"Rüzgar?"
Rüzgar çok sinirli görünüyordu. Haklıydı aslında. Beni o davet etmişti ve az önce davetlilerden biri bana karşı uygunsuz hareketler sergilemişti. Yine de gözlerine baktım. Gözlerinde endişe yoktu. Keskin bir öfke kaplamıştı gözlerini. Gözlerinin öfkesi beni bile delip geçebilirdi. Bir an için o öfkenin sadece davetli olduğum için değil değer verdiği bir kişi olduğum için de olmasını diledim sanki. Nedenini bilmiyordum. Sadece diledim. Ama o öfkeli gözleri başka duygulara renk vermiyordu şuan. Gözlerini Hakan'a dikti bir süre. Daha sonra bana çevirdi tekrar.
"O şerefsiz sana ne söyledi?" Sözlerinden hiçbir şey anlamamamıştım. Şaşkın gözlerle ona baktım.
"Bir şey demedi." Öfke tekrar parladı gözlerinde. Sinirle gözlerini yumdu. Bir kaç saniye bekledikten sonra tekrar açtı.
"Asmin, sana ne söyledi?" Ses tonu az önceye kıyasla daha sert çıkmıştı. Kırılgan gözlerle ona baktım.
"Çok güzel göründüğümü söyledi." Sesim ürkek çıkmıştı. Birden beni bıraktı ve başka bir kızla dans etmesine rağmen hala bana sapıkça bakan Hasan'ın yakasına yapıştı. Herkes durmuştu. Müziği de Barış'ın bağrışmalarıyla kesmişlerdi.
"Onu da diğerleri gibi mi zannettin lan? O elini kırarım senin!" Sesi tüm bahçede yankılanıyordu. Herkes şok olmuş Rüzgar ve Hakan'a bakıyordu. Sonunda Barış ve Akın koşarak yanlarına gittiler ve onları ayırmaya çalıştılar. Sadece çalıştılar çünkü Rüzgar'ın öfkesi bedenine de yansımış, kimse onu engelliyemiyordu. Hakan sinir bozucu bir şekilde sırıtmaya başladı.
"Ne oldu Rüzgar Sanlı? Yoksa yeni oyuncağını mı kıskandın?" Rüzgar Hakan'a öyle bir yumruk indirdi ki kendime yemişim gibi titredim. Yumrukları peşi peşine geliyordu. Barış ve Akın dışında kimse Rüzgar'ı engellemiyordu. Ya da engellemeye korkuyorlardı. Çünkü Akın ve Barış Rüzgar'ın en yakın arkadaşları olmasına rağmen onlar da arada kaynıyorlardı.
Korku dolu gözlerle Rüzgar'a baktım. Dün gece barda olan olayda bile bu kadar sinirlenmemişti. Yumrukları ölümcüldü. Öfkesine anlam veremiyordum. Mutlaka başka bir sebebi olmalıydı. Bu kadar sinirlenmesi normal değildi.
"Sana o iğrenç ellerin Nehir'e değdiğinde de söylemiştim. Hiçbir arkadaşıma, sevdiğime veya değer verdiğim insana elini sürmeyeceksin dedim! Bu sefer işin bitti şerefsiz!" Demek bu kadar öfkelenmesinin sebebi buydu. Rüzgar'ın sözleri aklımda dolaşırken şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm. Bana değer mi veriyordu? Ah tabi arkadaşı olduğumu da kastetmiş olabilirdi.
Rüzgar bu sefer Hakan'ı yere yatırmış tekmeliyordu. Bu iş hiç iyiye gitmiyordu. Rüzgar gitgide daha da ileri gidiyordu ve kimse onu durduramıyordu. Daha fazla ileri gitmemeliydi. Ne yapmalıyım diye düşünürken kapıda Zerrin Teyze'yi gördüm. Boş boş bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gözleri Rüzgar'ı bulduğunda bedenini korku kapladı ve koşarak Rüzgar'ın yanına geldi. Rüzgar annesini fark etmemişti bile. Annesi birden kavganın ortasına girdi ve oğlunun kolunu tuttu.
"Rüzgar, oğlum yapma." Sesi ağlamaklı bir o kadar da korku dolu çıkıyordu. Rüzgar sinirli gözlerini annesine çevirdi.
"Anne bırak!" Bağırmasıyla titredim. Ağladığımı yanağımdan akan tuzlu damlanın tadını aldığımda farketmiştim. Annesi bir kaz daha araya girerek Rüzgar'ın göğsüne ellerini koyarak onu durdurmaya çalıştı. Bu sefer başarılı olmuştu. Bundan faydalanan Akın bağırarak kalabalığı dağıtmaya başladı.
"Parti bitmiştir. Herkes evlerine!" Davetliler homurdanarak bahçeyi boşaltmaya başladılar. Geriye sadece ben, Elif, Selin, Akın, Barış, Rüzgar ve Zerrin Teyze kalmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASMİN
RomanceNe hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, Asmin. Doğup büyüdüğü şehrine, Mardin'ine veda ediyordu artık. Çok şey yaşamıştı bu şehirde. Onun için de kolay değildi her şeye bir anda veda etmek. Ama ailesi ile birlikte yeni bir hayata yelken açmaya İstanbu...