[16]

1.1K 138 60
                                    




müthiş bir baş ağrısı, gözlerimi zorlanarak açmama sebep olduğunda yattığım yerden doğruldum. gözlerimi zorlanarak açtığımda tanıdık odada gezdirdim bakışlarımı. tek başımaydım odada. burası chan'ın odasıydı. dün gece neden burada yattığımı bilmiyordum.

yataktan kalkıp ellerimle gözlerimi ovuşturdum. dün gece çok içmiştim. sınavlarım bittiği için alkole vurmuştum kendimi. biraz da minho'ya olan sinirimden içmiştim, çok azıcık ama.

kapıyı açıp odadan çıktığımda yerde, koltukta uyuyakalmış arkadaşlarımı gördüm. dün gece benden çok içen arkadaşlarım yine bir tarafa yığılmışlardı.

eğildim ye yerde uyuyakalmış ryujin'i ürkütmeden dürterek uyandırmaya çalıştım. "ryu, buradan kalkmalısın." ryu kısıkça araları gözlerini. başta ne olduğunu anlamasa da ayağa kalktı ve sallana sallana koltukta yatan soyeon'un bıraktığı boşluğa sıvıştı.

"hyunjin,"

sesin geldiği yöne, mutfaktan kafasını uzatan chan'a döndüm. "boş ver onları zaten şimdi uyandırıp hepsini evine kovacağım."

"ama yerde uyuyorlar chan." dedim.

"gel hadi," diye ikaz ettiğinde yerdeki arkadaşlarımın arasından geçerek mutfağa girdim. yemek yaptığını gördüğümde ben de bir sandalye çekip oturdum. "günaydın." dedim.

"günaydın." dedi enerjili bir halde.

"odanda uyumuşum, neden?"

"sen istedin ya."

"ya," dedim. ellerimin arasına aldım başımı ve dün geceyi anımsamaya çalıştım. tek tek her şeyi anımsadığımda tekrar chan'a döndüm. "jake döndü mü?"

"seni atölyeye bıraktıktan sonra hiç dönmedi ki."

atölye.

oraya gittiğimi bilerek onlara söylememiştim.

hatırladığım anılardan hepsini seçebiliyordum artık. minho ile sessiz kalışımız, başım ağrıyor diye sızlanmam ve beni taksiyle eve bırakması, eve bırakıp gittiğinde sinirlenmem ve chan beni uyutmaya çalışıyor diye ağlayıp onunla uyumak istemem...

sonrasında da günün doğması tek tek zihnime yerleştiğinde derin bir nefes verdim.

elimi avucuma yasladım. "görüyor musun? seninle uyumak için ağlamışım. sana aşığım sanırım."

chan güldü ve yanımdan geçip gitmeden önce saçlarımı karıştırdı. arkasını dönüp giderken de "iyileşmeye bak, dün tüm çocuklara söz verdin akşam partiye sen de geliyorsun."

"ne?" dedim. o anları hatırlamıyordum çünkü o sırada çok sarhoştum. ayağa kalktım ve "beni kandırdınız değil mi?" diye peşine düştüm. salonda herkesi ayak ucuyla dürterek uyandırıyordu.

"sikeceğim, evinizde uyuyun artık. toplama kampı mı burası!" diye sinirli sinirli söylendiğinde ne dediğimi unutup güldüm. birileri bizim evimizde içtiğimizde o gün chan pek içmezdi. sabahında kendisine yüklenecek işleri bilir ve böyle sorunları daha kolay atlatırdı.

"sus lütfen! ne bağırıyorsun?" dedi koltuktan kalkan soyeon.

"kusura bakma güzelim ama altı tane mal salonumda uyuyor."

soyeon onu umursamadı ve banyoya girip elini yüzünü yıkadı.

"sese diğerleri de uyandığında kendimi koltuğa attım. jisung oturduğum koltukta uyurken chan'ı hiç ciddiye almamıştı. çünkü chan onu kovmazdı, biliyordu.

meet me at midnight, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin