"NE DEMEK BABAMIN ORTAĞININ OĞLUYLA EVLENİCEM?! "
2 hafta önce
Babam yeterince kötüye gidiyodu. Hastalığı ilerledikçe mum gibi eriyodu ve bu durum beni çok üzüyodu. Bütün günü yatağında geçiriyodu çünkü ilaç üstünde yan etki olarak halsizlik ve ağırlık yapıyodu. Babam kanser hastası olduğunu daha senenin başında öğrenmişti ve fark edilene kadar malesef ilerlemişti. İlaçlarını verdikten sonra odasından çıktım.
Ben Buse Aktan 22 yaşındayım ve babam Yasin Aktan. İki kişilik bi aileyiz. Annem beni doğururken vefat etmişti yüzünü bile görmemiştim ve babam o öldükten sonra bütün hayatını bana adamıştı. İkinci bi evlilik yapmamıştı. O benim tek ailemdi.
Odama ilerlerken fatma abla geldi.
"Buse kızım bi misafiriniz var" dedi. Fatma abla senelerdir bizimle çalıştığı için bana böyle hitap ediyodu. Gelen kişide büyük ihtimalle babamın tek dostu rasim amcadır. Hergün babamı mutlaka kontrol ederdi ve babam yorgun değilsede sohbetler ederlerdi.
"Rasim amca mı fatma abla? "
"Yok kızım genç bi delikanlı geldi babanızı sordu" dedi. Kimdi acaba diye düşünürken daha fazla bekletmeden kafamı salladım.
"Tamam fatma abla ben bakarım şimdi" fatma abla merdivenlerden inip mutfağa girdiğinde peşinden aşşağı indim ve kapıya yöneldim. Hızlı adımlarla kapıya yürüdüğümde aralık olduğunu gördüm, kapı kolunu çektim. Çocuk kafasını kaldırıp bana baktı. 1.90 boylarında iri yarı bi çocuktu. Mafya kılıklı kasları gömleğinden bile belli oluyodu.
Bi yerden gözüm ısırsa da tanıyamamıştım. Yüzüne bakmama rağmen hala bişey dememiş beni izlemişti. Sonra uzun bakışlarını fark edince kendine gelip konuştu.
"Ben yasin amcayı görmek için geldim. Demir ben" dedi. Demir. Bi yerden tanıyorum ama nerden? Sonrada konuşmaya devam etti.
"Bu sabah geldim İstanbul'a. Yurtdışındaydım" dedi. Bi saniye bu rasim amcanın oğlu.
"Sen rasim amcanın oğlu musun? "
"Evet tanımadın mı buse? " adımı unutmamış. Seneler önce bi defa görüşebilme şansımız olmuştu. Zaten hemen sonra annesiyle yurtdışına gitmesi gerekmişti. Annesiyle babası ayrıydı.
"Çok değişmişsin o yüzden çıkaramadım" kapıyı biraz daha araladım.
"Dışarda kaldın eve geç istersen" sesimle içeri geçti. Kapıyı kapatıp arkasından yürüdüm. Salona geçip koltuğa oturduk. Sonra demir'e bakıp konuşmaya başladım.
"Babam uyuyodur şimdi. Yarım saat, 1 saat sonra görebilirsin ama"
"Durumu nasıl? " sorusu biraz soluklanmama sebep olmuştu. İyi değildi.
"Pek iyi sayılmaz. Yani umut var ama fazla ilerlemiş" yerdeki halının desenini inceliyodum dolan gözlerimi gizlemek için.
"Bak umut varmış işte, üzme kendini. İyileşir yasin amca" kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Simsiyah gözlerini bana diktiğinde hatırlamıştım bu bakışlarını.
9 yıl önce
"Baba ya ben istemiyorum iş yerine gelmeyi. Napıcam takım elbiseli adamların ve evrakların içinde? "
Babam gülüp kafasını bana çevirdi.
"Kızım arkadaşın olur işte orda demir'de geliyo"
"O kim babacım? " rasim amcanın odasının önüne geldiğimizde babam durdu.