Bu kadar uzun sürdüğü için gerçekten üzgünüm. Kişisel sebeplerimden ötürü bölüm yazamadım.
Beğeneceğinizi umuyorum.
***
Aynadaki yansımama bakıp en sevdiğim parfümüme uzandım. Öyle sanıyordum ki bu akşam, fazlaca özel olacaktı. Alaz, Ayliz, Melek Hanım, Aren ve Ayliz'in çocuğunun babası olan Doğu, ilk defa hep beraber bir akşam yemeğine çıkacaklardı ve Ayliz, benim de orada olmam için bana adeta yalvarmıştı. Her ne kadar onu Doğu'yla buluşturup alacakları herhangi bir kararı destekleyeceğini söyleyen Alaz olsa da Doğu'nun konusu açıldığında bile ailesini gergin bir havaya hapsediyordu ve Ayliz, annesiyle Doğu'nun resmi olarak ilk kez tanışacağı bu akşam yemeğinde herhangi bir gerginlik çıkmasını istemiyordu. Buna çare olarak da beni seçmişti çünkü Alaz'ı sakinleştirdiğime inanıyordu; oysa ben düşündüğünün tam aksi olduğuna oldukça emindim fakat onu buna ikna edememiştim.
Alaz'la babamın kliniğinde karşılaşmamızın üzerinden yaklaşık üç gün geçmişti ve ben o günden beri evden dışarı adımımı atmamış ondan gelen hiçbir aramayı da yanıtlamamıştım. Bu da gece için daha fazla endişelenip streslenmeme sebep oluyordu çünkü Alaz'ın bu konu hakkında hesap soracağından ve bunu neden yaptığım hakkında hiçbir fikri olmayan benim cevapsızlığımın da onu daha fazla sinirlendireceğinden emindim. Gerçekten sorunlu kişiliklerimiz vardı. O, fazlasıyla agresif ve aynı zamanda dilediği gibi hareket eden bir insandı; bense fazlasıyla kararsız ve belki de biraz korkaktım.
Parfümü birkaç kez sıktıktan sonra yerine bıraktım. Yoğun parfüm korkmayı sevmezdim. Baş ve işaret parmaklarıma yüzüklerimi de geçirdikten sonra hazır olduğumu düşünüyordum ki göğüs kısmı biraz açık olan gömleğimin altında açık tenimin fazla boş göründüğüne karar verdim ve ankh anahtarlı kolyemi boynuma geçirdim. Artık çıkmak için tamamen hazırdım. Kendi Nil'imde sonsuzluğu keşfetmeye gidebilirdim.
Apartman kapısından çıktıktan sonra fark ettim: Araba anahtarlarımı almayı unutmuştum. Tam anahtarları almak için döneceğim sırada duyduğum korna sesiyle etrafıma baktım ve sokağın karşısına park etmiş Alaz'ın arabasını gördüm. Sanırım anahtarlara ihtiyacım olmayacaktı ve Alaz'ı sandığımdan erken görecek, Nil'imde sandalsız sürüklenecektim.
Sorun çıkarmayı aklımdan bile geçirmeden sessiz ve sakin adımlarla arabasına ilerlerken bir yanım az da olsa rahattı çünkü bu buluşmaya Aren'in de geleceğinden haberdardım. Alaz, oğlunun yanında saçma sapan konuşup hareket etmeye kalkışacak değildi sonuçta.
Yolcu koltuğuna otururken arkadan Aren'in cıvıldayan sesini ve tatlı küçük suratını görmeyi bekliyordum fakat gördüğüm tek yüz şoför koltuğunda oturan Alaz'ın somurtan suratı, duyabildiğim tek şey onun düz bir sesle söyledikleri olmuştu.
"Kemerini bağla."
İçimden "Emredersin, paşam!" diye söylensem de sessizce dediğini yaptım ve bunu yaparken arka koltukları da kontrol ettim ancak Aren gerçekten de gelmemişti.
"Aren, annemlerle gidecek. Beni de seni almam için Ayliz zorladı."
Somurtup "Zorladı, derken?" diye sordum. Yüzüme bir türlü bakmayan gözleriyle beraber söylediği hiç hoşuma gitmemişti.
"Yani Venüs Bey, seni almaya kendi isteğimle gelmedim."
Henüz taktığım emniyet kemerini çıkarmaya çalışırken "O halde defol git! Ne diye beni almaya geldin? Kendi kararlarını kendin veremiyor musun?" diye bağırdım ve bileğimin tutulmasıyla durduruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs'te Yangın (B×B)
Romance+18 ögeler barındırır. BL kurgudur. Yani, hikaye iki erkeğin etrafında dönecektir. Bunu bilerek okumaya başlayın. ~ "Yapamam, tiksinirim, öyle mi?" Dudaklarını yalayıp devam etti. "O zaman bak bakalım nefret ediyor muymuşum?" "Hayır, öy-" Bu kez la...