oyun başlasın

630 63 33
                                    

İyi okumalar 🦋

İyi okumalar 🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


.
.

Gece saat 23.49. Hyunjin ve Felix bindiği arabada sessiz sakin yurtlarına varmayı bekliyorlardı. İkisinin de fazlaca uykusu gelmişti. Güzel bir doğum günü akşamıydı ama doğum günü çocuğu ve sevgilisinin erkenden ayrıldığını hatırlayınca hafifçe güldü Hyunjin.

Felix ise aklından bir türlü silemediği Jeongin hayali ile sessizce oturuyordu. Hala aklı almıyordu. Nasıl olur da birinden bu kadar hoşlanabilirdi? Hayatında ilk kez deneyimlediği bir şeydi bu ama kesinlikle pişman değildi. Jeongin onu mutlu ediyordu.

Mekandan ayrılmalarının üzerinden yaklaşık 30 dakika geçmişken Hyunjin camdan dışarıya bakmaya çalışsa da zifiri karanlıkta hiçbir şey belli olmuyordu. Sokak lambaları neden çalışmıyor diye düşündü bir ara. Sonra yolun devam eden kısmında yanlarından geçen arabanın farının izin verdiği kadarıyla etrafa baktığında full ot ve taşlarla çevrili bir yol olduğunu görünce yerinde dikleşti. Yanındaki Felix'i dürttü.

" Sanırım biz farklı bir yere gidiyoruz. Az önce bir sürü ot gördüm yolun çevresinde. Şehrin merkezinde oturuyoruz ama biz? " Sessizce söylemeye çalıştığı cümle5rler içinde daha da sıkıntı yaratırken öne doğru uzandı.

" Şey pardon acaba ne zaman varacağız yurda? Farklı bir yoldan mı gidiyorsunuz bilmiyorum ama fazlaca geç kaldık biz. Bir an önce gitsek iyi olur. " Sonlara doğru sesi titremeye başlamıştı. Ne döndüğünü anlayamıyordu.

" Çok güzel bir yere gidiyorsunuz. Bence şimdi uyumanız iyi olur. Çünkü sabaha varacağız anca ve uykusuz kalmanızı istemem. " Arkadaki ikilinin gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Yurt diye çıkıp nereye götürüyorlardı onları? Bu sefer Felix ileri atıldı.

" Siz kimsiniz? Jeongin ve Minho'nun adamı değil misiniz? Eğer öyleyse sizi buldukları anda öldürürler. Bizi kaçıramadan ölürsünüz bayım. Durdurun arabayı ya biz inelim ya da siz ecelinize sürün. " Çokça iddialı konuşsa da, o iki kardeşin adamı olan Louis Felix'in dediklerine güldü.

" Telefonunuz yanınızda sonuçta. Durmayın arayın istediğinizi. Ben zaten bu iş için görevlendirildim. Hadi arayın patronlarımı. " Gözleri dolan Felix ve hala hiçbir şeyin farkında olamayan Hyunjin arkada öylece durmuştu. Felix transtan çıkmış gibi bağırmaya başladı.

" Yalan söyleme! Jeongin benim kılıma zarar gelse öldürür seni! Arayacağım bekle. Nerede olursam olayım bulur o beni. Sen kendini düşün. " Titreyen elleri ve akan gözyaşları ile telefondan rehberine girdi Felix. Hemen en üstte görünen " Jeongin ❤️ " ismine tıklayıp telefonun çalmasını dinledi. Uzun süren çalıştan sonra açıldı telefon. Açılan telefon ile Felix mutlulukla nefes aldı. İki eliyle telefonu tutarken hoparlöre alıp konuşmaya başladı.

" J-jeongin? Jeongin bizi yurda diye bırakacak olan adam kaçırıyor bizi. Lütfen yardım edin. Etraf çok karanlık hiçbir şey göremiyorum, tarif edemiyorum hiçbir şey ama yalvarırım bizi kurtarın. Sizin adamınız değilmiş bu. Bizi bilmediğimiz yere götürüyor. Sesini çıkarsana Jeongin! Duymuyor musun beni?! " Ağlaması daha da şiddetlenirken yanındaki arkadaşına gözü kaymıştı ama Hyunjin çoktan bayılmıştı bile. Lüks arabanın kendilerine hapis gelen koltuklarının birinde öylece yatıyordu. Felix telefonu oturduğu koltuğa bırakıp ellerini Hyunjin'in yüzüne attı.

vegas// hyunho / jeonglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin