Elimde duran küçük kağıda umursamaz bir tavırla baktım ve okumaya başladım. "Bir an gelecek bütün rüyalar çığlığa dönüşecek ve bir an gelecek bir ömür süren kabus son bulacak." Ucuz bir sakızdan çıkan öylesine yazılmış bir kağıdın geleceği görebildiğine inanmak istemedim. "Seni takıma almadılar değil mi Yaşam? " dedi Damla. Hızla düşüncelerden sıyrıldım. "Duymadım pardon." gülerek bana baktı. "Yoksa elindeki fala mı inandın? ne yazıyor göster bakalım." alay etmesi sinirimi bozmuştu. "Okumadım, sadece seni dinlemek istemedim sıktın artık." diyerek hızla masadan kalktım. Diğerleri de alayla Damlaya bakıp toparlandılar.
Son ses dinlediğim müzikle okulun bahçesine çıktım. Bu okulda en sevdiğim yer çiçeklerin ve tavşanların olduğu arka taraftı. Burası adeta göz kamaştıran bir bahçeydi. Kulaklıklarım olmasa bile sanki güzel bir şarkı çalıyor gibiydi. Şarkı nakarata yaklaştığı esnada telefonum çaldı arayan annemdi, hızla açtım. "Kızım diğer sene için farklı bir liseye aldık kaydını." daha ben tek kelime edemeden hızla söylediklerine bir süre anlam veremedim. "Nasıl yani." annem telaşlı bir sesle "Öyle gerekti kızım ama eminim orda çok mutlu olacaksın." dedi. "Anne giderim sorun değil ama bana bir neden söyle." uzun bir sessizlik oldu. "Kızım eğitimi pek yeterli değildi hem okulun olduğu yerde güzel değil farklı bir okul sana iyi gelecek burası hayalindeki gibi bir yer eminim." annemin sesi dediklerinin tam tersini söylese de sesimi çıkarmadım. "Pekala, eşyalarımı toplasam iyi olacak." diyerek telefonu kapadım.
Ertesi gün
Uykulu gözlere okula girdim. Havalar yavaştan soğumaya başlamıştı. Buz gibi olsun, güneş kaybolsun yerini üşüten ama aynı zamanda huzur veren soğuk havaya bıraksın istiyordum. "Günaydın okulumuzun en güzeli!" diyerek üstüme atlayan Rüyaya sımsıkı sarıldım. "Günaydın bebeğim." heyecanla konuşmaya başladı. "Dün erken çıktığın için senin yerine hocayla konuşmaya gittim ve seni takıma kabul ettiğini söyledi hemen bugün çalışmalara başlayabilirmişsin telefonlarımı da açmadığın için sana söyleyemedim bu yüzden evden rahat kıyafetler getirdim hemen gidelim salona." sonunda konuşmayı bitirdiğinde onu üzmek istemediğim için bir şey anlatmadım. "Sen derse git ben hallederim kıyafetler içinde teşekkür ederim." daha fazla konuşursam ağlarım korkusuyla hızla uzaklaştım. Arkamdan "iyi şanslar" diye bağırdı. Aysun hocanın yanına vardığımda hiç uzatmadan konuya girdim. "Hocam ben takıma girmek istemiyorum benim yerime rüyayı alın lütfen." Aysun hoca donup kaldı. "Yaşam şaka mı yapıyorsun bu takıma girmek için bir bana yalvarmadığın kalmıştı istemiyorum ne demek." dedi şaşkın bir şekilde. "Hocam okul değiştiriyorum, lütfen soru sormayın bende sebebini bilmiyorum tek istediğim benim yerime rüyayı alın." dedim. Aysun hoca derin bir nefes aldı. "Sıkma canını böyle değişiklikler hep yaşanır. Umarım sana orası iyi gelir ve lütfen bir sorun olursa beni aramaktan çekinme. " dedi ve sımsıkı sarıldı. "Her şey için teşekkürler hocam." diyerek kapıya yöneldim. Sınıfa vardığımda zil çoktan çalmıştı. Hemen sırama yöneldim ve kitaplarımı toplamaya başladığım esnada Damla hızla "Ders saatinde nereye gidiyorsun , voleybol takımına alındın diye kendini üstün mü sandın bu ne hız." diyerek laf dalaşı başlatmaya çalıştı. "Sanırım seni hiç özlemeyeceğim kola manyağı" diyerek onu sinirden kızarmış bir suratla orda bırakıp sınıftan çıktım. Damla okulun ilk bahar balosunda gizliden içeri alkol sokup kafayı bulduktan sonra kafasını bardak sanarak başından aşağı kola boşaltmıştı üstelik o haldeyken bile suçu bana atmıştı. O günden beri okulca ona kola manyağı derdik ve bunu duyduğu an sinirden deliye dönerdi. Kesinlikle alkol alsam bile asla şu derece salak olmazdım bu Damlaya özel bir salaklık derecesiydi. Rüya beni fark etmeden hemen okuldan çıktım ve eve doğru yol aldım.
Elimi uzattım. "Evet şimdi derin nefes al." dediğini yaptım. Anlamadığım bir şeyler söylemeye başladı ve bir anda hava karardı. "Burası kokuyor." sesim yankılandı "Ne kokusu alıyorsun Yaşam." dedi rahatsız verici bir ses tonuyla. "Bilmiyorum sanki-" bir anda nefesim kesildi güçlü bir şekilde öksürmeye başladım. Her yeri duman sarmaya başlamıştı. Hızla elimi çekmeye çalıştım ama izin vermedi "Bıra-" yine cümlemi tamamlayamadan öksürmeye başlamıştım. "Vanilya kokuyor Yaşam." dedi alay ederek ama hayır iğrenç bir kokuydu vanilya böyle kokmazdı ki. Düşündüklerimi anlamış olacak ki güldü. "Bu kokuyu unutma hep yakınında olacak." dediği an etraftaki duman arttı bir anda elimi bıraktı ve sertçe yere düştüm. Göz yaşları içerisinde "Ne yaptın bana." diye sordum ama cevap gelmedi. Yerde öylece yatıyordum nefes almayı başarabilmiştim ama koku daha da keskinleşmişti. Yavaştan ne koktuğunu anlamaya başlamıştım ağlamayı bıraktım ve ayağa kalktım tam o esnada biri üzerime atladı son kez nefes aldım "Kan." öksürmeye başladım. "Kan kokuyor." gözlerim yavaşça kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşamak için fazlaydık
Teen FictionAniden tiz bir çığlık sesi yükseldi sanki ölüyordu. Zaten yaşadığı acıda ölümden farksızdı. Üzerinde onu boğan sarışın kızın zümrüt yeşili gözleri nefretle parıldıyordu. "İşte istediğini elde ediyorsun, herkes seni konuşacak! "diye bağırdı sarışın k...