16.Artçı Şoklar

103K 2.9K 3.2K
                                    

#kodex

(Maga, Notorious)

(Vaktiniz olduğunda kitabın 1,2 ve 3. Bölümlerindeki anlamayan arkadaşlara yardımcı olabilir misiniz? Anlamadığı için ilerleyemeyenlere ışık olalım. Çok sevinirim şimdiden minnettarım. Lütfen oy ve yorumları unutmayın. Bunlar da benim besinim işte eheheh. Keyifle okuyun.)

#

Kar Yıldırım

Aram Alevhan'ı izliyordum.

Tüm o hengamenin içinde porselen bir heykelin renksiz gri kıvrımları gibi gelişigüzel düşen simsiyah saçlarını izliyordum. O saçların düştüğü kısılı gözlerin önündeki bilgisayar ekranına bakışını izliyordum.

Aram'ın kömür karası gözleri ekrandan yansıyan ışıklarla opal bir ayna gibi parlıyordu.

Birkaç dakika onu izlediğinizde bu dünyadan olmadığını düşünebilirdiniz. Hayır, onu bir melek ya da iblis olarak değil bir savaş tanrısı gibi görürdünüz. Ares'e benziyordu ya da ülkemizde daha yaygın bilinen adıyla Mars Tanrısına.

Gözlerinde ateş vardı.

O ateş intikam rüzgârıyla daha da körükleniyordu, üzerine akıttığımız gözyaşları da söndüremiyordu. Sadece ateşin daha da cızırdayarak etrafına sıçramasına sebep oluyordu.

Aram Alevhan intikam istiyordu.

Ama bence... Tam olarak kimden istediğini artık bilmiyordu.

Nilgün ölmüştü.

Derin bir nefes titreşerek ciğerlerimden çıkınca hemen karşımdaki Erce ile göz göze geldik. Timur, konuşmaya başladığında Erce'nin üzerimde yoğunlaşan dikkati kayboldu. Böylece yeniden düşüncelerime gömülebildim.

Nilgün Sayar artık yoktu.

Ölümüyle ilgili her birimizin kurduğu milyarlarca güzel fanteziden hiçbiri gerçek olamamıştı çünkü onu kendi sağ kolu öldürmüştü.

Engin Alevhan.

Karşımda duran dudaklarını ısırarak plan yapan çocuğun abisi. Kardeşimi öldürmeye çalıştı. O... Kardeşim değil.

Bir saniye. Unut, unut. Tehlikeli sulardasın. Bu konu hakkında daha fazla düşünme. Şimdilik o senin kardeşin ve Engin Alevhan, kardeşini öldürmeye çalıştı. O kötü biri. Ona odaklan. Nefreti kucakla, başka şey düşünme. Tıpkı Aram gibi. Bak o da nefretini kucakladı, yerleri süpüren dev demirden bir pelerin gibi giydi üstüne. Şimdi o nefreti şekillendi sertleşti koruyor kendini.

Düşüncelere öyle gömülmüştüm ki birkaç dakikadır herkesin susup beni incelediğini fark edememiştim.

Masadaki tüm kodexler -ve elbette Mikail Hoca- sandalyelerinde geriye yaslanmış sessizliği dinliyorlardı. Sadece birkaçı karşılarında duran donuk bakışlı kızı izliyordu. Beni yani.

"Kar'ın dikkati dağıldı," dedi Mikail Hoca aniden. "Belki biraz mola vermeliyiz." Gözlüğünü sağ elinin orta parmağıyla burun kemiğinin üstüne iteledi.

"Tek yorulan o değil," dedi gözlüğün altından bakan keskin mavi gözleri karşıdaki kişiye odaklandığında. Bakışlarım Mikail Hocanın baktığı yöne kaydığında İlyas'ı gördüm. Dirseğini tozlu masaya yaslamış çenesini de yumruk yaptığı eline koymuştu.

KODEXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin