Hayat masum olduğu kadar zalimdi aslında. Kime her zaman iyi davranmıştı ki sanki? Herkes tadacaktı elbet kötü anları. Ben kötü anlarımı hep Rüzgar'ın yanında yaşayacaktım sanırım.
"Sabahtan beri neredesin sen?!" Rüzgar'ın bağırmasıyla önce birkaç saniye gözlerimi yumdum. Çevredeki insanlar bile duymuş etrafımıza toplanmıştı.
"Bu seni hiç ilgilendirmez." Ses tonum kısık bir okadar da isyankardı. Kendimi savunmasız hissediyordum.
"Babanın seni ne kadar merak ettiğinin farkında mısın? Seni ilk gördüğümde bu kadar çocuksu davranışlarda bulunacağın hiç aklıma gelmemişti. Sen," Bir an durdu. Derin bir nefes alıp devam etti. "Sen nasıl bu kadar bencil olabilirsin?" Sözleri git gide daha da çok ağırlaşıyordu. Beni kırıyordu. Hem de fazlasıyla. Bunun farkında mıydı? Az önceki yaşlı teyzeye haykırmak istiyordum. Ben bu adama mı aşık olacaktım?
Kolumdan tutup beni zorla arabaya bindirmeye çalıştı. Direnişlerim fayda vermiyordu. En sonunda beni oturtup kendisi de şoför koltuğuna geçti ve gazı sonuna kadar kökleyerek sürmeye başladı. Korkuyla yutkundum. Fazla hızlı gidiyordu.
"Biraz yavaşlar mısın? Çok hızlı sürüyorsun!" Bana yan bir bakış attıktan sonra konuştu.
"Kemerini bağla!" Ona sert sert bakmaya başladım.
"Söylesene bana emir verme hakkını nerden buluyorsun?"
"Sana kemerini bağla dedim!" Her bir bağırmasıyla kalbime cam parçaları saplanıyormuş gibi hissediyordum. Kalbim isyan ediyordu ona karşı. Bugün yaptıklarına dayanamıyordu daha fazla.
"Bağlamıyorum!" Ani bir frenle durdu.
"Hayatımda senin kadar inatçı bir insan tanımadım. Tam bir baş belasısın." Bu sefer bağırmamıştı. Aksine daha çok kendisiyle konuşuyor gibiydi. Bana doğru eğilmesiyle birden irkildim. Daha çok eğilip kemerime uzandığında ne yapacağını anlayıp rahatladım. Biraz sakinleşmiş görünüyordu. Ani ruh değişimi beni korkutmaya başlamıştı.
Kemerimi taktıktan sonra daha sakin bir şekilde sürmeye başladı arabasını.
"Sabah sana bağırdığım için özür dilerim. Sinirlenince kendimi kontrol edemiyorum. Bir tür hastalık gibi bir şey bu. Sen de sinirli halime denk geldin. Sabah kavga ettiğim kadın ihaleye gireceğimiz şirket için casusluk yapmaya başlamıştı. Ihanet asla affetmeyeceğim nadir şeylerdendir. Sen şirketten öyle ağlayarak çıktıktan sonra kadına daha çok sinirlenip işten kovdum. Baban toplantıdan çıktıktan sonra seni sordu. Kendimi suçlu hissettim. Kahretsin! Benim yüzümden ortalıkta yoktun!" Yüzüme bakmadan başladığı sakin konuşmasının sonunda yine sinirlendi ve sertçe direksiyona vurdu."Bak, özür dilemek çok nadir yaptığım şeylerdendir. Yani bu konuyu kapatalım. Seni eve bırakıyorum. Baban da evde ve sanırım biraz sinirli. Ona bugün ile ilgili bir şey söylemedim. Bir şey söylemeyecek misin?" Şaşkınlıkla ona baktım. Ilk defa bu kadar uzun konuşmuştu. Hatasını anlamıştı. Bu bile yeterliydi belki ama kalbim bugün kırılmaktan paramparça olmuştu. Parçaları tekrar bir araya gelmiyordu.
"Hayatımda hiç bu kadar kırılmamıştım. Neden bu kadar kafaya taktığımı da bilmiyorum aslında. Sadece biraz yalnız kalmak istiyorum. O yüzden lütfen hemen eve gidelim." Cevap vermedi. Çok büyük bir gerginlik vardı ortamda. Ben asıl babama ne diyeceğimi düşünüyordum. Babam çok kızacaktı. Haklıydı da.
Araba bu sefer yumuşak bir frenle evin önünde durdu. Bir şey söylemesine fırsat vermeden indim arabadan. Eve girdiğimde herkes salondaki koltuklarda sessizce oturuyorlardı. Beni gördüklerinde hepsi koşarak yanıma geldiler. Annem bana sıkıca sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASMİN
RomanceNe hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, Asmin. Doğup büyüdüğü şehrine, Mardin'ine veda ediyordu artık. Çok şey yaşamıştı bu şehirde. Onun için de kolay değildi her şeye bir anda veda etmek. Ama ailesi ile birlikte yeni bir hayata yelken açmaya İstanbu...