Birbirlerini tanımak için biraz daha sohbet edip uyumuşlardı. Jisung sabah erkenden kalkıp üstünü giymiş çantasını alıp odadan çıkmıştı, Minho mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Minho onun çıkmaya hazırlandığını görünce şaşırdı.
"Yemek yemeyecek misin?"
"Kahvaltı yapmayı sevmem."
Aslında kahvaltı yapmayı çok seviyordu Jisung, hep ailesi ile olan mutlu bir kahvaltının hayalini kurmuştu.. Ama hayaller hep gerçek olmazdı, olamazdı değil mi? Ne zaman o kahvaltı sofrasına otursa babasının iğrenç sözlerine maruz kalırdı. Babası ile bir kez bile baba oğul olarak konuşmamışlardı. Gerçi Jisung artık istemiyordu bunu. Artık o adamı babası olarak bile görmüyordu.. Fakat biliyordu, ileride hedeflerine ulaşıp ünlü olduğunda hepsi onların peşinden koşacaktı. Fakat onlar Jisung'u mu bulacaktı, bilinmez.
Evden çıkıp durağa doğru yola çıktı, Minho'ya yük olmak istemediği için bugün Chan hoca ile konuşup onun boş dairelerinden birinde kalmak için izin isteyecekti. Yolda bir kedi peşine takılmıştı, sürekli miyavlıyor ve sanki Jisung'tan yardım istiyordu. Jisung endişelendi ve onu takip etmeye karar verdi, önce bir marketten kedi maması aldı sonra kediyle beraber bir ara sokağa girdi. Kedinin 3 yavrusu vardı, demek ki onlar için mama istemişti Jisung'tan.. Kendi hiç yemeden yavrularının yemesini izledi.. Sanki teşekkür eder gibi Jisung'a sürtünüp mırıltılar çıkarıyordu. "Bu minicik kedi bile yavrularına nasık bakacağını biliyor anne.." diye geçirdi içinden...
Tam yan sokağa dönüp gidecekti ki döndüğü sokaktan tanıdık bir ses geldi, Chan hocanın sesi. Biri ile konuşuyordu, ne kadar ayıp olduğunu bilse de dinlemek istedi. Kadının yüzünü göremiyordu fakat hıçkırıklarından ağladığı anlaşılıyordu.
"Bana ne zaman söylemeyi planlıyordun Lisa?" (Allah belamı versinki ship değil. Rasgele idol sallıyorum shiplemiyorum bunları shipleyen varsa zaten iki fandomdan da sg)
Duyduğu isimle afallamıştı Jisung, annesinin adı da Lisa'ydı. "Tesadüftür" diye düşündü Jisung.. Yani, Dünya'da milyonlarca Lisa olabilirdi değil mi?
"Yıllarca oğlumu benden saklıyorsun, sonra onu sokağa atıyorsun ve nerede olduğunu bilmediğini söyleyerek bana geliyorsun öyle mi?"
Jisung duyduklarına çok şaşırmıştı, Chan hocanın bir oğlu mu vardı? "O çocuk çok şanslı.." diye düşünmüştü..
Öte yandan kadını düşündü Jisung, hıçkırıklarından hala ağladığı belli oluyordu. Tek kelime etmiyordu.. Gerçi ne diyebilirdi ki? Chan hoca haklıydı."Onu bulacağım ve velayetini senden alıp kalan hayatını mutlu yaşamasını sağlayacağım.. Eğer olurda bulamazsam... İşte o zaman benden korkmalısın Lisa."
Demiş ve çekip gitmişti. Jisung ise diğer yoldan kadını görmeden gitmişti. Çocuğunu bulmasını çok istiyordu Jisung.. Belki de bir arkadaşı olurdu değil mi?
Jisung okula gelmişti. 2. Dersin tenefüsünde Chan hoca ile konuşacaktı. İlk iki derste Chan hoca ileydi.. Chan hoca çok dalgın ve yorgun gözüküyordu ve gözü sürekli Jisung'u buluyordu, özlemle bakıyordu ona.. Arkadan Kai'nin sesi yükseldi.
"Hocam neden yorgunsunuz? Jisung sizi akşam çok mu yordu?"
Duydukları ile kıpkırmızı olmuştu Jisung.. Chan hoca anında ona dönüp kızmaya başlamıştı.
"Sen ne hakla öğretmenine böyle bir şey dersin!?"
"Hocam yalan mı? Sürekli ona para veriyorsunuz, neden durup dururken para vereceksiniz ki?"
Bunları söylerken yüzünden sırıtması eksilmiyordu Kai'nin. Bu Chan'ı daha da sinirlendirmişti.
"Neden mi para veriyorum? Sürekli ona zorbalık yaparak parasını alıyorsunuz! Aç kalmasını istemiyorum çünkü öğrencilerimin her biri benim için evladım gibi! Aynı durumda siz olsanız sizede para verirdim. Doğru müdürün odasına."
Kai 2 gün uzaklaştırma almıştı. Tenefüste Jisung Chan hocanın yanına gitmişti.
"Hocam, benim size önemli bir şey sormam gerekiyor."
"Evet Jisung?"
"Hocam annem beni geçirdiğim krizler yüzünden evden kovdu.. Dün Minho'da kaldım ama ona yük olmak istemiyorum biliyorsunuz bir gelirim yok. Sizin boş daireniz çok var bir iş bulana kadar birinde kalsam, iş bulunca her ay kiramı versem olur mu?"
"Sorman bile hata Jisung. Sen iste tüm evlerimi üzerine yapıyım. Zaten benimde seninle konuşmam gereken bir konu var, okul çıkışı birlikte döner Minho'dan eşyalarını alırız sonra eve gider konuşuruz olur mu?"
"Olur hocam çok teşekkürler."
Okul çıkışı gelmişti Chan ve Jisung ilk önce Minho'nun evine gidip eşyaları almıştı. Sonrasında Jisung'u kalacağı eve gitmişlerdi. Burası aslında Chan'ın kalacağı evdi. Eğer Jisung'da isterse beraber kalacaklardı.
Chan kahvesinden bir yudum alıp konuşmaya başladı.
"Jisung, yıllar önce annen Lisa ile sevgiliydik. Bir birlikteliğimiz oldu ve bundan bir kaç hafta sonra ayrıldık.. Fakat benden hamile olduğunu saklamış.. Yıllarca çocuğumu benden saklamış. Şuan oğlum 17 yaşında, ve evet Jisung.. Oğlum sensin."
______________________________________
Bu bölüm neden geç geldi açıklayayım.
Şimdi şöyleki ben kaostan beslenen bir varlığım.
Uzun zamandır kaos yok kaos açlığı çekiyordum.
Ortalığı karıştırcak bişiler bulmam gerekiyodu.
Düşündüm ne halt yiyimde hem okuyanlar delirsin hem ben zevk alıyım
Ve bum!
Chan Jisung'un öz babası 😱
Eheheheheh asıl kaos başlıyooo
Çekeceğiniz çok şey varr 😚😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Ve Su /MinSung
FanfictionMinho ve Jisung aynı okula giden 2 yabancıydı. Aynı sınıfta olsalarda aralarında büyük bir statü farkı vardı. Minho zengin, dışa dönük, popüler birisiyken Jisung sessiz, içine kapanık ve zorbalık gören birisiydi. Jisung'a zorbalık yapan çocuklarsa M...