20

173 16 1
                                    

Jin gülümseyerek kendi işini kurduğu için kendince küçük bir parti verme kararı aldı. Her gün Jeon Jungkook dostu ile şehir'de bir maganda yapıyordu ama bu sefer tek başına yapacaktı.

Silahını alarak aracına bindi o gece Jin ve kendisini gecenin karanlığına bıraktı. Belki işi bittikten sonra bir partiye gidebilirdi.

...

Aradan saatler geçmişti ama; "dostum lütfen yardım et bana Kore'de şehri mahvedeceğim diye polis ile başım dertte!"

Jungkook elini sinir ile elini ensesine götürerek telefonu kulağından uzaklaştırdı.

"Aptal şey!"

"Jin sen sakin ol ve aracına binerek Amerika'ya gel."

"Hey dostum halikoteri nasıl ayarlayacağım ben?" Jungkook bir küfür savurarak başını merdivenlere doğru çevirdi.

"Ben ayarlayacağım sen piste git!"

Jin telefonu kapatarak başını panik ile etrafta gezen polislere çevirdi. Jin'in bu hayatta ki en iyi yeteneği çok iyi araba kullanıyor olmasıydı.

...

Jimin çalan kapıya doğru ilerleyerek bir süre açıp açmama kararsızlığında kaldı. Kapıyı yavaşça açtığında Jungkook önünde bir tepsi ile duruyordu.

"Sana yemek getirdim Jimin." Jimin bu sefer tepsiye bakmadan arkasına döndü ve adımlarını koltuğa doğru yönlendirdi.

Jungkook elindeki tepsiyi koltuğun köşesine koyarak dizlerinin üzerine çömeldi.

"Jimin daha önce konuşacağımız bir konu vardı hatırlıyor musun?" Jimin hiç düşünmeden başını iki yana salladı.

"Hayırlamıyorum Jungkook." Jungkook gülümseyerek başını önüne eğdi.

"O gün seni depoya aldığım gün ve Jin'i ilk gördüğün gün. Yani elektiriklerin gittiği günden bahsediyorum." Jimin hatırlasada umursamadı.

"Jungkook konuşmak istemiyorum senin ile geçmişe dair." Jungkook sinirlenerek ayağa kalktı.

"Jimin senin ile aynı günleri yaşadık biz." Jimin gülümseyerek başını yana çevirdi. Biliyordu. Her şeyi abisi anlatmıştı.

"Konuşmak istemiyorum dedim sana Jungkook."

Jungkook derin bir nefes alarak ayağa kalktı. Jimin tüm güzelliği ile önünde duruyorken, dokunamaması bir kere daha canını yakmıştı. Belkide hiçbir zaman bu güzelliğe dokunamayacaktı.

"Jin gelecek Jimin." Jimin bir şey demeyerek koltuğa uzandı. Jungkook ve Jin ile ilgili hiçbir şey ilgisini çekmiyordu.

"Senden nefret ediyorum!" Dedi içinden söyleyerek.

...

Aradan bir yıl geçmişti... Bir yıl içerisinde Jimin her geçen gün daha fazla içine kapanıyor ve evini özlüyordu. Her şey zamanla yerine gelirdi ve öylede oldu.

"Jimin valizini hazırladın mı?"

Jungkook, Jimin'in yanına geçerek omuzuna dokundu. Jimin irkilmemişti bile.

"Jimin neyin var?" Jimin dolan gözlerini Jungkook'a çevirerek derin bir nefes aldı.

"Kore'ye geri dönüyoruz bugün Jungkook." Jungkook gülümseyerek, Jimin'in yanağından akan göz yaşını sildi. Evet, bu gün Kore'ye geri dönüyorlardı.

"Neden ağlıyorsun Jimin?"

"Kore'ye geri dönmek istemiyorum ben!" Jungkook şaşıraada gülümsedi.

"Anlamadım?" Jimin başını iki yana sallayarak sırtını duvara yasladı.

"Kore'ye geri dönmek istemiyorum Jungkook çünkü orada kötü, çok kötü anılarım var... Ailemi, ben ailemi orada kaybettim. Senin yüzünden." 

Jimin bakışlarını kaçırarak odanın dört bir yanında gezdirdiğiginde, Jungkook gülümsüyordu.

"Hey dostum ne zaman çıkıyoruz?" Jin gülümseyerek Jungkook ve Jimin'in yanına yaklaştığında Jimin yüzünü buruşturarak başını camdan çıkardı.

"Çıkıyoruz birazdan Jin sen arabayı hazırla." Sessizlik.

...

Kore'ye gelişimizin ilk saatlerinde küçük bir odada oturuyordu Jimin. Jungkook saatler önce çıkmıştı. Jimin oturduğu yerden doğrularak, kalçasını rahatsızca oynattı. Kapının açılması ile bakışlarını Jin'e çevirdi.

"Ow, Jimin!"

"Jungkook nerede?" Jin gülümseyerek, Jimin'in yanına oturdu.

"Açıkcası, yani büyük ihtimal ile maganda yapıyordur."

Jimin bakışlarını kaçırarak mırıldandı. 'Şehir eşkiyası, Jeon Jungkook!'

"Jimin baksana seni bir yere götürmemi ister misin?"  Jimin başını sallayarak ayağa kalktı. Jin heyecan ile Jimin'e bakıyordu.

"Gidelim Jin. Benim çok canım sıkılıyor."

...

Bölüm sonu.

ŞEHİR EŞKİYASI / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin