11. Bölüm "Gökyüzülü Zindan Şehir"

50 19 2
                                    

Tarihleri alalım şöyle👉

Evet uzun zaman sonra ben geldim. Nasılsınız? Neler yapıyorsunuz?

Bölümü 10 kere yazıp silmişimdir. Belki daha çok. İçime sinmiyordu bir türlü. Baştan yazdım hatta. Ama bu sefer oldu gibi. Bu bölümde geleceğe yönelik ipuçları var ve size tavsiyem notlarınıza sizi şüphelendiren her konuyu eklemeniz. Gelecekte işinize çok yarar.

Ay bu ne ciddiyyet djdndidndidj neyse yeter bu kadar dırdır.

Bengü-Kapıda Yalnızlık
Emre Aydın-Dayan Yalnızlığım
The Killers-You Side of Town

Bavuluma son çoraplarımı da koyup, eksik var mı diye bir göz attım. Her şeyin yerinde olduğundan emin olunca fermuarı kapayıp, yatağın üstünden yere aldım.

Eylül gelmişti çoktan ve şuan da gitmek üzereydi. Gün yüzünü bizden dönmüş, sadece bulutların ardından yer yüzünü ışıklandıran parlak ışıkları kalmıştı. Havalar da haliyle soğumuştu. Bundan yatağın üzerine bıraktığım ceketimi de kombinime eklemiştim.

Düşük bel, açık renkli, bir sürü cepli, retro, oversize, kargo pantolonumu haki renkli, sade, uzun kollu cropla tamamlamıştım. Yatağımın üstündeki retro jean ve oversize ceketi de üzerime geçirip boy aynasından kendime son bir göz attım. Denim, beyaz ve de haki renk karışımı spor ayakkabılarımla gayet zinde duruyordum.

Parfüm sıkıp, telefonu ve cüzdanı cebime atarak, kulaklığımı boynuma geçirdiğimde çıkmaya hazırdım artık.

Bavulumu ardımdan sürükleyip odamdan çıktığımda annem odasından elinde birkaç evrakla çıkıp bana baktı gülümseyerek. "Aklım sende kalacak, kızım." Dedi.

Bavulu kapının önüne bırakıp, geri dönüp huzuruma sarıldım sıkıca. "Hatun, bu yol zordur ama güzel yoldur. Sancak uğruna can da verilir, kan da. Ama merak etme bu mükemmel ötesi, harikülade kızın her şeyin üstesinden gelir." Kollarımı geri çekip yanaklarını sıkınca, elimin üstüne vurdu sahte bir sinirle.

"Varır varmaz haberdar et beni, tamam mı? Yediğine içtiğine dikkat et, komutanını dinle. Deli deli her olaya da atlama." Annemin alnından öpüp gülümsediğim sırada ablam da kendi odasından çıkmıştı nihayet.

"Kız cimcime, gidiyor musun?" Tam da şuan elimi alnıma şap diye vurmak isterdim ama kendimi dizginlemem gerekiyordu.

"He çay kaşığı gidiyorum."

"Bana bak, baktın sana laf atan, sataşan rahatsız eden terrörist falan var. Bir aramana bakar. Gelir yakarım orayı, yolarım saçlarını başlarını." Dedikten sonra dalgalı saçlarını eli ile geri attı gözlerini süzdürerek. "Bilirsin son derece nahif bir insanımdır. Ama senin için yaparım." Bu söylediğine kendi de inanmamıştı lakin söylemişti işte.

Ablamla oldukça kısa süren vedalaşmamdan sonra daha fazla uzatmamak için birkaç şey konusunda ailemi tembihleyip evden ayrılmıştım. Ki, zaten neredeyse eş zamanlı olarak taksi de gelmişti. Şoför amca bavulumu bagaja koyarken arka koltukta yerimi alıp, behçenin mavi renkli kapısına baktım gülümseyerek.

Evimi son görüşümdü bu belki. Gülümsemem ise istek dahilinde olan bir şey değildi. Bu evin duvarları bile yüzümde bahar yelleri estiriyordu. Şimdi ise bu bahar yellerinden sıyrılıp, şiddetli kasırganın en merkezine atılmak için yola çıkıyordum.

"Nereye gidiyoruz, kızım?" Amcanın sesi ile kafamı 2 yana sallayıp dikiz aynasından bana bakan gri saçlı adama döndüm yüzümü.

"Esenboğa havaalanına, abi." Dedim sadece. Sonrasında ise araba harakete geçti ve mavi kapı arkada kaldı.

Çan || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin