26

154 13 0
                                    

Büyük bir ormanın içinde, küçük bir mağra... Jimin başını silüet denen adama çevirerek mağraya doğru ilerledi.

"Sen burada mı yaşıyorsun?" Sesi mağrada yankılanmıştı.

"Evet, burada yaşıyorum ve bir daha ki sefere sessiz konuş." Jimin başını sallayarak mağarayı inceledi. Bir yatak, ve oldukça küçük bir dolap. Nasıl yemek yediğini merak ediyordu.

"Sen nasıl burada yaşıyorsun?" Bu sefer sessizce sormuştu sorusunu. Güldü. 

"Bilmem belki de senin gibi insanları yiyorumdur." Bu cevabın ardından koca bir kahkaha attı. Şaka yaptığını anlayınca bakışlarını kaçırdı.

"Peki daha ne kadar burada kalacağım ben? Bana söyleyeceklerin neler?" Jimin, silüet denen adama merak ile bakıyor ve sorusunun cevabını dinleyip gitmek istiyordu.

"Sonsuza kadar burada kalacaksın Jimin. Sana söyleyeceğim birçok şey var."

...

Jungkook, ellerini başının arasına alarak gözlerini kapattı. Saatlerdir sokakları arıyor, hiçbir ize denk gelmiyordu. Ormana girme düşüncesi aklından geçmişti ama Jimin'in o geceden sonra oramana gireceğini düşünmüyordu. Evine gitmişti orada yoktu. Yapacağı tek şey vardı ama o adamı nerede ve nasıl bulacaktı? Silüet!

Ayağa kalkarak önce tüm evlerin kapılarını çaldı. Terk edilmiş bir şehirde kimse yoktu ama belkide buralarda olma ümidi ile şansını denedi.

"SİLÜET HANGİ DELİKTESİN!" polis siren sesleri ile küçük bir küfür mırıldandı. Arkasına dönerek aracının olduğu yere doğru koştu. Onu bulmalıydı.

...

Jimin yanına oturan adam ile bacaklarını göğsüne doğru çekti. Küçük bir sessizliğin ardından konuşan o, olmuştu.

"Hatırlamıyorsun Jimin. Hiçbir şey hatırlamıyorsun."

"Neyi hatırlamam gerekiyor?" Jimin ellerini bırleştirerek, mağra girişine doğru baktı. Sessiz konuşmaları gerkekiyordu bu küçük ve dar mağrada.

"Seneler önce çekilmiş o fotoğrafı konuşacağız Jimin."

Jimin, kaşlarını çatarak bakışlarını silüet denen adama çevirdi. Fotoğraf... Ne fotoğrafından bahsediyordu?" 

"Görmek istiyorum fotoğrafı." Silüet yanından kalkarak mağaranın en köşesine doğru ilerledi. Jimin onun her hareketini izliyordu. Mağaranın taşlarından birisini kaldırarak içinden küçük bir kağıt çıkardı. Jimin'in dudakları şaşkınlıkla aralandı.

"Sanırım bu fotoğraftan bahsediyorum Jimin." Silüet yanına doğru yaklaşarak, yanındaki boşluğa oturdu.

Buruşmuş kağıt parçasını açarak, Jimin'in görüş açısına doğru uzattı kağıt parçasını. Jimin siyah beyaz fotoğrafa dikkatlice baktı.

"Bu nedir?" Silüet gülümsedi. Cevabını biran  önce öğrenmek istiyordu Jimin.

"Dâha çok küçüktüm Jimin. Henüz sekiz yaşında... Yanımdaki ailem önemli olan bu değil, asıl önemli olan şey sendin." Jimin başını fatagraftan alarak silüete çevirdi.

"Seni o gün o sokakta gördüm. Sen o zaman şehre yeni taşınıyordunuz ailen ile... Evet, o zamanlarda bende o sokakta oturuyordum ama her şey çok değişti ve sen Seul orta okulunda gördüm seni."

Jimin, silüeti dinliyordu ama söylediklerini asla hatırlamıyordu.

"Beni gördüğün için mi izimi sürüyordun bunca zaman?" Jimin, hâlâ anlamıyordu. Silüet dudaklarını kıvırarak gülümsedi.

"Bunca zaman, aynı Jeon Jungkook denen o adam gibi seni sevdiğim için izini sürdüm ben!"

Silüet'in gülen yüzü asılırken, Jimin hem şaşırmış, hemde anlamlandıramadığı o duygu ile boş boş, bakıyordu. Silüet yutkunarak sol elini kaldırdı. Jimin tepki vermezken, büyük, soğuk ve damarlı eli ensesinde hissetti önce. Vücudu henüz ne tepki vereceğini bilmezken, dudaklarında hissettiği sıcak dudaklar ile gözlerini refleks ile kapattı. Ensesindeki soğuk ele nazaran, dudaklarındaki sıcak ten daha sıcaktı.

Ne yapacağını, ne tepki vereceğini bile bilmiyordu. Vücudu kitlenmiş gibiydi. Dudaklarında hissettiği yumuşaklık çok yabancıydı.

Bir anda dilinde hissettiği dil ile irkildi ve kendisini hızla geri çekti. Gözleri dolmuş, bakışları sertleşmişti.

Tam bir şey diyeceğim sırada, avuç içi ile nemli dudaklarımı kapattı.

"Jimin, Jungkook'dan kurtulmak istiyor musun?"

Jimin gözlerini kapatarak, yavaşça ayağa kalktı. Silüet ile kalma fikri hiç mantıklı gelmiyordu.

"Ben senin ile kalmak istemiyorum." Önündeki adam sinirle ayağa kalktı ve belinden turarak arkadaki duvara yüz üstü yasladı. Jimin titrek bir nefes alarak önündeki duvara bakarken, sırtında hissettiği gövde ile gözlerini kapattı.

Kalça arasındaki sertliği hissede biliyordu.

"Jeon Jungkook sana zarar verecek Jimin! Benim ile yurt dışına gel..."

Jimin alnını duvara yaslayarak, başını salladı. Gitmek istemiyordu ama bu adam Jungkook'dan dâha kötüydü.

"Senin ile geleceğim."

...

Bir anda belinden tutulup çekilmesi ile, sırtı duvara yaslandı. Silüet gülümseyerek Kendisine bakıyordu.

"Her şey çok güzel olacak... Bana güven Jimin."

Jimin başını sallayarak, bakışlarını boşluğa doğru gönderdi. Bir an önce sabah olmasını istiyordu.

...

Bölüm sonu.

ŞEHİR EŞKİYASI / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin