|8|Girye

866 72 9
                                    

Gözlerinin kıyısından geçen serzeniş. Sersemiş bir kalbin esiriydi onun için. Beni seviyordu biliyordum, kalbimin incitmemesini istedimedi içindi belki de bu garip hareketleri.

'İstemiyorum seni ' diyordu. İçimde yanan feryadı görmeden. O kadar güzel bakardı ki gözlerimin içine ben nasıl inanırdım şimdi onun bu sözüne. Ellerimle onun ellerini tuttum ve ona sarılacak iken buna izin vermedi. Bir zamanlar kucağında uyuttuğu kadındım hâlbuki.

"Ne laftan anlamaz bir kadınsın sen" diye beni ittirdi ve dizlerimin üzerine düştüm. Düşerken acıyan dizlerim değildi ki benim, kalbimdi. İnsan inanmak istemediğine sağır oluyordu. O an da inanmadım.

"Seni hayatımda istemiyorum, karşıma çıkma" diye tısladı. Bir yabancı vardı benim karşımda o değildi bunları söyleyen biliyorum. "Seni seviyorum " diye fısıldarken soluğumu kesecek bir hiddetle bağırdı.

"Ben sevmiyorum, hiç sevmedim" diye bağırdı ve arkasını döndü. Dizlerimin ağrısını umursamadan bacaklarına sarıldım.

Ben bizi terkeden babamın bile bacağına sarılıp ona yalvarmayan bir kadındım lakin gözüm aşkından kör olmuştu bir defa. Beni itmedi bir süre durdu ve bana doğru döndü. Gözlerinden kısa bir an birşey geçti. Bu acımaydı. Neden açıyorsun bana sevgilim, ben sadece seni sevdim.

"Daha fazla karşımda alçalma Nazlı, ben seni bitirdim ve kendime yeni bir sayfa açtım. Sende beni bitir biran önce ve kendine yeni bir sayfa aç. Bunları duymak sana acı verecek ama ben başkasına aşık oldum..." derken olduğum yerde tökezledim. Hâlbuki bana da aşık değil miydin sen Efser diyen kalbimi ezip geçerken sözleriyle beni yangına attı. Gözümde ki yaş dindi, karşısından kalkarken yüzü yüzüme denk gelecek bir şekilde durdum. O sadece yüzüme bakmakla yetindi. Gözlerimden kaçırdı gözlerini... İnsan sevince sağır olurmuş ta gidişi de bir o kadar sessiz olurmuş. Karşımda ki yabancı kalbimi ayaklarının altına alıp gitti. Bir başka kadına. Yüreğim paramparça oldu, bir daha dikiş tutmayacak yaraya tâbi tutuldu.

Okuduğum satırların üstüne düşen gözyaşlarım görüş alanımı tamamen kapadı. Bu ne acı birşeydi böyle. Ne vakittir romantik kitaplar okumaya başlamıştım ki ben. Oysa bu gece uyku tutmadı diye elime aldığım kitap Ayla'nın bana doğum günümde hediye ettiği kitaptı. Tam onluk hareketti doğrusu. Kitabı rafa bir daha okumamak için kaldırdım. İnsanın yüreğine böyle dram şeyleri nasıl refah görürdü doğrusu şaşıracak birşeydi. Neredeyse gün doğacaktı ve benim gözüme bir damla uyku girmemişti. Ayağıma terlikleri geçirip odamdan dışarıya çıktım. Gün evin içine doğarken hafifte olsa içime huzur vermişti. O sıra da ezan okunuyordu. Mutfağa geçip ocağa çay koydum. Ocağın altını kısıp ekmeklikten bayat ekmekleri çıkartıp kesmeye başladım. Kenarda tasın içinde yukarıya doğru dizili yumurtaları alıp taşın içine kırdım ve çırpmaya başladım.

Yumurtalı ekmekler olurken gün tamamen aydınlanmış açık olan pencereden insanların işe ya da okula gitme telaşları içeriye dolmuştu. Kısa bir an sonra sofra tamamen hazırdı. Babaannemin odası yukarı katta olduğu için kalktığını merdiven gıcırtısından anladım.

"Yazıyoooor yazıyoooooor" diye bağıran çocuğun sesi kulaklarıma dolduğun da Babaannem içeriye girdi ve beni görünce kaşlarını yukarıya kalktı.

"Gümüş" derken yanına gittim. "Günaydın tonton yanaklı Hasefe sultan" diye yanağına ıslak bir öpücük bıraktım. "Eğleşme benle deli kız, sen ne ara kalktın da sofra kurdun" derken çayın altını kapadı ve kahvaltılıkların dizili olduğu sofraya bakmaya başladı. "Erkenden" diye pembe bir yalanı ortaya bıraktım.

Güz MatemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin