15.Tenlerin Savaşı

161K 3.2K 3.6K
                                    

#kodex

Maga, Singularity

Oy ve satır içi yorumlarını bekliyorum! Keyifle oku!

#

Kar Yıldırım

Alev'i boğazlamak istiyordum.

Yani bu kelimedeki anlamıyla; öldürmek için boğazlamak şeklinde değildi elbette. Hayır, Alev'i öldürmek istemiyordum sadece canını yakmak istiyordum. Canını biraz yakarsam Aram'a yanaşmayı bırakabilirdi çünkü.

İlyas'ın gelişiyle beraber yanlarında sadece beş dakika durabilmiştim. Sonra da bir bahaneyle Erce beni odama getirmişti. Yatakta uzanıp tavana bakıyor, Rima'nın uyanacağı zamanı sessizce beklemeye çalışıyordum.

"Aklından ne geçiyor?"

Göz ucumla yanı başımdaki beyaz sandalyede ters oturmuş Erce'ye baktım. O varken sessizce bir şeyi bekleyemeyeceğimi kavradım.

"Alev'in dediklerini."

"Ya Karsu. Bırak Allah aşkına deli o kızı."

Nefesimi bırakınca boynumdaki boyunluk canımı acıttı. "Hayır. Aram'a yanaşmasından bahsetmiyorum. Tesiste İlyas'la bana saldırırken söyledi. Benim Nilgün'ü öldürdüğümü düşünüyor."

Erce, muhtemelen aşkın içinde kıskançlığın da var olduğuna dair tüm gıcık cümlelerini konuşamadan yutuverdi.

"Yani," dedi alt dudağını sarkıtırken. "Engin'in yapmadığını bilen var mıdır ki? O salak buna gerçekten inanıyor mu?" Durup bana baktığında gözleri şüpheyle kısılmıştı.

"Ya da deli rolü yapıyordur."

Yeniden çişim gelince yatakta rahatsızca kıpırdandım. "Deli rolü yapsa bile," dedim çarşafı itip bacaklarımı kendime çekerken. "Kimseyi kandıramayacağını biliyor." Ayaklarımı yere sarkıttıktan sonra yere basarak terlik bulmaya çalıştım.

Erce yere eğilip az önce giydiğim beyaz terlikleri parmaklarımdan geçirdi.

"Teşekkür ederim."

Yanıt olarak uzanıp alnıma ufacık bir öpücük kondurdu. Sırtıma uzattığı kolu beni sıvazlarken birlikte tuvalete doğru ilerledik.

"Öfkesi gerçekti," dedim onu bırakıp içeri girdiğimde. Kapıyı aralık bırakıp konuşmayı sürdürdüm. "Bu kafamı kurcalıyor. Engin, Nilgün'ü öldürdü ve bunu kimseye demedi mi yani?"

İşimi bitirip ilaç kokulu idrarımın gitmesi için sifonu çektiğimde kapının ardından Erce'nin onaylayan mırıltıları duyuluyordu. Ellerimi sabunladığımda ise Erce ayağıyla hafifçe kapıyı itti.

"Nilgün Sayar, üstler emir vermedikçe öldürülemez."

Sesindeki netlik aynadaki yansımadan ona bakmama sebep oldu.

"Gerçi," dedi ciddi ifadesini dağıtırken. "Bir kodex, diğerini öldürme emri alabilir ama Nilgün'ü öldürme işini kodexlere bırakmak... Zalimce."

Tuvaletten çıkarken yeniden çişim gelir gibi oldu. Onca hengamenin arasında üşütmemem saçma olurdu ama o iğrenç kokan ilaçların beni iyileştireceğini biliyordum. Bu yüzden ne kadar öyleymiş gibi hissetsem de tuvaletten çıktım.

Erce, tam önümde duruyordu. Arkası bana dönüktü. Başımı hafifçe sağa çevirip omuzlarının ardında baktığı şeye döndüm.

Aram, gelmişti.

KODEXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin