Saçlarını yıkadıkdan sonra dolabından yedek kıyafetlerini aldı. Zorbalar yüzünden önlem olarak dolabında yedek kıyafet bulunurdu sürekli. Soyunma odasına gidip üzerini değiştirdi ve sınıfına çıktı. Yerine oturduktan sonra gözü en ön sırada uyuyan Minho'ya takıldı. "Tatlı çocuk" diye geçirdi aklından. Yüzünün tatlı olduğunu ama karakterinin tatlı olmadığını düşünüyordu. Çünkü orada arkadaşlarına engel olmamıştı, istese onlara durmalarını söyleyebilirdi. Ama yapmadı. Hem kendine söylenenler hemde Chan hocaya söylenenler üzüyordu Jisung'u, çünkü lisenin ilk gününden beri tek güvendiği insan oydu. Kendi babasına -ki ona baba denir mi orası bir muamma- bile güvenmiyordu. Fakat Chan hoca ne zaman üzülse onun yanında olmuştu. (Of Chan'ı öğretmen olarak hayal ettim of offff ağğağağa)
Düşüncelerini Minho'nun başında dikilmesi bölmüştü. Jisung korkuyla başını eğmişti. Minho güven veren bir sesle konuşmuştu fakat Jisung hala korkuyordu. Çünkü başta Yeonjun ve Kai'de öyle davranmıştı. Fakat sonra... Hayatını cehenneme çevirmişlerdi, zaten onlar gelmeden önce de cehennemden farksızdı. Onlar sadece beter etmişlerdi."Onlar adına özür dilerim, yanımdan ayrılırken sana zorbalık yapacaklarını bilmiyordum. Bilsem gerçekten engel olurdum."
Demiş ve Jisung'a bir kek uzatmıştı.
"Yemeğini yiyemedin, karnın açtır diye düşündüm."
"Sorun yok, iştahım kalmadı. Ayrıca özür dilemesi gereken benim. Ben bu kadar savunmasız ve çirkin olmasam onlar bana zorbalık yapmazlar. Sorun yok.
(o kadar yalan atıyorumki Jisung'a çirkin diyerek Allah çarpacak beni bölüm atmazsam çarpılmışımdır)"Onların pisliği yüzünden kendini suçlamamalısın."
Diyip uzaklaşmıştı Minho. Jisung ise arkasından bakmakla yetinmişti..
Son ders zili çalmış ve çantasını alıp çıkmıştı Jisung, Kai ve Yeonjun'un onu
göremeyeceği yollardan gitmeye çalışıyordu. Nihayet otobüs gelmişti ve binmişti. Yine kulaklığını takıp müzik dinlemeye başladı.Müzik: Olivia Rodrigo/Jeaolousy Jeaolousy
I'm so sick of myself
(Kendimden çok bıktım)
Rather be, rather be, anyone, anyone else.
(Keşke, keşke başka biri olsaydım.)
My jalousy, Jeaolousy
(Kıskançlığım, kıskançlığım)
Started following me
(Beni takip etmeye başladı)
Jisung otobüsten inmiş ve kapıyı açmıştı. Eve girer girmez tabiiki annesi ona bağırmaya başlamıştı.
"Nerdesin sen!? Kardeşim hasta sen okula gidiyorsun! Aptal! Sen bir gün gitmesen ona ders anlatsan ne olacak? Gerçi sen neden ders anlatasın ki, 7 yaşındaki kız senden daha başarılı. Boş ver sen onu kendim gibi başarısızlığa sürüklersin. Kai ve Yeonjun gelecek anneleri ile. Odanı topla."
Jisung'u bu hayattaki en büyük şanssızlıklarından biri ise Kai ve Yeonjun'un annesinin kendi annesi ile yakın arkadaş olmasıydı. Bu yüzden sürekli onların evine geliyorlardı ve geldiklerinde de yapmadıkları şey kalmıyordu...
Kai ve Yeonjun gelmişti ve annesi üçünüde Jisung'u odasına göndermişlerdi. Jisung istemesede onlarla beraber gitmişti..
"Odanda senin gibiymiş, bok gibi"
Aşağılayarak bakıyordu Kai.
"Bu fotoğraf ne? Aptal fare ve yanında biri var. Yattığın insanlarla fotoğraf mı çekiniyorsun?"
Gülerek fotoğrafı almış ve yırtmıştı Yeonjun. Jisung için son damlaydı, o fotoğraf ona bu Dünya'da değer veren tek kişi olan dedesinin fotoğrafıydı.. Jisung istemesede kriz geçirmişti, dedesinin ölümü tekrar gözünün önüne gelmişti..
Flashback:
"Dede çizgi film izleyelim mi?"
Sevinçle sormuştu Jisung..
"Olur sincabım sen git mutfaktan çerez getir bende film açayım"
Jisung mutfağa gidip çerez almış ve odaya gitmişti. Dedesi ile film izliyorlardı fakat dedesi bir anda titremeye başlamıştı. Jisung onun üşüdüğünü sanarak üzerine battaniye örtmüştü.. Bir zaman sonra titremesi kesilmişti, fakat kesilen tek şey titremesi değildi. Nefes almıyordu. Jisung korkarak dedesini uyandırmaya çalıştı..
"Dede! Dede uyan! Dede lütfen uyan! Bak üstünü örttüm üşüdüğün için, ısınmadıysan daha fazla battaniye getiriyim uyan lütfen!"
Fakat nafile, dedesi uyanmıyordu. Jisung annesi ve babasını çağırdı, hastaneye gittiler fakat çok geçti... Çoktan ölmüştü.. Bu olaydan sonra hem ailesi hemde kendisi dedesinin ölümünden Jisung'u suçlamıştı. Eğer üstünü örtmek yerine annesini çağırsaydı yaşayabilirdi değil mi? Jisung'un 'aptallığı' yüzünden ölmüştü. Ölüm kavramını bilmeyen 6 yaşındaki bir çocuğun titreyen bir insanın öldüğünü anlamayıp üşüyor diye düşünüp üzerini örtmesiydi aptallık..
Flashback ends..
Kriz geçiriyordu Jisung.. Fakat annesi yine ona kızmıştı.. Elinde olmayan krizleri için...
"Yeter Jisung! İlgi çekmek için kriz numarası yapıyorsun bilmiyor muyum!? Aptal! O adamda senin yüzünden öldü! Keşke o değilde sen geberseydin! Yetti artık, eşyalarını topla ve siktir git burdan!"
Jisung'u evden kovmuştu annesi... Jisung çaresizce eşyalarını toplayıp kapıya yöneldi.. Lia abisinin yanına koştu hızlıca..
"Abi neden gidiyorsun? Gitme! Hani bu gece beraber uyuyacaktık? Sözünü tutmuyosun! Gitme! "
Jisung dolmuş gözleriyle kardeşine baktı..
" Lia, şimdi ben gidiyorum ama sonra geri geleceğim.. Geldiğimde sana bir sürü oyuncak getireceğim. Sadece sabret olur mu?"
"Tamam.."
Küçük kız son kez abisine sarılıp odasına gitmişti.. Jisung ise bir parka... Şuanda ev kiralayacak parası yoktu, geceyi parkta geçirecekti anlaşılan... "Yarın Chan hoca ile konuşurum, yardım isterim.. " diye düşündü ve banka kıvrılıp uykuya daldı...
Sabah gözlerini açtığında evinde veya parkta değildi.. Bam başka bir yerdeydi.. Arkasından gelen sesle konuşan kişiye bakmıştı Jisung, gözleri şok içinde açılmıştı..
"Uyanmışsın sonunda."
2. Bölüm sonu
Öhm bu bölüm için tehdit edilmedim ne alaka?? Aaa çok ayıp yani.
(Şarkı stoğum tükeniyo 😭😭😭)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Ve Su /MinSung
FanfictionMinho ve Jisung aynı okula giden 2 yabancıydı. Aynı sınıfta olsalarda aralarında büyük bir statü farkı vardı. Minho zengin, dışa dönük, popüler birisiyken Jisung sessiz, içine kapanık ve zorbalık gören birisiydi. Jisung'a zorbalık yapan çocuklarsa M...