Bilinen Gerçekler

231 37 162
                                    

Merhabalar!

Öncelikle, nasılsınız? (Bu soruya gerçek bir cevap bekliyorum). Hayatlarınızda her şey yolunda mı? Akıp giden zaman nehiri, sizi nerelere sürüklüyor? Nasıl bir değişim yaşıyorsunuz? Tekdüze gibi görünebilecek kadar ufak çaplı mı yoksa hayatınızın altüst olduğunu düşündürecek kadar büyük çaplı mı bu değişimler? Sizi mutlu ediyor mu?

Sorduklarımın hiçbiri öylesine değil. Gerçekten merak ediyor ve anlatmanızı umuyorum.

Çok uzattım, değil mi? (;

Bu bölümü, iki değerli okuyucum için atıyorum:

sebastianinkolesi ve nur_isteeeew

Keyifli okumalar dilerim.

***

Oturma odasında tek başıma oturmuş, Ayliz'in son söylediklerini düşünüyordum. Alerjik reaksiyon derken neyi kastettiğini anlamamıştım.

Daha önce Alaz'ın herhangi bir şeye alerjisi olduğuyla ilgili bir şey duymamıştım veya hatırlamıyordum. En iyisi, bunu Ayliz'le konuşmaktı.

Bahçeye çıkıp gözlerimle Ayliz'i aradım ama bulduğum arabasından inen bir adet dev Alaz'dı. Tam arkamı dönüp gidecekken bana seslendi ve mecburen adımlarımı ona çevirip yanına vardım. Ne konuşacaktı, kim bilir.

"Yine kaçacak mıydın, korkak pisicik?"

Bir de utanmadan benimle alay mı ediyordu?

"Kucağınıza atlamamı mı bekliyordunuz, Alaz Bey?"

Kaşları anında çatılırken "Onu da yapacağın günler gelir, inşallah. Hem benimle şöyle konuşma." dedi kızgın kızgın. Bu hali hoşuma gidince ilk söylediğini görmezden gelerek resmi üslubumla devam ettim.

"Niçin, efendim? Sizinle ne tür bir samimiyetimiz var ki sizinle samimi bir üslupla konuşmamı istiyorsunuz?"

Ormanları gözlerimden dudaklarıma kaydı ve yaprakları bir süre onlarda dalgalandı.

"Ne tür bir samimiyetimiz olduğunu burada göstermemi isteyeceğinden emin değilim, yavrum."

Bu defa kaşları çatılan ve sinirlenen taraf ben olmuştum ancak kaşlarımın arasına bastırdığı parmağı kızgın ifademin yerini şaşkınlığa bıraktırmıştı.

Cık cık'layıp kaşlarıma bakarken kelimelerinin kulaklarımı doldurmasına izin verdi.

"Sana hiç yakışmıyor ve öfkeli bir kaplandan daha çok şapşal bir kediye benziyorsun. Gülümseyen suratını tercih ederim ama yine yapacağım diyorsan o ifadeyi suratından bu kez parmağımla değil, başka bir şeyle silerim." Ben ona şokla bakarken devam etti. "Bakma bana öyle. Sapık bir şey ima etmiyorum."

Onun yüzünden içim fesatlaşmıştı. Hiç de sapık bir şey aklıma gelmemiş gibi bir ifade takınıp konuyu önemli olan kısma getirdim.

"Seni kendi isteğimle aramadım."

"Biliyorum." dedi umursamazca ve beni şaşkınlığa sürükleyerek.

Bana bakıp güldü ve devam etti: "Kardeşimi tanımadığımı mı sanıyorsun? Senden önce de Hilal'e; hatta Aren'e bile aratırdı beni. Ona ayrılık kararımızı bildirdikten sonra rahat duracağını düşünmemiştim zaten."

"Sen ciddi misin?" dedim inanmazca.

"Sonunda şu resmiyetten kurtulduk, ha?"

Sorusunu umursamadım.

Venüs'te Yangın (B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin