BÖLÜM ALTI

1.6K 0 0
                                    

Kalın, siyah kadife perdenin arasından bir ışık huzmesi gözlerime vurduğunda keyifsiz bir şekilde homurdandım ve kapalı gözlerimle el yordamıyla bulduğum yastığı yüzüme bastırdım.

Saten yastığın yumuşak yüzeyi yüzümü gıdıklarken, biraz daha uyuyabilmek ve okula gitmemek için anneme söyleyebileceğim birkaç makul bahane sıraladım kendimce. Kızgın bir yüz ifadesi ve çatık kaşlarıyla bana itiraz eden hayali zihnime süzülmüştü ki kulaklarıma dolan keyifli bir ıslık sesiyle uykum dağılmış; zihnim canlanmış, vücudum yatakta kasılarak beynim uyarı çanlarını çalmaya başlamıştı. Nerede olduğumu hatırlatırcasına beni dürtükleyen iç güdülerim yastığı yüzümden çekerek yatakta doğrulmama sebep oldu. Yüzümden çektiğim yastıkla beraber yanaklarımdaki kanın da çekildiğini hissettim.

Gözlerim tepkisiz bir ifadeyle bana bakan bir çift mavi göze değdi. Nemli saçlarını kurulamayı bıraktığı ufak saç havlusunu çıplak omzuna asarak ıslığını yarım bıraktı. Gözlerim gözlerinin takıldığı yeri fark ettiğinde hem sinirlenmiş, hem de ayakucuma kadar kızarmıştım. Yüzüme değil, kazağın açıkta bıraktığı uzun bacaklarıma odaklanmış mavi gözlerini oymak istediğimi ses tonuma yansıttım.

"Sana da günaydın!"

Bacaklarımı açıkta bırakan kazağı düzelterek imalı bir bakış attım. Cevap vermek yerine sol tarafımda bulunan siyah oymalı dolaba yöneldi ve bir süre dolabı karıştırdı. O dolabı talan edip bir şeyler ararken gözlerim güçlü omuzlarında, çıplak sırtında ve sonra da beline sardığı havluda gezindi. Yutkunarak başımı başka bir yere çevirdim.

Karşımdaki siyah duvara yaslanmış halde duran amfiye ve elektro gitara çatık kaşlarla baktım. Hangi insan birkaç geceliğine kiraladığı otel odasına gitarını, yetmezmiş gibi bir de amfisini taşırdı ki? Beni şaşırtmaya devam eden bu ilginç adama dönerek aklımdaki soruyu yönelttim.

"Müzisyen misin?"

Soruma alaycı bir kahkaha attıktan sonra kaslı kollarına aldığı birkaç parça kıyafet ile banyoya gitti ve kapıyı gürültüyle kapattı. Arkasından bağırdım. "Çalabiliyor musun bari?"

Önce gitara daha sonra herhangi bir cevap alamadığım banyo kapısına baktım. Ne demiştim ki? Alt tarafı basit, fazla şahsi bir detay içermeyen ufak bir soru sormuştum, karşılığında aldığım şey ise alay ve umursamazlık olmuştu.

"Ne bekliyordun ki? O bir erkek. Erkeklerin hepsi umursamaz gerizekalı yaratıklar zaten."

Kendi kendime sinirle mırıldandığım sırada banyodan yine siyahlara bürünmüş halde çıkıverdi. Her iddiasına varım ki karıştırdığım taktirde o dolapta siyah renk haricinde hiçbir şey bulamayacaktım. 'Belki lacivert.' diyen iç sesime, 'Gözlerine ne kadar da yakışırdı.' yanıtını verdim.

İç geçirerek adının Kaya olduğunu yeni öğrendiğim yabancının etrafında dönen Kayla'ya baktım. Kahverengi gözleri beğeniyle Kaya'yı süzerken, bir eli ince siyah kazağının üzerinde kaslı göğsünde geziniyordu. İçimi kaplayan sinir bozucu hissin başımı döndürmesiyle yanımda duran saten siyah kılıflı yastığı Kayla'ya fırlattım. Kayla gri bir sis bulutuyla zelzele halinde kaybolurken yastık Kaya'nın sert göğsüne çarpıp yere düştü. Kaşlarını çatarak bir yeni cilalanmış zemindeki yastığa, bir bana baktı. Yerden sinirle aldığı yastığı bir hışımla yatağa geri fırlattı.

"Senin sorunun ne anlamıyorum ki! İyilik yapıp düşünen de kabahat."

Odada yankılanan sesi ve kısılmış soğuk mavi gözleri kaçmak istememe sebep oluyordu. Parmaklarımı saten çarşafa geçirerek büzüştürdüm ve beni yatağa mıhlayarak kaçmama engel olan hayali zincirlerle boğuştum.

KOREL (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin