ben geldimmm!minik bir ara girdi ama olsunn🥹
yorum yapinn arada😞
✿
bardak tokuşturma sesimiz evde yankılanırken güldüm ve bardağımdaki koca içkiyi kafama diktim. sarhoş olduğumu hissedebiliyordum çünkü her şeye gülüyor, etrafımdaki insanların söylediklerini anlayamıyordum.
tekrardan aptal aptal gülüp etrafıma baktım. neredeyse arkadaşlarımın hepsi sarhoştu.
salonun sıcak havası canımı sıktığında ayaklandım ve elimdeki bira kutusu ile tutuna tutuna balkona çıktım. en uca gidip olduğum yere çöktüm. birden kendimi bıraktığımdan kalçam zemine sert değmişti ve canım acımıştı.
"ah!" elimle kalçamı ovdum. sonra sanki komikmiş gibi güldüm ve üstüme birkaç damla dökülmüş biradan yudumladım. gözlerimi kapattım ve salonun sıcak havasına rağmen suratıma vuran soğuk havanın tadını çıkardım.
"hyunjin, nereye kayboldun."
gözlerimi açtım ve kollarını korkuluğa yaslamış jake'e döndüm. gülümsedim ve "kaçtım birden, ne oldu yalnız mı kaldın?"
başını iki yana salladı. "beni sen davet ettin."
başımı yavaşça sallayarak onayladım. "evet bendim, sen de geldin."
ona biraz daha alttan baktığımda durduğu yerin daha önce minho'nun sigara içtiği yer olduğunu fark ettim. anlık olarak jake yerine minho'yu gördüğümde başımı iki yana salladım. biradan birkaç yudum daha aldım.
aklımdan onu silecek kadar içmek mümkün müydü acaba?"beni atölyeye götürür müsün?"
"ne atölyesi?"
"minho ile ortak kullandığınız."
"anlaşamadığınızı hatırlıyorum."
başımı salladım. "anlaşamıyoruz ki zaten. biliyor musun hep kalbimi kırıyor."
anlamadığım bir sebepten güldü ve bardaktaki içkisini dikti kafasına. "ondan hoşlanıyor musun?"
güldüm ve başımı salladım. "sen bile fark ediyorsun ama o çok kör. kör değil mi?" dedim onay isteyerek.
"körmüş demek ki." dedi beni istediğim gibi onaylarak.
"götürecek misin?"
"bir süre sessiz kalsa da tüm içkisini bitirdi ve bardağı mermerin üstüne koydu. "götüreceğim."
heyecanla yerimdem kalktım ama sarhoş olduğumdan dengede duramadım. jake kolumdan tuttu ve düşmemi engelledi. "dikkat et." dediğinde güldüm.
"götüreceğim ama bir şartım var."
"şart mı? söyle çabuk."
"chan'ın numarasını vereceksin."
kıkırdadım ve "olamaz." dedim yalandan bir şaşkınlıkla. "flörtümü en yakın arkadaşıma kaptırdım."
gülde ve bizi balkondan çıkarırken "ona flört etmek denemezdi. ikimizde bir şey hissetmiyorduk."
doğru söylüyordu. tam olarak flört etmiyorduk. sadece birkaç gündür arkadaşlar gibi takılıyorduk.
kapıdan çıkmak üzere olduğumuzda mutfaktan çıkan jisung ile karşılaştık.
"nereye?" diye sordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
meet me at midnight, hyunho
Fanfictionve sonra sen ellerimi tuttun, ben de kalbinden vurulmayı bekleyen bir av oldum.