2.6 Sorgu Sual

91 12 23
                                    

Nedir dedim bu yaşamak?
Bir düş dedi, birkaç görüntü...
Ömer Hayyam

İyi okumalar...
_______________________________

"Siparişin hazır!" diye bağırmıştı Sefa, masalardan birinde kalan tabakları toplayan Aysun'a. Kız adının söylendiğini duyunca Sefa'ya dönmüş, geliyorum dercesine sallamıştı başını.

Aysun'un bu yeni çalışmaya başladığı kafedeki garsonlardan biri izne çıkmış ve kız da tek garson olarak çalışmak zorunda kalmıştı. Hem fakültenin yakınlarındaki bir dükkan olmasından kaynaklı hem de sahibinin okuyan çocuklara kol kanat germe isteği sebebiyle çalışan herkes Aysun gibi genç ve üniversite okuyan insanlardı. Arda, Antepli bir çocuktu ve bu ara tatilde bir hafta da olsa ailesini görmek, yanlarına gitmek istemişti. Aysun'un tek kalması da bundandı. Bulut'la bir konuşmalarında laf arasında geçmişti mevzu. Sefa'nın halinden gruptaki kimse memnun değildi. Adam hiçbiri ile doğru düzgün konuşmuyor hatta evden dışarı adımını dahi atmıyordu. Bulut ve Aysun da onun bu şekilde sosyalleşebileceğine inanmış bir miktar da olsa kafasını dağıtabileceğini düşünmüşlerdi.

"Sefa..." dedi Aysun sakinlikle. Ters bir şey de söylemekten korkuyordu. "Seni de garson olarak aldık ya hani..." Adam umursamazca bakıyordu kıza oturduğu yerden. "Acaba diyorum her siparişe beni çağırmak yerine sen de mi biraz çalışsan?"

"Pek sanmıyorum!" dedi umursamazca.

Aysun iki eli belinde, huysuz bir tebessümle baktı çocuğa. "Ne bileyim hareket olur sana da? Hani yapıştın sabahtan beri bu sandalyeye onun için diyorum. Bir tarafların ağrımıştır belki artık."

"CK..." dedi adam omuz silkerek. "Evdeki koltuk daha rahattı tabi, onu tercih ederim ama ben sıkılmam oturmaktan biliyorsun. Tembellik benim için bir yaşam şekli."

Aysun Sefa'ya laf yetiştiremeyeceğini düşündüğünden "Bilmem mi!" diye söylendi ağzının içinden. Sonrasında ise adamın az önce alması için bağırdığı siparişleri alıp müşterilere götürdü. Pek kalabalık yoktu bu akşam. Dışardaki kardan sebep insanlar bu akşam vakitlerinde daha çok evde olmayı tercih ediyorlardı. Aysun da pek işi olmadığı için elindeki siparişi verdikten sonra Sefa'nın karşısındaki sandalyeye kurulmuştu. Adamın kızı pek umursadığı yoktu. O hala kendi derdindeydi.

"Eh!" dedi Aysun dikkat çekmek ister gibi. Yüzünde bir neşe hali vardı, yalandan da olsa. "İlk gün güzeldi sanki ne dersin?"

Sefa büzdü dudaklarını. "Niye burada olduğumu pek bilmiyorum aslında. Bulut tuttu kolumdan getirdi. Ben de geri gitmeye üşendim. Oturuyorum işte. Arada bedavaya kahve falan da veriyorsun hem."

Adam bütün gün çalışmamıştı. Çalışmak isteyip istemediği de ona sorulmamıştı zaten.

"Böyle söyleyince mantıklı geldi." dedi Aysun sadece kendi duyabileceği şekilde. Sefa anlamadığı için kaşlarını çattı. Ne olduğunu sorarcasına baktı kıza. Aysun ise derin bir nefes alıp toparlamak istedi kendini. "İyi değilsin!" dedi şefkatli bir sesle.

"İyi olmak gibi bir derdim yok!"

"Bütün hayatını böyle geçiremezsin Sefa. Yas tutarak ömrünü harcayamazsın. Hayat devam ediyor. En azından geride kalanlar için."

Bir şey demedi. Bunu zaten yeterince insandan duymuştu. Bir tekrar daha burada dinlemek istemiyordu ama ne zaman açılsa boğazına bir yumru oturuyor, tamam artık susun demesine engel oluyordu. Sonucunda ise kendini hep bir tesellinin içinde buluyordu. Oysa böyle durumlarda zaman verilmeliydi insana. Unutmasını beklemek, hayatın doğal akışına hemen adapte olmasını istemek bencilce geliyordu Sefa'ya. Bak iyisin işte, ne var sanki yaşanmış bir şeyler diyordu karşısında olan herkes. Sözleriyle olmasa bile hissettirdikleriyle.

Hayal Çıkmazı  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin