Gözlerin bende kalmış
Aynalarda seni gördümÜmit Yaşar Oğuzcan
'Sen bana emanetsin balım. Bu küçük ellerin, mücevher gibi parlayan gözlerin. He arada yaramazlık yapan hallerini saymazsak...'
Ağabeyim, bir yandan denize bakıyor diğer yandan yandan gözleri üzerimde geziniyordu. Kaşlarımı gelişigüzel çattım.
Bana şımarık dediği yetmezmiş gibi bir de küçük bir çocuk muamelesi yapıyordu. Altı üstü yedi yaşındaydım yahu! Aramızda duran yaş farkını abartılacak ne gibi bir tarafı vardı ki.Gözleri ara, ara gökyüzüne çevriliyordu. En sevdiği yer uçsuz bucaksız gökyüzü idi.
Kollarımı bedenime sardım yani çiçek yaptım. Kara gözlerini bana diken ağabeyime uzandım. Boyu benden epey uzun olduğunda oda bana doğru eğildi. Koca bedeni benimle aynı boya geldiğinde başımı kulağına doğru yaklaştırdım. Bir elimi omzuna koydum. Oda tek gözünü elimi koyduğum yere diktim.
'Ben şımarık değilim akıllım hem böyle konuşunca benim kalbimi kırıyorsun. Küçük çocukların kalbi hemen kırılır ki'
Ağabeyimin canlı gözleri anında renk değiştirdi. Elleri küçük yumruk yaptığım ellerimi buldu.
'Tamam sen üzülme kıyamam ben sana hem'
Yüzümde büyüyen tebessümle elimi ağazıma koydum. Oda anlamış olacak ki, eğildiği yerden kalktı.
''Bu dilbaz hallerinle yine kandırdın beni Gümüş' diye bana kızmıştı. Eh oda hemen kanmasaydı.
Gözümden damlayan yaşlar ardında bıraktığı kendim için değildi. Tüm yaşanmışlıkların bir daha önüme gelemeyeceğine inanmak istemediğim içindi.
'O beni terketmedi. Ben kimsenin emaneti değilim' sesimden yansıyan çığlık yüreğimin isyanı mıydı? Yoksa kendi içinde harlanan hatıralarım mıydı?
Sustu, ne diyebilirdi bana. Gözlerim gözlerine konuşma artık sus der gibi bakmıştım ki o yerini bildi. Ya da o an beni öyle inandırdı.
Ne vakit oradan ayrıldım ve eve doğru koştum bilmiyorum. Bildiğim tek şey hayatın bana bu acı gerçeği önüme koymasıydı.
•
"Gümüş, sana diyorum"
Ayla'nın ince sesiyle başımı pencereden alıp doksan derece sağımda kalan arkadaşıma çevirdim.
Gözlerinde duran sevinç kendini hüzne teslim etmiş bir eda ile gözleri yüzümde aralıksız dolanmaya başladı. Bu hüzün benim için endişe içinde olduğunu gösteriyordu.
"Bu halin beni epey endişelendiriyor Gümüş, sükutu hayale itiyor"
Düz bakışlarım uzun bir süre onun yüzünde dolandı. Sarı genizi son zamanlarda epey solgun idi. İfadesiz oluşum onu konuşmaya devam etmeye ittirdi. Soğuk ellerimde onun ellerini hissettim. Parmakları avuç içime temas edince gözlerim onunla yeniden buluştu. Bazı dokunuşlar insana teselli veriyordu.
'Müsterih olman lazım Gümüş. Anlıyorum hiç kolay şeyler yaşamadın lakin birinin seni bu durumdan çıkarmasına izin ver. Beni itme lütfen'
Kararsız çıkan sesi oldukça ciddiydi. Hâlbuki suretine biçtiği bu kaftan onu karşımda tamamen yapay ilan ediyordu. Ben onun çehresinde hiç hüzne denk gelmediğim için kati bir surette bunu hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Matemi
عشوائيMahkûm bir aşkın matemi "Sen bilir misin ki içimden geçen Sergüzeşt, ruhumun Medceziridir." Gözlerim tozlu rafların arasında ona kaydı. Parmakları arasında tuttuğu kitabın sayfalarında gezen eli aheste aheste yavaşladı. Düşündüğü şey mi onu acelesin...