1980 Mart
Günler geçip birbirini devirmeye başlamıştı. O gün, diğer günlerden farklı değildi hâlbuki, Güneş yeniden doğmuş, yel yeniden esmişti. İstanbul'u saran o engame tüm kargaşası ile insanların telaşlarını önüne koymuştu. O günlerde yazın habercisi olan bahar bir türlü gelmek bilmiyordu. Tüm soğuğu etrafı kasıp kavuruyordu. .
Ağabeyim, bir kış günü yitip gitmişti. Hangi bahar gelecekti içime şimdi, hangi yaz tüm bedenimi yeniden ısıtırdı. Denizin o iyot kokusu burnuma dolduğu vakit sessizce yutkundum.
Sessizdim, eskiye nazaran sessizdim.
Zaman çoğu şeyi almış götürmüştü benden.Hayallerim ne olacaktı? Gün yüzü göremeyen ağabeyimin hayalleri ne olacaktı. Katili henüz yakalanmamış bir grup insan tarafından sardırıya uğramıştı benim Ağabeyim. İçimden çekilen can olsaydı eğer diner miydi içimde ki o derin sızı. Gözünün kenarından bir damla yaş akarken sinemi kanatan hayat daha bana neler yapacaktı?!
Bekledim,
Gün devrildi.
Güneş batmaya hazır dururken içimde batan şeylerin acısıyla dudaklarım yana doğru kıvrıldı.
Öldürmeyen acı güçlendiriyordu
Eve döndüm ve yine o tanıdık botlar ve kaban gözlerimin önünde durdu. Yüreğim o tanıdık hissin yanı sıra içimde bir yerlerde hissettiğim o kırgınlıkla çarptı. Kapıyı ardımdan örttüm ve botlarımı ayağımdan çıkardım. Derin bir sessizlik etrafta geziniyordu.
Onlara görünmeden odama geçeceğim vakit Babaannemin sesi kulaklarıma doldu. "Gümüş, sen mi geldin yavrum" diye bağıran Babaannemin sesiyle yerimde duraksadım.
Kaşlarım çatıldı.
"Evet " diyerek ona cevap verdim.
El mecbur yukarıya çıkmaya başladığım da Mehmet'in sesi kulaklarıma doldu.
"Mahkeme, iki hafta sonra celp kağıdı gelir yakında" dediğinde son basamağı da çıktım ve içeriye girdim. Babaannemin sesi kulaklarıma doldu."Katil henüz yakalanmadı Mehmet, yediğim yemek içtiğim su haram geliyo bana çocuğum. Oğlumu o kara toprağa koyanlar hala ortaklıkla dolaşıyor" derken sesi titremeye başladı. Babaannemin bakışları beni bulduğun da elini ağzına kapatıp yanımdan geçeceği sırada elimle kolunu tuttum. Siyah gözlerine sinen o eda tüm yaralarını meydana çıkarmıştı.
"Babaannem" demeye kalmadan elini elimin üzerine koydu. Gözlerinde ki yaşları görmek bana hüzün hissettiriyordu. Kolay değildi yaşadığımız onca şey ama bunun üstesinden gelmeyi en iyi şekilde birbirimize göstermeye başlamıştık.
"Geleceğim" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Yanlız kalmak istediğini biliyordum. Bakışlarım koltukta oturan adamın varlığı üzerine konduğu vakit onun da bakışlarının benim üzerimde olduğunu gördüm.
Ona bakmak bir yangındı.
"Hoşgeldin" dediğim de yüreğimde bir iptila oldu. Ona duymaya başladığım özlem duygusu her yanıma işlemişti o an.
"Sende hoş geldin Gümüş" dediğin de sesinde o soğuk ifade yerli yerinde duruyordu. Onun karşısında duran çift kişilik koltuğa oturdum. Bakışlarımı ondan çektim ama onun bakışlarının ağırlığını üzerimde hissediyordum. Ç
"Tez icin yanıma gelecektin" dediğin de başımı ona çevirdim. Doğru tez için ona
"İşim çıktı" dediğim de sakallarının uzadığını fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Matemi
RandomMahkûm bir aşkın matemi "Sen bilir misin ki içimden geçen Sergüzeşt, ruhumun Medceziridir." Gözlerim tozlu rafların arasında ona kaydı. Parmakları arasında tuttuğu kitabın sayfalarında gezen eli aheste aheste yavaşladı. Düşündüğü şey mi onu acelesin...