İnternette, özellikle Youtube'da "gizemli" ve "açıklanamayan" konuların olduğu yazılara ve videolara denk gelmişsinizdir. İşin aslı bunlardan epeyce var... Pek çoğunun gerçekten ilgi çekici, hatta düşündürücü olduğunu söylemeliyim.
Fakat bu gizemler aslında gizem mi? Derinliği ne kadar? Otoritelerin sakladığı bir şeyler var mı? Yoksa aslında hepsi sadece, insanların medeniyeti resetleme ihtiyacına dayalı, içsel dürtülerinin tetiklediği birer sihir arayışı mı?
Evet, bence insanlar artık medeniyeti resetlemek istiyor ve sanırım ben de kendini henüz isimlendirememiş hatta duygularının farkında olmayan bu kitlenin içerisindeyim.
Çünkü sıkıldım ve farkındayım pek çok kişi de sıkıldı.
Öncelikle son yüz yılda kat ettiğimiz teknolojik ilerleme durdu ya da durduruldu. Uzayın derinliklerinde, galaksinin ucundaki bir karadeliğin oluşmasını görüntüleyebiliyor ama okyanuslarımızın derinliklerini keşfedemiyoruz.
Ancak sorunun bütünü bu da değil.
Dünyada bir avuç zenginin olduğu, geri kalan çok ama çok büyük bir kısmın açlıktan ölebildiği, saçma bir piramidin içindeyiz. Öyle ya da böyle, yapılan seçimlerle insanların kendilerini yönetecek kadroya karar verdiği sistemler içerisinde bu açlığı bitiremiyoruz. Dünyanın kontrolsüzce artan nüfusu da cabası...
İşte bence bu yüzden gizemli konuları olan ya da kıyamet sonrasını anlatan filmler ve diziler çok tutuyor. Son dönemin gözdesi başta olmak üzere klasikler arasına giren...
İnsanlar artık sıfırlanmak istiyor.
Herkesin eşit olduğu, becerilerimizin kıymete bindiği bir kıyamete ihtiyacımız var.
Sosyal medyadan sıkıldık, sosyal medyadan sıkılmayanlardan da sıkıldık.
İnsanların günlük koşturmacaları öylesine tek düze ve rutine bağlı kaldı ki, en küçük değişiklik günü güzelleştiren ya da hayatı karartan bir deliliğe dönüşebiliyor. Bu durumu kolaylıkla Instagram ve Twitter postlarından görebilirsiniz.
İşte tam da bu sebeple insanların sıfırlanma ihtiyacını hissediyorum. İliklerime kadar yayılan bu düşüncenin güzelliğini düşünmeden de edemiyorum. Ha tabii ki felaketin insan ölümü boyutu sayıltı...
Tamam, bu biraz acımasızca oldu ama... Ama şöyle bir düşünün. Kalabalık yok, sınırlar yok, bürokrasi yok, paranın bir kıymeti yok... Kıyamet kopmuş mis gibi, çantanız sırtınızda, yerleşecek - size göre - en güzel yere doğru adım adım ilerliyorsunuz.
Eh tabii her kıyametin kendine has zorlukları da olacaktır ancak o noktada şahsen daha kaldırılabilir kıyametleri isterim.
Mesela dünyanın yok olma aşamasına geldiği, üstünde canlının yaşayamayacağı kıyametlerden bahsetmiyorum. Zararı dünyaya değil de medeniyete olan kıyametleri tercih ediyorum.
Bir düşünün ve siz ne isterdiniz hayal edin.
Hayallerimiz, aklımızı dinç tutmamızı sağlar...
Keyifli düşünceler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Masallar - Blog
Non-FictionBurası iyice sakinleşmiş. Evet tekrar kurgu yayınlamayacağım bir süre Watty'de ama bence hazır ortalık sakinleşmişken başka bir proje yapalım. Burada olmadığım sürece bazı yazılarımı yayınladığım bir blog açmıştım. Günlük olaylar, akademik yazılar...