Merhaba, değerli okuyucularım!
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. İyi değilseniz burada dertlerinizi dökebilirsiniz. Hiç tanımadığınız insanlarla böyle şeyleri paylaşmak size çok daha iyi hissettirecektir.
Keyif dolu okumalar dilerim.
***
Buraya geldiğimin üçüncü günüydü. İlk gün birlikte yediğimiz akşam yemeğinden sonra Alaz'ı görmemiştim. İki gündür şehirdeydi. Ben, benimle ilgili olduğunu düşünüyordum ama Ayliz ve Melek anne bazı önemli işleri yüzünden gelemediğini söylemişlerdi. Bu akşam Aren'le birlikte geleceklerdi ve Melek anne, mutfakta akşam yemeği için torununun sevdiği yemekleri yapıyordu.
Aren'i ilk gün bile görememiştim. Alaz'ın şehir merkezindeki evinde dadısıyla kaldığını söylemişlerdi. Alaz, bugün onu da getirecekti. Aslında, iki gün önce akşam yemeğinde masada yemek yerine yediğimiz kasvetli soğuktan sonra Alaz'ın ben burada olduğum sürece gelmeyeceğini dahi düşünmüştüm fakat elbette biricik kız kardeşinin evleneceği adamı test etmek ve onun bolca canını sıkmaktan geri kalmayacaktı. Ön yargılı biri olmasam da bu adam hakkında zihnimde pek de olumlu olmayan yüzlerce ön yargı oluşmuştu.
"Ayliz!" diye seslenen Melek annemle tarçın renkteki koltukta yanımda oturan Ayliz, telefonundaki gözlerini mutfağa çevirdi. "Aren için çok sevdiği şekerlemeli cupcakelerden yapmayacak mıydın?"
Ayliz, telefonunu önümüzdeki siyah camdan orta sehpaya bırakıp koltuktan kalktı ve sağımızda kalan beş adım mesafedeki mutfağa ilerledi. Yüzünde tatlı bir ifade belirmişti. Belli ki yeğeni için bir şeyler yapmayı seviyordu ve bu, beni ondan hiç bahsetmemiş olması konusunda daha çok meraklandırıyordu. Üstelik dün akşam Aren'in annesini sormaya kalktığımda konuyu açıkça kapatmış ve bunun hakkında Alaz'la asla konuşmamamı da ima etmişti.
"Eğer Alaz, oğlunun sağlıksız ve şekerli beslenmesine sebep olduğum için bana tekrar kızarsa bunun sorumlusunun sen olduğunu söyleyeceğim anne, haberin olsun. Onun o aşırı haklı(bunu söylerken sesinde herkesin fark edebileceği bir alay gizliydi) söylenmelerini dinlemek istemiyoruz."
Mutfak kapısının pervazına yaslanmış, tek eli belinde söylüyordu bunları. Bu haline dayanamayıp gülmüştüm. Hamileliğinden midir nedir, şu sıralar her zamanki Ayliz'den çok daha sevimli ve yumuşaktı. Tanıdığım Ayliz, abisinin kadın kopyası gibiydi aslen.
" 'İstemiyoruz' derken, hayatım?"
Melek annemin dediğiyle benim de içime bir tutam merak serpilmişti. Diğer kişi kimdi? Belki de benden bahsetmişti veya öylesine söylemişti.
"Ben ve bebeğim." diye cevap verirken annesinin kıkırtıları ulaştı kulağıma. Ben de güldüm. Ayliz "annelik" fikrine ve karnındaki bebeğine alışmaya başlamıştı.
"Bak sen..." demişti Melek anne keyifli bir alayla. "Torunumu şimdiden dayısına karşı mı dolduruyorsun?"
"Torunun oğluna, oğlun onun babasına karşı saygısızlık yaptığında yeterince dolmuştu zaten." dedikten sonra kafasını henüz hiçbir şeyin fiziksel olarak belli olmadığı karnına eğip belindeki elini karnına kaydırarak okşamaya başlamış ve devam etmişti. "Değil mi, bebeğim?"
Duyduklarımdan sonra sertçe yutkunup önümdeki televizyona çevirdim koyu kahve gözlerimi ancak yayınlanan filmi veya diziyi izleyemiyordum asla. Tüm bunlar bana birden tuhaf gelince dikkatimi dağıtmak istemiştim sadece. Son olarak, Melek annenin "Abartma Ayliz, oğlum saygısız biri değil." diye hafif kızgınlıkla ve sitemle söylediklerini duyduktan sonra sonunda dikkatimi tamamen televizyona verip bu garip sohbetten uzaklaşabilmiştim. Birkaç dakika sonra ağırlaşan göz kapaklarımla biraz sonra uykuya dalacağımı tahmin etmiş olsam da üzerinde mayıştığım rahat koltuktan kalkabilecek gücü kendimde bulamamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/347489728-288-k533852.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs'te Yangın (B×B)
Romance+18 ögeler barındırır. BL kurgudur. Yani, hikaye iki erkeğin etrafında dönecektir. Bunu bilerek okumaya başlayın. ~ "Yapamam, tiksinirim, öyle mi?" Dudaklarını yalayıp devam etti. "O zaman bak bakalım nefret ediyor muymuşum?" "Hayır, öy-" Bu kez la...