ben bu fici size zorla okutuyorum da benim mi haberim yok arkadaslar 😃
daha en basinda hyunjin duygularini yogun yasayan biri demedim mi
ya da farkli bir hyunjin okuyacagiz demedim mi
tum bunlar hosunuza gitmiyorsa neden okumayi birakmiyorsunuz?
birakin, siz de mutlu olun ben de 🫶🏻(yine gerilmisim bir seye ama neye hatirlamiyorum)
"yoruldum ya!" dedim kendimi minho'nun yanına gürültüyle bırakırken. ben incinmeden kollarıyla düşüşümü yavaşlattı minho. "bitirdin mi?" diye sordu beni kucağına çekerken. çekinsem de reddetmenin onu üzebileceğini düşünerek dizlerine oturdum. "bitmedi hala, daha yazmam gereken çok şey var." dudakları her zamanki gibi boynumu buldu, "edebiyat okumak yoruyor mu benim bebeğimi?" dedi birkaç öpücükle. gülerek geri kaçmaya çalıştım.
"en çok da o keyif veriyor ama."
"tutkulu hallerine bayılıyorum, bazen bir kitabı okurken öyle dalıyorsun ki etrafında olup bitenleri görmüyorsun."
"bu kötü bir şey değil mi?"
omuz silkti. "ben seviyorum." dedi.
gülümsedim ve uzun saç tutamlarında gezdirdim ellerimi. "teşekkür ederim sevgilim," dedim. o da gülümsedikten sonra bana doğru yaklaştığında öpeceğini anlayıp heyecanlandım. heyecanla beklerken beni öpmek üzereyken kendimi çektim.
"ne?" dedi şaşkınlıkla.
"bir an istemedim minho." dedim.
"anlamadım?" dedi tekrar şaşkınlıkla.
aslında ona şaka yapıyordum. onu istememek gibi bir şey söz konusu bile değildi. bir süre yüzüme baktıktan sonra surat astı ve "peki," dedi. asık suratını görünce gülmek istedim ama bunu yapmadan sadece durdum olduğum yerde. "gerçekten istemiyor musun?" diye sorduğunda gülmemek için dişledim dudaklarımı. daha fazla uzatmak istemediğimden uzanıp dudaklarını öptüm. "şaka yapmıştım sevgilim." çatık kaşlarla bana bakmaya devam etti. "kırıcı bir şakaydı hyunjin."
"üzüldün mü?" dedim şaşkınlıkla.
"evet gerçekten üzüldüm hyunjin." dedi başını sallarken. "minho, tamam üzülme gerçekten şaka yaptım sevgilim." dedim aceleyle. "üzülme lütfen." ellerimi yanaklarına koydum. "üzüldüm işte."dedi omuz silkerken. "özür dilerim, şakaydı ki." dedim ve tekrar dudaklarına hızlı bir öpücük kondurdum ama karşılık alamadım. üzülerek ona baktığımda onu üzdüğümü düşündüğüm için pişman hissettim. bir süre yüzüme baksa da başını çevirip koltuğa gömdü yüzünü. ne yaptığını bilmeden şaşkınlıkla ona baktım. boğuk iniltilerinden sonra tekrar kaldırdı başını ve yüzüme baktı. "kalbe zararsın hyunjin." dedi sızlanarak. "bir şey yapmadım ki?" dedim şaşırarak. gerçekten bir şey yapmamıştım. "keşke şu an gözümdeki manzarayı gösterebilseydim sana. üzüldüğümü düşünüp nasıl da sarkıtıyorsun dudaklarını, nasıl tatlısın."
"nasıl ya," dedim geri çekilirken. "üzülmemiş miydin?"
sırıtarak yüzüme baktığında kaşlarımı çatarak ona baktım. "gıcık!" dedim ve elimin tersi ile omzuna vurdum. "niye beni üzüyorsun?" dedim. kıpırdandığımı fark etmiş olacak ki belimden tutup kendine yaklaştırdı beni. "bırak ya." desem de gülüp yüzüme öpücükler bıraktı. "ama çok aşığım sevgilim, her haline hem de."
bana aşık olduğunu söylemesi ile aklım uçtuğunda aptal gibi sırıttım. her şeyi unuttuğumda heyecanlanıp ben de onu öptüm. bu sefer karşılık verdiğinde alt dudağımı dudakları arasına alıp emdi. kısa süreli öpüşmemiz onun geri çekilmesi ile son buldu. gözlerindeki o hiç gitmeyen ifadeyle bana baktığında kalbim gıdıklandı sanki. heyecandan yerimde hareket ettiğimde belimdeki elleriyle nazikçe tuttu beni. "hareket etme sevgilim," dediğinde yüzündeki ifade değişmişti. ne yaptığımı anladığımda hemen utandım ve başımı omzuna gömdüm. yerimde hareket etmemek için çabaladım. aptal gibi kucağında hareket ediyordum ve bunun yanlış hislere sebebiyet vereceğini unutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meet me at midnight, hyunho
Fiksi Penggemarve sonra sen ellerimi tuttun, ben de kalbinden vurulmayı bekleyen bir av oldum.