Burası iyice sakinleşmiş. Evet tekrar kurgu yayınlamayacağım bir süre Watty'de ama bence hazır ortalık sakinleşmişken başka bir proje yapalım. Burada olmadığım sürece bazı yazılarımı yayınladığım bir blog açmıştım. Günlük olaylar, akademik yazılar...
Hani o dışarıda baktığımız üç tane velet vardı ya... Bir gün, kafasındaki benekli tek yerdeki sarılar daha fazla olduğu için Sarı dediğim eve girmek istedi. Israr etti ama almam mümkün değil. İçeri dışarı kedisi yapmam lazım hepsini; almadım...
Gitti...
Gidiş o gidiş. Bir daha hiç geri gelmedi. Bir hafta sonra, aynı sebeple ismine Kara dediğim gitti...
Fakat ertesi gün, gözleri bebekken çok çapaklandığı için adını Çapaklı taktığımızı kendi bahçemizde bulduk. Beli kırılmış...
O zaman anladık ki diğer ikisini de insanlar öldürdü.
Neden bu kadar eminim size anlatmam uzun sürer ancak kedilerle ilgilenenler bilir ne hissettiğimi. Çapaklının belinin kırılmasına sebep olacak bir yaralanma gözükmüyordu tüylerinde... yani ya tekme yemiş ya da bir şeyle vurulmuş...
Çapaklıyı hemen aldık, veterinerimize götürdük... Artık o da evimizde ama Sarı ve Kara'nın vicdan azabı beni hiç bırakmıyor... O kadar istemişlerdi ki eve gelmeyi. Asla unutmayacağım ve hiçbir zaman da onları öldürenlere lanet etmekten geri kalmayacağım. Umarım soyları kurur...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İşte benim Çapaklı oğlum da bu. Beli hâlâ düzelmedi. Ginger'la pek anlaşamıyorlar. Her zaman korkak, sürekli tetikte... Her ne yaşadıysa hâlâ atlatamadı.
Çapaklı son kedimiz diye ümit ediyordum... Yani kaç tane oldu sayabilen var mı bilmiyorum da sekiz olmuşlardıİ artık yeterdi...
Yeter miydi?
Üç gün ağladı! Üç gün!
Azmettim... Annesi vardır dedim, bir dünya hastalık atlattık dedim... Dördüncü gün dayanamadık...
Tıslamalar, hışlamalar... Allah'ım eve soktuk ilk beş dakika yanına yanaşamadık. Meğer annesi yokmuş ve meğerse bizim bahçedeymiş. Sesi o kadar az geliyordu ki yaınlarda başka bir yerde sanıyorduk. Yağmurun altına kalmıi üstü başı ot olmuş ama elni de sürdürmüyor. Gözlerde yine bebek kataraktı. Yan dişer yok... Bu da Uskumru gri...
Üstündeki otları temizlerken hırlamalar gırlamalara döndü. Göbeğine dokunduğun anda uyuyo kalıyor hâlâ daha... Zaten bulalı an itibariyle üç hafta olmadı...
Ailemizin son üyesi; Dixi Hanım...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.