27

24 2 1
                                    

SUGA

Güneş'in gözüme giren ışıkları ile uyandım.

Kendime geldiğimde yanımda koluma sarılmış uyuyan bebeğime baktım,  saçlarını öptüm.

Ona dönerek biraz izledim, şişmiş yanaklarını, hafif aralık kiraz dudakları, aktığı için yeniden kahve'ye boyadığımız, anlına dağılmış saçları ile okadar güzeldi ki, üzerindeki geceliği omzundan sıyrılmış ve beyaz tenini açıkta bırakmıştı.

Geceliği omzunun üstüne çekerek düzelttim, anlını öperek kalktım, üstünü iyice örterek banyoya gittim , elimi yüzümü yıkadım, benimde saçlarım uzadığı için sarı dipleri görünüyordu, en kısa zamanda sarıya dönsem iyi olucaktı.

Odadan çıkarak aşşağıya indim, mutfaktan sesler geliyordu, baktığımda hoseok ve yoongi gülüşürek kahvaltı hazırlıyorlardı.

Yoongi yukarıdaki tabaklara ulaşmaya çalışınca hoseok beline sarılarak kaldırdı, yoongi tabakları alırken gülerek izliyordum onları, hoseok hayatına girdiğinden beri daha çok gülüyordu ve bu değişimleri babamlar ve benide mutlu ediyordu.

Yoongi tezgaha tabakları koyduğunda kafasını kaldırıp hoseok'a baktı, hoseok onu öpünce öksürerek içeri girdim, yoongi bana bakarak "günaydın son güzel an bükücüsü" dediğinde güldüm "sanada günaydın turşu surat" diyerek masaya oturdum.

Hoseok'da gülerek "günaydın" dediğinde bende gülerek günaydın dedim, masaya tabakları koyduklarında kalkarak seokyun'un yanına gittim, saçlarını severek "bebeğim uyan hadi" dediğimde uykulu sesi ile "beş dakika daha" dediğinde güldüm.

Yanına uzanarak kendime çektim, hemen bana döndü, anlını ve yanaklarını öptüm "uyan hadi bebeğim, kahvaltı hazır, sonra bir yere gidicez" dediğimde boğuk sesi ile "nereye gidicez" dediğinde elini tutup okşayarak "süpriz, kalkmazsan ertelememiz gerekir" dediğimde oflayarak kafasını boynumdan çıkarttı.

Kalkıp bonyoya giderek işlerini bitirdi, yürümek bile istemiyordu resmen, onu kucağıma alarak aşşağı indim, mutfağa girerek masaya oturttum, yoongi hepimizin önüne kahve koyarak oturdu.

Seokyun'a önce kahve içirdim, çatal alarak tabağını doldurdu, bende önüme döndüm, kahvaltı bitince, ortalığı topladık.

Yukarı çıkarak üstümüzü değiştirdik, aşşağı inerek ikilinin yanına oturduk, hoseok "seçtiğimiz üniversite konumlarına baktımda aralarında sadece iki blok var, eşit uzaklıkta bir ev tutabiliriz, ne dersiniz" dediğinde seokyun gülerek "şansımız var ha, çok güzel olur" dediğinde bende kafamı salladım.

Hoseok kafa sallayarak "yarın okula kabul edildikmi diye bakıcaz, puanlarımız turuyor ve kesin alınacağımız belli, namjoon ve jin babanız ile konuşmamız gerek" dediğinde yoongi kaşlarını çatarak "babanız değil hoseok babamız, kaç defa daha konuşucaz bunu" dediğinde hoseok gülerek "garip geliyor ama alışırım bebeğim, namjoon ve jin babamız ile konuşuruz, oraları bizden daha iyi biliyorlar" dediğinde onayladık.

"Haklısın, bu gece konuşuruz" dediğimde yoongi kaşlarını çatarak "yanlış hatırlamıyorsam orada birkaç tane evimiz olucaktı, belki bahsettiğimiz konumda da birtane vardır" dediğinde kaşlarımı çattım.

Hatırladığımda "evet haklısın, öğrenelim hemen" dediğimde onayladı.

Seokyun bana bakarak gülümsedi, bazen bana bakarak dalıyordu ve bunu seviyordum, bende ona bakarak gülümsedim.

Siyah gözleri okadar güzeldi ki içine çekilmeden duramıyordum, telefon'um çaldığında gözlerimi güzel kürelerinden ayırarak arayana baktım, açarak "efendim kwan" dediğimde kwan utanmış sesi ile "suga bugün erken kapatmam gerekiyorda, iki saat içinde gelebilirmisiniz?" dediğinde kaşlarımı çattım "burası ve orası arasında zaten iki saat var" dediğimde üzgünce "ama patron emir verdi üzgünüm" dediğinde göz devirdim.

sope : ikizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin