"Asmin! Siyah topuklu ayakkabılarını ödünç alabilir miyim?" Banyodan çıkarak odamdan bana seslenen Sinem'in yanına gittim. Onu görür görmez gözlerim şaşkınlıkla açıldı ve istemsizce bir "Oha" çıkıverdi ağzımdan. Rüzgar, Selin, Elif, Akın, Barış ve bizimkilerle pikniğe gidecektik. Bu fikir Rüzgar ve Kuzey'den çıktığında az önce Sinem'e verdiğim tepkiyi onlara da vermiştim. Sanırım ben bu kol kırılma olayını sevmiştim. Herkesin kaynaşmasını sağlamıştı. Gerçi Rüzgar ve Kuzey arasındaki kaynaşmadan yakında kıvılcım çıkmasından şüpheliydim. Zira her ne kadar bana belli etmemeselerde aralarındaki bu yakınlığın sırf benim için yapılmış yapmacık bir hareket olduğuna emindim.
Gözlerimi kısarak partiye gidecekmiş gibi giyinen Sinem'e baktım. Bu kız gerçekten normal değildi. Piknikte topuklu giymek ha! Cidden normal değildi.
"Sinem biliyorum çok şaşıracaksın ama biz pikniğe gidiyoruz." Onaylar şekilde mırıltılar çıkarınca devam ettim. "Kızım ne diye bu kadar heveslendin anlamadım ki?" Birden kararsız bir ifadeyle bana döndü.
"Ayy çok mu hevesli görünüyorum gerçekten?" Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim. Bu kızları anlamak gerçekten zordu. Sanki sen bostan başısın.
Yani tamam ben de bir kızım elbette ama hiçbir zaman böyle saçma sapan takıntılarım olmamıştı. Tabi ki normal olmayan onlardı. Ben gayet normal davranıyordum.
"Sanırım haklısın galiba ya. Ben Barış'a güzel görüneyim diye-" Birden durup ne dediğini idrak ettiğinde hemen ağzını kapamıştı. Ama artık çok geçti.
"Ne dedin sen?" Eli ayağı birbirine dolandı ve zorlukla ağzını açıp saçmalamaya başladı.
"Aa dünya barışı çok önemli son zamanlarda. Binlerce insan ölüyor bu sebepten! Ben de farkındalık kazandırmak amaçlı böyle abartılı giyindim. Tabi sen şimdi diyeceksin pikniğe gidiyoruz sen topuklu giyerek mi farkındalık kazandıracaksın. Ama amaç-"
"Ay tamam yeter zaten dediklerinden hiçbir şey anlamadım. Neyse hadi git üzerine doğru dürüst şeyler giy. Giyeceğin kıyafeti seçerken de pikniğe gideceğimizi unutma!" Bir şey söylemesine izin vermeden odadan çıktım. Bu kız, aynı ortamda yarım saat bulunduğunuz takdirde sizi akıl hastanesine yatıracak cinsten bir manyaktı. Hayır anlamıyorum ki. Altı üstü bir pikniğe gideceğiz ne var bu kadar süslenecek? Neymiş de dünya barışı için farkındalık yapacakmış! Gülerek başımı iki yana salladım. Bu kız gerçekten insanı çıldırtırdı.
Aşağıdan iştah kabartıcı kokular gelmeye başlayınca vakit kaybetmeden aşağı inip mutfağa girdim. Ve birkaç saniye keşke girmemeseydim diye düşündüm. Zira gördüğüm manzarayla ağzım haddinden fazla açılmış, masum gözlerim ne olduğunu idrak edememişçesine kısılmıştı.
Her yer un, şeker ve yağ olmuştu. Masanın üstünde yanık bir kek, kekin başında ise ona üzgünce bakan, üstü başı una bulaşmış Seda duruyordu. Aynur Teyze ise etrafı topluyor, bir yandan da fırında pişen ve etrafa leziz kokular saçan keki kontrol ediyordu.
"Ne olmuş buraya ya?" Seda ağlamamak için, Aynur Teyze de gülmemek için kendini zor tutuyor gibi görünüyordu.
Ikisinin de bakışları bana döndüğünde Seda ondan çok nadir duyduğum bir ses tonuyla "Kek yapmayı beceremedim." dedi. Bunu duyar duymaz Aynur Teyze ile kahkahalarla gülmeye başladık. Gerçekten bunun için mi ailesinden birini kaybetmiş gibi duruyordu?Gülmemek için dudaklarımı ısırarak Seda'ya doğru ilerledim ve yanına oturdum. Dudaklarımın kızardığına ve şiştiğine yemin edebilirdim. Onun bu halini görüp de gülmemek büyük başarı isterdi doğrusu.
Uzanıp elini tuttum ve içimden kahkahalarla gülen iç sesime karşın masum bir yüz ifadesi takınıp gözlerine baktım. "Dünyanın sonu değil ya. Zamanla öğrenirsin elbet. Hem kim her konuda kusursuz ve başarılı olabilmiş ki biz olalım! Lütfen üzme kendini." Gözlerindeki hüznün biraz olsun azaldığını hissettiğimde devam ettim. "Ayrıca sen yemekte olmasanda sporda çok iyisin. Hayatında senin kazandığın madalyaları bir arada hiç görmeyen o kadar çok insan var ki. Sen çok ama çok başarılı bir yüzücüsün!" Burnunu çekerek parlayan gözlerle bana baktı. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" İçten olduğunu hissettiğim bir tebessümle ona karşılık verdim. "Tabi ki öyle düşünüyorum. Hem hemen şimdi kalksak iyi olacak. Hazırlanmamız gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASMİN
RomanceNe hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, Asmin. Doğup büyüdüğü şehrine, Mardin'ine veda ediyordu artık. Çok şey yaşamıştı bu şehirde. Onun için de kolay değildi her şeye bir anda veda etmek. Ama ailesi ile birlikte yeni bir hayata yelken açmaya İstanbu...