28┃Kemal

1.2K 57 7
                                    

Serhat;

Birkaç gün sonra;

Sabahleyin ekmek almaya gitmiştim ve fırından çıktıktan sonra Kemal'i görmüştüm. Yanımdan geçerken beni görmemişti bile, ne kadar onu darlasam da yakındık ve selam verirdi.

"Kemal!" diye seslendim arkasından, duymadı. Yanına hızlıca gittim.

"Kemal'im hayırdır böyle selamsız, sabahsız?"

"Selamun aleyküm, hayırlı sabahlar Serhat." dedi ve yürümeye devam etti. Bugün bunda bir şeyler vardı.

"Neyin var senin?" dedim kolundan tutup.

"Bir şeyim yok, uğraşma benimle." dedi sinirli bir surat ifadesiyle.

"Uğraşmıyorum seninle, neyin var onu soruyorum Kemal."

"Yok bir şey, görüşürüz." dedi ve kolunu çekip yürümeye devam etti. Cebimden telefonu çıkardım ve Şahin'i aradım. Ama büyük bir ihtimalle şu anda uyuyordu. Açınca konuştum.

"Uyuyor muydun?" dedim.

"Yok, erken uyandım. Ne oldu?"

"Kemal'e ne oldu biliyor musun?" diye sordum.

"Hayır, ne oldu?"

"Ne bileyim, sinirli sinirli bir yerden geliyordu. Görmedi bile beni."

"Bilmiyorum valla. Kızla mı kavga etti acaba?"

"Bilmem. Tamam ben öğrenip sana haber vereceğim."

"Tamam." diyince eve gidip ekmekleri bıraktım ve hemen evden çıkıp Kemal'in evine gittim. Kapıyı annesi açtı.

"Selamun aleyküm Selda Abla. Kemal evde mi?"

"Aleyküm selam oğlum, içeride geç. " diyip içeriye geçmem için çekildi. Kafamı sallayıp içeri girdim ve ayakkabıları çıkarıp Kemal'in odasına gittim. Kapıyı çaldım.

"Yemeyeceğim dedim ya anne." diye seslendi.

"Kemal, benim Serhat."

"Bir şey yok dedim ya, neden geldin?"

"Gireyim mi?"

"Gir." dediğinde kapıyı açıp içeri geçtim ve kapıyı kapattım. Kafasını avuçlarının içine almış bir şekilde oturuyordu. Yanına geçip oturdum.

"Kaç senedir tanıyorum lan seni, bir şey olunca hemen anlıyorum." dedim ona bakıp. Hem sinirli hem de üzgün görünüyordu ve bu beni mahvediyordu.

"Yok anlatacak bir şey."

"Anlat." dediğimde bana yan bir bakış atıp ellerini kafasından çekti.

"Ece'den ayrıldım." sevgilisinin ismiydi.

"Barışırsınız, bundan önce de ayrılmıştın." dedim, barışmalarını istemiyordum ama Kemal'in üzgün olmasına da dayanamıyordum.

"Bu sefer barışmayız, barışmam."

"Neden, ne oldu?"

"Aldatıyormuş beni. Ne yaptım ona da beni aldattı lan? Sevmiyorsan ayrıl, ne diye aldatıyorsun ki?" dedi gözleri yavaşça dolarken. Sinirlenmiştim.

"Kimle?" dedim gözlerimden alev çıkarken. Bana baktı.

"Ne yapacaksın?"

"Kimle?" diye sordum tok bir sesle.

"Ahmet'le." diye sordu tekrar.

"Akif Abi'nin oğlu Ahmet?" diye sordum teyit etmek istercesine. Kafasını salladı.

"Ne yapacaksın?"

"Bir şey yapmayacağım. Bekle 10-15 dakikaya geleceğim." diyip kalktım.

"Serhat." dediğinde hemen ona baktım.

"Gitme. Boşver Ece'sini de Ahmet'ini de. Dur yanımda." dedi üzgün bir sesle. Tekrardan yanına oturdum, ona kıyamıyordum. Sonra soracaktım onlara hesabını.

"Gitmem Kemal'im, iste yeter." dediğimde sarıldı, beline elimi koyup karşılık verdim. Kalp atışlarım oldukça hızlanmıştı, alışamamıştım.

"Hep yanımdasın lan, teşekkür-" söz kesmekten hiç hoşlanmasam da sözünü kestim. Böyle konularda teşekkür edilmesi hoşuma gitmiyordu.

"O seni kaybetti Kemal'im. Hem sana bunu yapan biri için üzülmeye değer mi?"

"Değmez de, ne bileyim be Serhat." dediğinde saçlarına burnumu dayayıp kokusunu içime çektim.

"Bu arada sen bu kadar ciddi olunca bir garip oldum ben." dedi.

"Konu ciddiyse ve senle ilgiliyse her zaman ciddiyim Kemal'im." dedim ve yanağından makas aldım.

"Acıttın lan!"

"Hadi, takma kafana. Akşama düğün var oynayacağız şıkır şıkır ohh." dediğimde bugün hiç gülmeyen yüzü güldü.

"Heh gül şöyle. Seni üzgün görünce Dünya'yı yıkasım geliyor Kemal'im." dedim gülümseyip.

"İyi ki varsın la." dediğinde yutkundum.

"Sen de iyi ki varsın Kemal'im." dedim gülümseyip.

"Akşam düğünde oynamazsan tokat var. Sensiz tadı çıkmaz." dedim.

"Bakarız." dediğinde gülümsedim. Ardından ayağa kalkıp ellerimi ceketimin cebine soktum.

"Yemek ye." dediğimde kafasını salladı.

"Şahin'e ayrıldığınızı söyleyeyim mi? Seni öyle görünce belki bir şeyler biliyordur diye aramıştım, haber vereceğim dedim."

"Ayrıldığımızı söyle sadece, ben anlatırım." dediğinde kafamı salladım.

"O zaman görüşürüz."

"Eyvallah, görüşürüz." dediğinde kapıya ilerledim. Kapıyı açıp odadan çıktım ve Selda Abla'nın hep olduğu yere, yani mutfağa, gittim.

"Selda Abla ben gidiyorum. Yemek yiyeceğim dedi ama yemezse tık ağzına lokmayı." dediğimde güldü.

"Tamam oğlum. Kahvaltı yapmadıysan kalsaydın?" dedi.

"Yok Abla, ben evde yaparım. Daha yapmamıştık Kemal'i göreyim diye geldim."

"Nasıl istersen. Geçireyim seni."

"Yok, zahmet etme giderim ben. Eyvallah, kolay gelsin."

"Tamam oğlum, dikkat et." dediğinde kafamı salladım ve dış kapıya gittim ve kapıyı açıp çıktım. Cebimden telefonu  çıkarıp Şahin'i aradım.

"Ece'den ayrılmış." dedim.

"Bu sefer neden ayrılmış?"

"Kendisi söylemek istedi, benim demem doğru olmaz."

"Tamamdır, akşam düğünde görüşürüz."

"Görüşürüz." dedim ve telefonu kapatıp eve gittim.

━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━

Bu bölümü Serhat'ın ağzından yazmak istedim.

Şahin müneccim mi acaba?

Umarım beğenmişsinizdirr.

Şahin - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin