Tarihler alalım mı şuraya?👉
Bu kitaba bölümleri neden böyle rahat yazıyorum hiç bir fikrim yok. Dream Star'a 3 ayda 1 bölüm yazardım jsmsksndjnsksndkdms bu nasıl iş? En sevdiğim kitabım o bir kere benim. Neyse, ya yine çok konuştum.
Berkay Altunyay - Beni Bi' Gör Artık
Dream Evil - The Chosen OneGözlerimi açıp bir süre tavana baktım. Güneşin ışıkları henüz camdan içeri sızıyordu ve gökyüzü daha aydınlık elbisesini giyinmemişti. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp, lenslerim olmadığı için bulanık olan bakışlarımı komidimin üstündeki dijital saate çevirdim.
Saat 05.15
Her zamanki saatte, aynı dakikada uyanmıştım yine. Bedenim alışıktı artık, eğer bir dakika geç uyanırsam kafamda tarifi olmaz şiddetli bir acı ile geçirirdim tüm günümü.
Her sabah bu saatlerde uyanıp sporumu yaptıktan sonra, kahvaltı yapıp şekerci dükkanının yolunu tutuyordum.
Yerimden kalkıp, kısa saçlarımı yüzümden çekerek, telefonumu elime aldım, ancak bir bildirim yoktu, mesajlarım ise henüz iletilmemişti.
İki elimi yatağımın kenarına yaslayarak pencereden dışarı baktım ürkütücü sessizlik içerisinde. Sıkıntı dolu bir nefesi havaya üfleyip, iki elimle yüzümü ovuşturduktan sonra, banyonun yolunu tuttum.
Sabah her zaman yaptığım rutinleri hall etmiş, ardından mekik, şınav, barfiks, 6 kilometre koşu derken saat 7 buçuğu bulmak üzereydi. Hızlı bir duşun ardından, kahvaltımı hızlıca yapıp, siyah bol bir jean'in üzerine gri tişört geçirip, tişörtün eteklerini sırtımda(evet sırtımda) bağlamıştım. Saçlarımı da sadece tarayıp, lenslerimi uzun uğraşlar sonucu takarak, deodorant sıktıktan sonra çantamı sırtıma alıp telefonumu kaptığım gibi odamdan çıkmıştım.
Annem henüz uyanıyordu, ablam ise daha uyuyordu. "Sultanım, ben kaçtım!"
"Dikkatli ol, kızım!" Annemin alnına öpücük kondurup hızla evden çıktıktan sonra bu hayattaki tüm şansımı kullanarak durağa vardığım anda gelen otobüse binip, ortadaki kapının önünde geçerek durdum kulaklıklarımı takarken.
En sevdiğim rock grubu olan Falling in Reverse'in en sevdiğim şarkılarından olan Voices in my Head kulağımda can bulduğunda ıssız bir kayboluş vardı zihnimde. Kendi zihnimde kaybolmuştum.
Her bakışımda bir dünya ağırlık varken, beynim güçlü durmam için üstün bir çaba sarf ediyordu. Tüm vücudumu ayakta tutan kalbim değildi, o çoktan kendisini başka dünyaya ait kılmıştı. Ben ise onun hainliğinin bedelini ödüyordum.
Beynim mi? O da, kalbime savaş açmış, bariyerleri indirmişti onun etrafına. Üstün bir çaba ile beni diri tutmak için her şey yapıyordu. Ama kalp uslanır mı hiç? Kendisi bir şey yapamasa da damarlarımın her millimetresinde kan değil de lav akıyormuş gibi canımı yakmaktan geri durmuyordu.
Bedenim 2 organımın savaşına dövüş alanı olmuşken, sulh anlaşması hakkında düşünen ne ben, ne beynim, ne de arsız kalbimdi. Hiç kimseydi.
Böyle olmamalıydı diye düşünüp duruyordum bazen. Böyle düşünmemeli, böyle davranmamalı, böyle hissetmemeli, böyle sevmemeli, böyle acı çekmemeli, böyle kapılmamalıydım. Olması gerekenden farklı davranıyordu, her hücrem. Ben de eyerlerini kaybetmiş bir faytoncuydum bu uğurda.
Gözlerim hızla değişen yolu izlerken inmem gereken yere geldiğimde butona basıp, kapıların açılmasından sonra inerek sakin adımlarla dükkana yol almıştım. Düşüncelerim beni kasırga misali yutmak isterken, kulağımdaki müziğin azalmasına neden olan şeyin mesaj bildirimi olduğunu bildiğimden heyecanın beni ele geçirmesine izin verip mesajlara girdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/345066317-288-k279507.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çan || Yarı Texting
Teen FictionBilinmeyen Numara: Yeşil ile bordo bir insana kadar yakışmamalı Bilinmeyen Numara: Ama sana yakışıyor işte Bilinmeyen Numara: Gerçi bence sen insan değilsin Bilinmeyen Numara: Gururun vücut bulmuş halisin, ya da onurun Bilinmeyen Numara: Fazlasın be...