"Sayın yolcular, havaalanına iniş yapmak üzereyiz lütfen kemerlerinizi bağlayın." Duyduğum anons sesiyle uyumamama rağmen yumduğum gözlerimi açtım. Ilk defa göreceğim Istanbul'a ayak basmaya hazırdım artık.
Yanımda oturan anneme göz ucuyla baktım. Bu taşınma işine en çok o karşı çıkmıştı ama en sonunda razı olmuştu. Hem razı olmayıp da ne yapacaktı ki? Bizim geleneklerimize göre kadın ne kadar istese de kocasına karşı çıkamaz ve kocasının istediğini her zaman yapmak zorundadır. Aslında annem ve babam böyle saçma geleneklere fazla ayak uyduran insanlar değillerdir ama babaannem ve dedem karşısında babama çok karşı çıkamaz annem. Bunun gibi daha bir çok saçma aile geleneğimiz vardı ve ben sırf bu saçmalıklar yüzünden bazen o çok sevdiğim Mardin'den gitmek istiyordum. Ve şimdi kendi isteğimle gitmeme gerek kalmadan ailemle biraz da mecburi olarak gidiyordum Istanbul'a.
Tekerleklerin yere değmesiyle çıkardığı sesle tekrar yumdum gözlerimi. Yıllardır yaşadığım şehrin baskısından kurtulmak isteyen özgürlük sevdalısı ben artık özgürlük şehrindeydim. Yılların baskısı vardı üzerimde, peki asıl şimdi özgür olabilecek miydim? Tüm bu sorular aklımı karıştırırken annemin kolumu dürtmesiyle tekrar açtım gözümü.
"Hadi kızım iniyoruz." diyen anneme içtenlikle gülümsedim. Yere ayağımı basar basmaz Istanbul'un buram buram özgürlük kokan kokusunu içime çektim. Birden içimde ne olduğunu kestiremediğim bir duygu kıpırtısı belirmeye başladı.
"Ben valizleri almaya gidiyorum siz de beni burda bekleyin daha sonra yeni şoförümüz bizi yeni evimize bırakacak." Yeni şoförümüz, yeni evimiz... Içimi kaplayan bu yabancı hisse yalnızlık hissi de eklenince sarsıldım. Ya Mahmut Amca'yı ve eski konağımızı bir daha göremezsem? Bu kadar çok duygu karmaşıklığına dayanamayan kalbim sıkışmaya başladı ve gözümden tuzlu bir okadar da duygu yüklü bir gözyaşı damladı. Hemen elimin tersiyle gözyaşımı sildim. Güçlü olmak zorundaydım.
"Valizleri arabaya yerleştirdim. Hadi gidelim şoför bizi bekliyor." Babam bana gülümsedi ve yanıma gelip kolunu belime doladı. Saçlarımı öptüğünü hissettiğimde ben de ona gülümsedim ve birlikte yürümeye başladık. Babamı seviyordum. Yıllarını Mardin'e verip aile geleneklerimize karşın kendisinde bulunan modern duruşunu seviyordum. Ailesini sahiplenmesini seviyordum. Beni sevmesini seviyordum.
Sonunda hepimizin sığacağı büyüklükte olan arabanın yanına vardığımızda şoför binmemiz için kapıyı açtı. Babamdan bir kaç yaş büyük görünen adının Yılmaz olduğunu öğrendiğim adam kendini bize kısaca tanıttıktan sonra şoför koltuğuna bindi ve evin yolunu almaya başladık. Trafiğin baya uzun süreceğini anladığım zaman Mahmut Amca' yı hatırlayıp hafifçe gülümsedim ve kafamı hemen yanımda oturan babaannemin omzuna dayadım.
Babaannem tam bir Mardin kadınıydı. Asil duruşu, kendinde hiç bir zaman eksik olmayan hanım edası ve başında her zaman bulundurduğu, saçlarının önden bir kısmını açıkta bırakacak şekilde taktığı yöresel tülbentle aslında tam bir Mardin kadını tablosu oluşturuyordu insanların gözünde. Bu da insanların ona olan saygınlığını arttırıyordu. Dedem de tıpkı babaannem gibi, ihtişamlı bir Mardin erkeğiydi. Mardin' de onu herkes Ekrem Ağa diye tanır, bilirdi.
Anneannem ve diğer dedem Izmir'de yaşıyorlardı ve ben onları yılda yalnızca bir kaç kez onların Mardin'e gelmesiyle görüyordum. Anneannem ve dedem babaannem ve diğer dedemin aksine çok daha modern ve geniş görüşlü kişilerdi. Giyim tarzları ve konuşmalarıyla tam bir Izmirli profili, bende de onlara karşı içten içe büyüyen bir hayranlık oluşturuyorlardı. Annemin kibarlığı ve modern duruşunun kime çektiğini onlara bakarak rahatça anlayabiliyordum.
Arabanın çıkardığı fren sesi ile başımı babaannemin omzundan kaldırdım ve camdan en az Mardin'deki konağımız kadar ihtişamlı olan villaya baktım. Onun gibi yanyana duran diğer villalar da bizimki kadar göze çarpıyordu. Kapımızın açılmasıyla yavaşça aşağı indim ve kendisi kadar ihtişamlı olan beyaz villanın kapısından içeri girdim.
Yeri tüm içtenliğiyle kaplayan rengarenk birbirinden güzel çiçeklere baktım. Bir çok çiçek türlerini bulunduran bu bahçe şimdiden içimi ısıtmaya başlamıştı bile. Diğer aile üyelerinin de bana eşlik etmesiyle villanın içine girdim. Mardin'deki konağımızın aksine modern mobilyalarla döşenmiş bu ev beni git gide daha çok kendine çekiyordu.
Bizi kapıda karşılayan yardımcılarımıza samimiyetle gülümsedim. 40' lı yaşlarının başında olduğu anlaşılan kadın bize kendini tanıttı.
"Hoşgeldiniz efendim, ben Semiha bundan sonra hizmetinizde olacağım." Daha sonra Semiha Teyze'den bir kaç yaş daha küçük görünen kadın kendini bize tanıttı.
"Merhaba efendim, ben de Aynur. Semiha Abla ile birlikte size hizmet etmek için buradayız." Biz de kendimizi tanıttıktan sonra üst kata çıkmadan arka bahçeye geçtik. Kocaman bir havuz yemyeşil bir alan tüm güzelliği ile bizi selamlıyordu. Bu kadar güzel bir yere taşınacağımızı hiç düşünmemiştim. Daha çok gezip bu görkemli yeri keşfetmek istiyordum ama yorgunluğum ağır basınca izin isteyip Aynur Teyze ile birlikte yukarı çıktık.Aynur Teyze bir odanın önünde durup kapısını açtı ve "Iste burası da sizin odanız küçük hanım." dedi. Valilizimi de içeri bıraktıktan sonra izin isteyip dışarı çıktı ve ben de odayı incelemeye başladım.
Mavi ve beyazın ağırlıklı olduğu bu modern ve büyük odayı hayran gözlerle inceliyordum. Ortada çift kişilik mavi örtülü bir yatak, duvarı boydan boya kaplayan mavi ve beyaz kapaklı dolap ve bunları tamamlayan diğer mobilyalar. En çok hoşuma giden ise yere rastgele konulmuş mavi ve beyaz renkli yer yastıkları oldu. Annem Istanbul'a çok fazla eşya getirmememi, burda birlikte alışverişe çıkabileceğimizi söylediğinde onu memnuniyetle karşılamıştım. Dolayısıyla çok uğraşmama gerek kalmadan hemen eşyalarımı yerleştirdim ve kendime rahat giysiler alıp banyoya girdim.
Su beni rahatlatıyordu. Tüm yorgunluğumu üzerimden alıp daha dinç olmamı sağlıyordu. Uzun süren bir duş sonrası uyumaya karar verdim ve kendimi bana her şeyden daha çekici gelen karanlığa teslim ettim.
Yarına çok daha güçlü çıkmalıydım. Çünkü artık Istanbul'daydım. Kabuğumdan biraz daha sıyrılıp geldiğim Mardin'den özgür bir Istanbul kızı olarak doğacaktım yarına, geleceğe, yeni hayatıma. Artık yepyeni bir Asmin olacaktım dünyaya...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASMİN
RomanceNe hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, Asmin. Doğup büyüdüğü şehrine, Mardin'ine veda ediyordu artık. Çok şey yaşamıştı bu şehirde. Onun için de kolay değildi her şeye bir anda veda etmek. Ama ailesi ile birlikte yeni bir hayata yelken açmaya İstanbu...