Elim de tuttuğum tez çalışmam ile
kapının önünde duruyordum. Buraya ne kadar gelmek istemesem de mezun olmam için tez çalışmamın başarılı bir şekilde geçmesi gerekliydi.Kapı aniden açıldığında elim hava da asılı kaldı. Tüm sureti kaskatı kesilmişti. Gözleri gözlerimin içine doğru akıp giderken içim çekildi sandım. İkimizin arasında oluşan o ıssız yol tüm hakikati gerçekle önüme serildi. Beni görmeyi beklemediği aşikardı.
O gecenin ardından göremediğim suretine konan o duygusuzluk değil aksine şaşırmışlık mevcuttu.
"Mehmet ne oldu kuzum..." arkadan gelen tanıdık sesle kalbim taş kesildi. Mehmet'in gözleri gözlerimin içini talan ediyordu. Kırmızı ojeli uzun parmaklar Mehmet'in kolunu kavrarken o güzide beden Mehmet'in ardından başını buraya uzatmıştı. Mavi gözler beni gördüğün de tebessüm doldu hemen.
Sahi bir insanın tebessümü hâli hazırda mı olurdu hep? O an samimi bir tebessümü dudaklarıma pay etmek için epey çaba harcadım. Sonunda ona karşılık verdim ama bu oldukça zor olmuştu. Mehmet'in arkasından çıkıp yanında durdu.
"Seni görmek sürpriz oldu Gümüş" diye konuştuğunda ona zor bela yeniden tebessüm ettim. Üstümde hakimiyetini sürdüren o kahır edici sessizliğin dağılması epey uzun sürdü. Bu sebepten onu gördüğüme şaşırmış olduğumu düşünebilirdi.
Sarı bukreli saçları omuzlarına dağılıyor ince uzun boynunu açığa çıkarıyordu. Benim aksine epey uzun boyu ile Mehmet'in boyuna eş değer bile sayılırdı. "Senide" diye mırıldandım."Sen burada mı okuyorsun? Benim ki de soru tabi bu okulda okuyorsun" dediği soruyu kendi sormuş kendi cevap vermişti. O sırada arkamdan gelen o tanıdık sese minnet duydum. Mehmet'in karşısında onunla konuşacak cesareti kendimde bulamıyordum. O tarafa çevirdim başımı.
"Asude, Gümüş!" diyen Neva tüm samimiyeti ile yanımıza geldi ve ilk önce Asude'ye sonra da bana sımsıkı sarılmıştı. Onu ne zamandır görmediğim için özlediğim aşikardı. Elinde ki kitapları göğsüne bastırmıştı. Kızıl saçları kulak izahında kesildiği için yuvarlak yüzünü göz önüne seriyordu.
"Ne işiniz var burada?" diye sorduğunda Mehmet'in bakışlarını üzerimde hissediyor ama ona bakmaya cesaret edemiyordum.
"Mehmet için geldim" Asude'nin sözleriyle bakışlarımı Mehmet'e çevirdim. O Asude'ye bakıyordu. "Çifte kumrular" dedi Neva, sevimli bir ses tonuyla. Asude'nin yüzünde bir tebessüm oluştu. İçimin ezildiğini sandım, hala burada ne işim olduğunu anlayamıyordum. Göğsüme bastırdığım tez çalışmama tüm gücümü verdim.
Neva'nın sesi kulaklarıma dolunca kendime geldim. "Ne zamandır seni görmedim Gümüş, seni özlemişim " diyerek koluma giren Neva ile yüzümde kocaman bir tebessüm oluştu. Bana tatlı tatlı tebessüm ediyordu. "Bende seni özledim" dediğim de Ruhe de o sıra da yanımıza geldi ve Neva'nın alnına bir buse kondurdu.
"Selam millet"
Sonra Mehmet ile selamlaştı.
"Naber ağabey" dediğin Mehmet tok bir sesle ona karşılık verdi.
"İyi senden" dedi uzatmadan Mehmet.
"İyi benden de rektörlükte az işim vardı hallettim. Seni almaya geldim." dediğinde bize doğru döndü "Gelin kahve içelim isterseniz birlikte " diyerek hepimize soru yöneltti.
Neva Asude bana uyar dediğin de ben tepkisiz kalmıştım. Çünkü Mehmet ile aynı ortamda durmak istemedim. O geceden sonra bazı şeylere cesaret edemiyordum. Neva bana bakmaya başladığında başımı olumsuz anlamda salladım. Oda dudaklarını büzdü hemen. "Gel işte" O bunu kabul etmemiş ve benim koluma girmişti çoktan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Matemi
RandomMahkûm bir aşkın matemi "Sen bilir misin ki içimden geçen Sergüzeşt, ruhumun Medceziridir." Gözlerim tozlu rafların arasında ona kaydı. Parmakları arasında tuttuğu kitabın sayfalarında gezen eli aheste aheste yavaşladı. Düşündüğü şey mi onu acelesin...