasladım.
Şehit değilsin, değil mi yüzbaşı? O yüksek mertebeye varmamışsındır? Eğer vardıysan, sana ulaşmam artık imkansız. O zirveye tırmanmam olanaksız, yüzbaşı.
Neden gitmiyor bu mesajlar? Neden bir cevap alamıyorum senden? Hissetmiyorsun değil mi? Ne denli parçalanıp döküldüğümü?
Senin toparladığın bu beden şimdi senin yüzünden darma dağın oluyor. Adil mi bu yüzbaşı? Telefonu çıkarıp uygulamaya girdikten sonra pek yazacak halim olmasa da, birkaç cümle yazdım.
You: Her gün biraz daha sensizim,
You: Yolun düşerse, bi' uğra kalbime olur mu?
You: Sevmeyi bırak, sadece gör onu olur mu?
Derince bir nefes soluyup, yüzünü gözlerimin önüne getirdim. Soluk bir yandan da maviyi anımsatan bataklık yeşili gözler, kumral uzun saçlar, serbestken bıraktığı hafif sakal ancak genelde, tertemiz olan yüz. Kararlı bakışları, yeri göğü titreten adımları. O tam bir eserdi. Şaheser.
"Buyurun!" Taksici beyin sesi ile ekranda görünen parayı uzatıp, hızlıca indiğim gibi koştum dükkana.
O ne lan?
Dükkanın kafe kısmı tıklım tıklım doluydu gördüğüm kadarı ile. Yosun'u içeri koşarken görmüştüm, Çağıl ile Gökbay ise bir sağa, bir sola koşup duruyorlardı. Davet falan mı veriyoruz, haberim yok?
Dükkanın kapısını açıp içeri girerken çanın sesini diğer sesler bastırmıştı. Kasanın başında Yosun vardı, ancak beni görür görmez kendini arkasındaki koltuğa bırakmıştı. Ahenk önlüğünü takmış Çağıllara yardım ediyorken, fazlasıyla zorlanıyor gibiydiler.
Çantamı içeri atıp, ellerimi yıkadıktan sonra bende önlüğümü takıp, kasanın başındaki yerimi aldım. "Ahenk, n'oluyor burada?"
"Var ya, illAllah ettim, yemin ederim. El, ayak, kol, bacak diz, parmak falan kalmadı bende." Zombi gibi ellerini öne uzatıp dilini yana doğru çıkarınca bu haline dudağımın sağ kenarını dehşet içinde kaldırarak baktım.
"Bir davet falan mı var? Ya da arka-" gözlerimi kafeye çevirdim, bu kadar kişi arkadaş olamaz değil mi?"-daş grubu? 36 kişi arkadaş mı olur lan?" Kendi kendimle çelişkime Çağıl'ın kendini klimanın altına atıp, "Yetişin a, dostlar!" Diye bağırması ile ara verdim.
Berbat görünüyordu.
"Çağıl?" Arkaya attığı başını kaldırıp yüzüme baktı, "Efendim, bebeğim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çan || Yarı Texting
Teen FictionBilinmeyen Numara: Yeşil ile bordo bir insana kadar yakışmamalı Bilinmeyen Numara: Ama sana yakışıyor işte Bilinmeyen Numara: Gerçi bence sen insan değilsin Bilinmeyen Numara: Gururun vücut bulmuş halisin, ya da onurun Bilinmeyen Numara: Fazlasın be...